❄ | prince wants the knight by his side

2.7K 308 105
                                    

。⋆。˚☽˚。⋆ 。

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

。⋆。˚☽˚。⋆ 。

namjoon, parmaklıkların sesli bir şekilde açılmasıyla uzandığı soğuk zeminden sıçrayarak uyanmıştı. iki dakikalık gözlerini kapamış olsa da bu saatlerce uyumasına yol açmıştı. şimdiyse bedeni soğuktan titriyor, gözleri uyuduğu için bulanık görüyordu. kapıyı açana bakmak adına kafasını kaldırdığında bir şövalye yanına kadar gelip önünde durmuştu. namjoon, onun ayaklarından yukarıya doğru gözlerini gezdirmiş, şövalyenin yüzünde durmuştu. bu prens seokjin'in şövalyesi yoongi'ydi. yüzünde durgun bir ifade vardı. 

namjoon, uzandığı yerden doğrulup, sırtını soğuk duvara yaslamış ve yoongi'ye sırıtmıştı. "ne işin var burada, omega?"

yoongi onun dediklerine kaşlarını çatmış ve kemerindeki kılıcı hızla kabzasından çıkarıp aniden namjoon'un boğazına dayamıştı. "inan bana kafanı şuracıkta uçurabilirim kim namjoon ve kimsenin ruhu bile duymaz." yoongi, öfke saçan gözlerle dişleri arasından tıslamış, namjoon ise burukça gülmeye devam etmişti.

"sonsuza kadar burada kalacağıma, beni öldür daha iyi." namjoon, boğazındaki kılıcın soğukluğunu ve keskinliğini hissedebiliyordu ve en ufak bir harekette derin bir kesiğin tenine açacağı zararın farkındaydı. 

yoongi, onun dediklerine karşı hırlamış ve kılıcını geri çekmişti. o kılıcı kabzasına sokarken namjoon, oturduğu yerden onu izliyordu. yapabileceği bir şey yoktu, burada çürüyüp gidecekti. 

"seni cidden burada bırakacaklarını mı düşündün? eğer bunu cidden düşündüysen gerçekten aptalın tekisin demektir namjoon, prens senin burada kalmana asla müsaade etmez." yoongi'nin sözleri boğazından koyu renkli bir sesle beraber çıkmış, namjoon, dağınık saçlarının eşlik ettiği kafasını duvara yaslayıp gözlerini kapatmıştı.

"o nasıl?" dedi, sesi yüz ifadesine rağmen çok zayıf çıkmıştı. bu sefer yoongi, ona doğru elini uzatmış cevap vermemekten yana oynamıştı. 

"neden kendin gelip bakmıyorsun?"

/

yoongi, namjoon'u zindandan çıkarıp, üzerine çeki düzen vermesi için ona bir süre müsaade etmişti. iki baş şövalye de yan yana koridorda ilerlemeye başladıklarında ise yoongi söze girdi.

"kraliçe orada çürümeni istese de jeongguk'un bilinci yerine geldiğinde sayıkladığı tek isim sen oldun ve yanı başında seni istediği için saatlerce ağladı. sanma ki acıdım sana, hayatını sadece ve sadece ona borçlusun." 

namjoon duyduklarıyla kalbinin hızlandığını hissetmiş, deli kanı heyecanla vücudunda akmaya başlamıştı. prensini görmek istiyordu, onun acısını dindirmek, tertemiz cildinin kokusunu içine çekerken kafasını kalbine dayaması için yanına uzanmak istiyordu, böylece küçük prens zavallı şövalyenin derbeder kalbinin sesini ninni niyetine dinleyecekti. namjoon, onun hakkında düşünürken onu nasıl da özlediğini fark etmiş, koridorda hızla ilerlerlerken sessizliğe gömülmüştü. oysa ondan ayrı kalalı daha tam anlamıyla bir gün bile olmamıştı. 

snowflakes are falling (you're getting farther away) | namkookminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin