Ride - T.O.P
Ejderhalar hakkında en ufak bir bilgi sahibi değildim. Araştırmamıştım, ne mutlu ki mitolojiye merakım yoktu ve efsaneleri hiç sevmezdim. Jongin bu konuda beni çok kınardı. Aynı ben ona evin içinde çıplak dolaştığında nasıl bakıyorsam, söz konusu mitolojik hikayeler olunca yüzüme aynı ifadeyle bakardı. Zıt olduğumuz ufak tefek şeylerden sadece biri bu.
O kadar çaresizdim ki şu an, Jongin'in sırtındaki ejderha dövmesine bakarken kafamdan yüz tane mitoloji hikayesi uyduruyordum. Sevmememe ve bunu bilmeme rağmen birini bitirip bir diğerini kafamda oluşturuyordum.
Jongin ejderha avcısı oluyordu ben de ejderhalar tarafından ele geçirilen prens. Bazen de Jongin esir düşüyordu, ben onu sırtındaki ejderhadan kurtarıyordum; ben ejderha oluyordum, Jongin beni öpüp insana dönüştürüyordu. Jongin ve ben avcı oluyorduk, ejderha kesiyorduk. En güzeliyse, her hikayenin sonunda ejderhanın ölü bedeni boylu boyuna önümüzde uzanırken köy halkı bizi alkışlarıyla gaza getirdiğinde herkesin önünde bir anda sevişmemizle bitiyordu.
Her hikayenin sonunda ikimizi seviştiriyordum ve buna bayılıyordum. Sevişmeye bayılırım, Kai'le sevişmeye ayrı bir bayılırım. Çünkü söz konusu Jongin olunca her türlü kalıba sığarım, su gibi şekil alırım.
Sonunda aynı pozisyonda dura dura sıkıldım. "Kai," diye fısıldadım sırtına doğru. Son bir hafta boyunca yaptığını yapıp omuz silkti. Kafamdaki ejderha kafamı koparır gibi hissettim. Sonunda Jongin kimin elini tutup köy halkı kudurmuş gibi alkışlarken dudaklarını öpecekti? Beni değil.
Parmaklarımla dövmesinin hatlarını takip edip görünmez çizgilerle dövmenin üzerinden geçtim. Çok hafif bir mırıltı yükseldi dudaklarından, benim gözümde bu bile mükemmel bir adımdı. Parmaklarımı sırtından göğsüne sürükleyip tek bacağımı bacaklarının üzerine attım, iyice yaslandım.
Boğuluyor gibi bir ses çıkarttı.
"Sehun," diye bağırdı bacaklarıyla bacağımı tekmelerken. Tek kişilik yataktan üçüncü kere düşmemek için kollarımı beline daha sıkı sardım.
"Bırakmam! Az önce düşerken kafamı vurdum." Kımıldanmayı kesti bir anda. Küçücük alanda beni ite kaka dönüp yüzüme yaklaştığında kalbimin sesini kulaklarımda duymaya başlamıştım. Çok romantik bir film sahnesi gibiydi, birbirimizin yüzünü izleyip saçma iltifatlar edecek gibiydik. Seslice yutkundum. Bunu duyup bakışlarını sürekli hareket eden adem elmama dikti.
"Neresini vurdun?" Tekrar yüzüme bakmaya başladığında elimle kulağımın arkasını işaret ettim. Yüzüme daha çok yaklaştı, bir serçe parmak kadar falan vardı aramızda, yaklaşmasam bile öperdim. Nfesimi içime çekerken dudakları dudaklarımın arasına nefes diye girebilirdi. "Burası mı, sevgilim?" Kulağımın arkasına dokununca hızlıca kafamı salladım.
"Öp de geçsin." Ve bunu der demez Jongin'in nazikçe kulağımın arasında dolanan eli, sert bir şaplak olarak döndüğünde cılızca bağırdım. Saat sabahın dördüydü, komşular zaten bizden şikayetçiydi ve ben acımasızca şamarlanıyordum.
"Avv," yataktan doğrulup kulağımın arkasını ovalarken omzum üzerinden, sırıtan Jongin'e bakıp gözlerimi kıstım. Normalde Jongin bu saatlerde uyurdu ama uyumadığını da Minhee sayesinde öğrenmiştim. Meğer uykusu pek hafifmiş de çaktırmazmış.
"İnsan sevgilisine böyle mi davranır?"
"Sevgilisi başka bir kızla sevgilisinin evinin önündeki kafede randevulaşırsa daha beterini yapar Oh Min Sehun." Yüzümü buruşturdum. Bir anda Jongin'in yüzü yerine annem gözlerimin önüne gelmişti. Annem tek kişilik yatağımda uzanıyor gibi hissedince tekrar yere düşmemek için Jongin'in bacaklarını kavradım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
F*cked My Way Up To The Top || Sekai
FanficJongin'le fena kavga etmiştik. Bu sefer kesin ayrılacağız, dedim kendi kendime. İkimiz de koltuğun iki ayrı ucunda nefes nefese otururken birbirimize laf söylüyorduk. Sonra gecenin bir yarısı Jongin sessizleşti ve aramızda şöyle saçma bir diyalog ge...