Okula doğru Emily ile beraber yürüyorken tek düşündüğüm Mike ile Anna'nın konuşmalarıydı. Dün akşamki atılan fotoğraflar tanışma konuşması içeriyordu ve ilk mesajı atan Anna'ydı. Beni asıl üzen kısım da buydu. Ondan uzak durmasını istediğimi anladığını düşünüyordum ama o bizzat onun telefonuna 'merhaba' yazmıştı.
Okul kapısından içeri girerken bir anda sertçe omzuma çarpılmasıyla geriye yalpaladım. Emily benden önce bağırmaya başlamıştı.
"Hey! Dikkat etsene."
Omzumu ovuştururken karşımda bana çarpanın Mark olduğunu görmüştüm. Bir de onunla uğraşmam gerekti. Şaşkınlığımı saklamadan ona baktım.
Bir şey demiyor, yüzüme gülerek bakıyordu. Anna ile sevgili olduğundan beri dalaşmak için yer aradığım çocuk, bizzat kendisi bana sataşmıştı. İğrendirici gülümsemesiyle bana bakmaya devam ederken ona bir karşılık vermiyor, ne yapacağını bekliyordum. Umarım yumruk atar veya karnıma tekme atardı. Ben de böylelikle dört gözle yapmayı beklediğim kasıklarına tekme atmak için en iyi ortama sahip olurdum.
Bana doğru birkaç adım attı ve kulağıma doğru eğildi.
"Bugün öğle arasında arka duvarın orada beni bekle. Yanında kimse olmasın."
Küfür etmek için kendimi hazırlarken hızla arkamdan geçip gitti.
"Ne dedi sana?"
Kolumu ovmaya devam ederken Emily'e karşı başımı olumsuz anlamda salladım. "Hiiç. Kendince özür diledi işte."
* * *
10 dakika..8 dakika..5 dakika..2 dakika..40 saniye..
Teneffüste direkt Anna'yı bulmak ve onu uyarmak istiyordum. İlk başta her ne kadar mesaj atmak istesem de kendimi tutmuştum. Beni oradan ciddiye almayacağını biliyordum.
Zilin çalmasıyla sınıftan çıktım ve Anna'nın sınıfına doğru yürümeye başladım. Öğretmeni beklemeden çıkmam arkamdan kötü şeyler söylenmesine neden olsa da umrumda değildi. Etek altı dikizleyen biri saygı duyduğum bir eğitimci olamazdı.
Sınıfının kapısı açıkken rahatça nefes aldım ve onun sırasına doğru gittim. Uykulu bir şekilde masada uzanıyordu. Yanında durduğumda boğazımı temizledim ve bana bakmasını sağladım.
"Konuşmamız lazım."
Göz göze geldiğimizde masadan kalktı ve sınıfına göz gezdirdi. Ben dışarıya doğru yürürken beni takip etmeye başladı.
"Sana da günaydın Daisy."
Bahçeye çıktığımızda bu sefer o önüme geçmiş ve köşedeki ağacın altında durup ağaca yaslanmaya başlamıştı.
"Dün akşamınız nasıl geçti?"
Gece Emily ile kalmamı bu kadar sorun edeceğini bilmiyordum. Aklından neler geçirdiğini anlamak imkansızdı.
"Mike seninle olan konuşmalarını bana atana kadar gayet iyi geçiyordu."
Anna afallar gibi bana baktı.
"Mike sana konuşmaları mı attı?"
Anna'ya doğru bir adım attım. "Amacın ne Anna? Gerçekten de abimden hoşlanmaya mı başladın? Ben seni ondan uzaklaştırmaya çalışırken sen resmen onunla tanışmak istemişsin."
Anna da bana doğru bir adım attı.
"Mesajları doğru okuduğundan emin misin? İlk abin bana yazdı-"
"Yalan atma. İlk sen atmışsın, gördüm."
Anna bana anlamaz gözlerle bakıyorken sinirli olmamaya çalışıyordum.