medya: billie
marten - lionhearted。⋆。˚☽˚。⋆ 。
yoongi'nin platin sarısısı yumuşak saçları ve atı afrodit'in kar beyazı derisi, gecenin içinde tıpkı ikinci birer aymışcasına parıldıyordu. yazın tatlı rüzgarları, attıkları her adımda yoongi'nin tenini ısırıyor, nefesini kesiyordu. uzun süre boyunca gece dışarı çıkıp, özlediği yazı böylesine derinden tatmamıştı. kendini bir tık daha özgür hissetti.
tahminlerine göre astiria'dan çıkalı yaklaşık yarım saat oluyordu ve uzaklaştıkları her an yoongi, içindeki acının da yavaş yavaş parçalara ayrıldığını ve sonra da tüm bu huzursuzluğun dinmek için tüm gücüyle çabaladığını hissediyordu. içinde birileri hala durdurak bilmeden koşmaya devam ediyordu. bu gerçekten de bir süredir deli gibi istediği bir şeydi, çünkü bu son bir haftada ne doğru dürüst yemek yiyebilmiş ne de deliksiz bir şekilde uyuyabilmişti.
içi hep acı doluydu ve aklında hep o vardı.
namjoon, namjoon, namjoon...
yoongi'nin aklının geri köşelerinde bir ses sürekli onun adını fısıldıyor, uzaklarda bir yerlerde hala nefes almaya devam eden namjoon'un varlığını ona hatırlatmaya devam ediyordu. omega, ne yaparsa yapsın bu sesten kurtulamayacağını, hayatına eskisi gibi devam edemeyeceğini düşünüyordu.
yoongi, hiç duygularını böylesine uçlarda yaşayan biri olmamıştı daha önce. belki de tüm bu hissettikleri uzun zamanlar boyunca yaptığı birikimlerden ibaretti.
kafasını yastığa ne zaman koysa, eğer ipi kesmeydi nasıl bir hayatları olacağını hayal etmişti. namjoon, uyandığında elinde kader ipini bulur, belki de bu sefer onun için bakınırdı. onun kokusunu özler, içi yoongi'ye dair kocaman bir aşkla dolardı. bu sefer odasına kadar gelen esmer şövalye olur, yoongi'yi uykusundan unutulmuş bir aşığın şefkatiyle öperek uyandırırdı.
ondan hiçbir zaman alamayacağı bu öpücük için dudakları yanıyordu şimdi. dokunabileceği her yer acıyordu ve tüm bunlar diğer evrenlerde bile yaşanamazdı artık, çünkü yoongi, namjoon'la olan tüm bağlantısını kesip atmış, kendi felaketini kendisi yaratmıştı.
"sadece benim aklımdalar," diye düşündü, "yaşanmayacak şeyleri düşünüp durmaktan yoruldum," kafasında tüm senaryolar tekrar tekrar gerçekleşecek ve bir gün hak ettiği sonu bulacaktı.
hareket halinde oldukları için süzülen gözyaşları yanaklarından kopuyor ve uçup gidiyordu. ağlamak onun için o kadar normal bir şey haline gelmişti ki artık yadırgamıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
snowflakes are falling (you're getting farther away) | namkookmin
Fanfic[namkook + jikook + minjoon] yan çift; taejin + sürpriz çift ❝asırlar sonra gelecek olan kışın ilk kar tanesi, astiria'nın genç prensinin kaderindeki omeganın kızıl dudaklarına düştüğünde alfa, acıyla kıvranacak ve omegasının hiç duymadığı kokusuna...