21- LUNAPARK

512 7 1
                                    

*"Evet, sen 'aya' sın." dedim ve güldük Deniz'le..*

Hamburgerimin kalan son dilimini ağzıma atıp, iki parmağımı yaladım. Deniz, hafifçe geğirdi. Oğulcan'la aynı anda ona bakıp,

"Hayvan herif!" diye, aynı anda konuştuk. Deniz, gülüp kolasının dibini, ses çıkararak içti. Tika basa dolan göbeğimi tutup, arkama yaslandım. Oğulcan bana döndü,

"Ee... Yediklerimizi nerede yakacağız?" aklıma gelen fikirle,

"Lunapark!" dedim.

"Müthiş fikir!" dedi, Deniz.

Kalkmadan önce ellerimizi lavaboda yıkadık ve alışveriş merkezinden çıktık. Oğulcan, arabasını bir çalışanla göndermişti. Arabanın anahtarını çalışandan alıp, sürücü koltuğuna geçti. Deniz ve ben aynı anda ön koltuğun kapısına elimizi attık. Gözümü kısarak,

"Çek elini, ben öne oturacağım." dedim. O da tıslar gibi, dişlerinin arasından konuşup,

"Arka koltuk beni tutuyor. Üstüne kusmamı istemezsin." dedi.

"Hadi Deniz, beş dakika bile olmadan, varmış oluruz zaten. Bırak, Kumsal otursun." sırıttım ve ön koltuğayerleştim. Deniz, söylene söylene arkaya yerleşince arabayı sürdü, Oğulcan.

"Bakın, şimdiden söyleyeyim. Kankamı istediğim zaman evden alırım. Evleneceksiniz diye, ayrıcalık yapamam size." dedi, Deniz.

"Zaten anlaşma var." dedim, mırıldanır gibi. Oğulcan, bana göz ucuyla baktı. Bir eli direksiyonda iken, diğer elini de omzuma attı ve beni kendine çekti. Saçlarıma öpücük kondurup,

"Bir tanem ne zaman isterse, o zaman çıkarım dışarı." bu davranışına açıkçası şaşırmıştım. Resmen, beni deli gibi sevdiğini söyler gibiydi. Gülümseyip, koltuğa yaslandım.

"Peki, öyle olsun. Pabucumuz dama atıldı." dedi, üzgün olduğunu belirtmek istercesine, Deniz.

Çok geçmeden İzmir'in en büyük lunaparkına varmıştık. Arabadan Deniz, bindiği gibi söylene söylene indi. Ağlamasın bari canım. Deniz'in koluna girdim.

"Üzülme, ayda bir kez buluşabilirsiniz. Ama ben varken." dedim, Oğulcan'a göz kırpıp. Deniz biraz mızmızlandı ve,

"Korku trenine binelim!" dedi.

"Olur." dedi, Oğulcan. Ben pek emin değilim açıkçası. İkisi de, benim kararımı bekliyorlardı.

3

2"Ee... Peki." diyince, Deniz bilet almaya gitti. Bizde, korku treninin girişine yürüdük.

Çok geçmeden elinde bir sürü biletle geldi. Girişteki görevliye verip, içeri girdik...

"Eğer sizin aklınıza bir daha uyarsam..." kalbim yerinden çıkacak gibi atıyor. Midem de bulanmaya başladı korkudan. Nefes nefese oradan uzaklaştık.

"Lan, bana neden tekme atıyorsun lan!?" diye, Deniz'in kafasına şaplağı geçirdi Oğulcan.

"Seni de canavar sandım. Hem sen, en son fıçıdaki zombiye tekme atıyordun."

"Altima ediyordum napıyım. Bildiğim tüm duaları okurken, belirdi yanımda." güldüm ve bankalardan birine oturdum. Çok iyiydi ikisi. Deniz'in telefonu çalınca, yanımızdan uzaklaştı. Oğulcan, yanıma, pardon, dibime oturdu.

"Bizde, dönme dolaba mı binsek?" dedi, yan mda elinin tersini gezdirip. Aslında fena fikir değildi.

"Tamam, hadi gidelim." dedim ve ayağa kalktım. Önceden binmiştim ama benim bindiğim çok küçüktü. Bu.. Yok... Ben en tepesine bakamıyorum, birde üstüne mi bineceğiz!?

Ağır Yaramaz +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin