Ulsan'ın sahipsiz sokaklarının unutulmuş köşelerinde.

1.5K 119 174
                                    

Mirkelam- Her Gece

Tanrı düşleri yarattığı gün ben bir Jongin'dir tutturmuşum. 

Oh ne iyi, Jonginli içkiler içip sarhoş oluyorum ne güzel. Hoşuma gitiyorsa denizlerin rengi, Jongin sürüyorum güzelleşiyor. Şarkılar söylüyorum, şiirler yazıyorum Jongin üstüne. Saatim her zaman Jongin'e beş var, ya da Jonginli beş geçiyor. 

Gece oluyor, Jongin'i istiyorum, sabah oluyor Jongin'i inliyorum. Sabah kahvaltım: Jongin gevreği, öğle yemeğim: Jonginli pilav ve su. Akşam yemeğim kızışmış Jongin. 

Böyle dediğime bakmayın bazen Jongin'in akşam yemeği de ben olurum.

Ne yana baksam gördüğüm o. Gözümü yumsam aklımdan Jongin geçiyor. Bana sorarsanız mevsimlerden Jongindeyiz. Günlerden Jonginertesidir.

Ulsan'ın sahipsiz sokağının unutulmuş bir köşesinde, önünden geçtiğimde bazen kendi evim olduğunu unutup öğürdüğüm bir yerde oturuyorum. Her zaman misafirim olun gelin ama başka erkekleri övmeyin yanımda gücenirim. Jongin'i övecekseniz ne ala, oturabilirsiniz. Elimin altında hazır bir masa olursa bir kadehte sizinle içeriz, Jonginli iki laf ederiz. Onu siz de seversiniz benim gibi ama yağma yok. Jongin'i size bırakmam. 

Tam arada kalmış o yolun önünde, açık pembe ve kısa mükemmel çatılı yer. Kimsenin yaşamak istemediği kadar çirkin duran dar yeri görüyor musunuz? Onu da alın gerekirse, ben Jongin'i düşünürüm, üşümem. Üç kere adını tekrarlarım, karnım doyar. Parasızlık da bir şey mi? Ben her türlü yaşarım.

Geçen sene on dokuzuma girdiğimde ablam biraz bana destek çıkarak ayrı bir eve çıkmamı sağlamıştı. Evde resmen bir kaosa neden oluyordum! Ayaklı bir kaos! Annem geliyor beni görüyor ve başlıyordu:

"Sehun git yıkan!"

Peki anne!

"Sehun bu koku da ne?"

Meni ve bir pıst lavanta kokulu oda parfümü.

"Sehun odanı sil!"

Peki anne!

"Orada böcek var! Sehun böceği öldür!"

Hemen anne!

"Sehun yemek ye!"

Aç değilim!

"Sehun! Lanet olsun düzgün ye!"

En sonunda ablam geliyor ve diyor ki:

"Sehun evden git."

Bütün hikayemi böyle özetlemek doğru olur mu bilemedim. Daha çok fazla olay var. Merak etmeyin hepsine değinmeye çalışırım. Mesela birincisi, yani olayların fitilini ateşleyen şey küçüklüğümden beri bana yapışmış bir hipotansiyon sıkıntısı. Hastayım, ama hastalığım bile işine geldiğinde meydana çıkıyor.

Dengesiz beslenmemden ya da kilomdan dolayı değil. Adı genetik, babam bu yüzden aramızdan erken ayrılmak zorunda kalmış.

Annem, elektrik kesildiğinde konuşacak bir şey bulamazdı bazen ve babamı anlatırdı. O kötürüm mum ışığı altında annemin dizlerine sarılıp anlattığı şeyledi dinlerdik biz de. Annemin dediğine göre:

Babam bir gece onu uyandırıp kötü hissettiğini ve nefes alamadığını söylemiş. Annem de sorun olmayacağını su getirip geleceğini söylemiş. Babam yok demiş, annem evet demiş. Birbirlerine karşılıklı söyleşmişler işte. Biraz da kavga etmişler o kısa sürede. Annem su getirmek için gittiğinde babam meleklerle birlikte alem yapmaya gitmiş. O zaman beş yaşımdaymışım ve bir şey anlamamışım ama ablam on yaşına yeni girdiği için her şeyi anlamış.

Evde herkes üzülürken ben de her şeyden uzak arabalarımla oyun yapıyordum, onu hatırlıyorum tek.

Annem, babam öldükten uzun bir süre sonra yalnız hayatın onu çok üzdüğünü ve artık hazır olduğunu söyleyerek Choi amcayla evlenmişti. Ablam bir süre alışmakta zorlansa da Choi gerçekten mükemmel biriydi. Junmyeon adında benimle yaşıt bir oğlu vardı fakat yurt dışında olduğu için onunla hiç tanışma şansım olmamıştı. Benim evden ayrılığımdan kısa bir süre sonra ablam da erkek arkadaşıyla yaşamak için evden çıktığında annem bu sefer de tam tersini ister gibi bizi sürekli merak eder olmuştu.

Öyleböyleişte.

Annem ben küçükken evin tek erkeği olmamdan kaynaklı üzerime çökmüştü. Sehun her şeyi yapabilir havalarına girmişti. Sokakta arkadaşlarımla oynarken yoldan geçen yaşlıların elindekileri taşımamı isterdi. Sonra onunla övünüp "işte benim oğlum böyle," derdi. Ta ki on altı yaşımdayken arkadaşlarımla oynarken bayıldıktan ve hipotansiyon teşhisi konulduktan hemen sonra umutsuzlaşana kadar.

Zincirleme olaylar örgüsü ama zincirin bir köşesinde Jongin var. Jongin halkası. En güzel halka, en uzun halka, en seksi halka, o öyle bir halka ki bağlı olduğu diğer halkaları bile güzelleştiriyor.

Benim canım homosefil hayatımda bana katkısı olan tek halkaya bizzat süt emmek için annesini kovalayan kuzu gibi meeliyorum. Git diyor, gitmiyorum. Kavga ediyoruz bazen, aşırı sinirleniyoruz birbirimize. Ara ara sebepsiz tartışmalar ediyoruz. Üzerine düştükçe benden uzaklaşıyor. Bazen de cidden sinirlenip gidiyorum. İnsanlardan Jongin'i saklıyorum, bilirler de sorarlar diye korkuyorum. 

İki kere iki dört, elde var Jongin. Benim hayatım baştan sona doğru Jongin. Bundan böyle dünyada aşkın adı Jongin olsun. Yoksa ben yapamıyorum.

*

Sehun'un, Jongin aşkı Ümit Yaşar Oğuzcan'ın Milyon Kere Ayten şiirinden geliyor

F*cked My Way Up To The Top || SekaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin