İnsanların hepsi, istediği şey olunca mutlu fark ettiniz mi? Yani size söylemek istediğim şey şu; "Sınavı kazanınca mutlu olacağım" ya da "Eve gidince mutlu olacağım" ya da "Maaşımı aldığımda mutlu olacağım" ya da "Güzel bir tatile çıktığımda mutlu olacağım" diyerek sürekli mutluluğumuzu erteliyoruz.Sizce mutluluk bu kadar basit mi? Yada şöyle sorayım... Sizce bu hayat mutluluğu sürekli erteleyerek geçer mi?
Mutluluk kavramını bir sürü kitaplardan, şiirlerden , şarkılardan hatta sokaktaki insanlara sorarak uzun bir süre araştırdım. Bu süreçte o kadar emeğe rağmen istediğim kadar tatmin edici bir sonuca varamadığım için sinirlenip ağladığım bile oldu. Neyse ki artık istediğim kadar bilgiye ulaştım. Ve bugün bunların hepsini sevgilimle konuşacağım.
Bugün cumartesi olduğundan üzerimde okul stresi yok. Bugün bu araştırdığım konu üzerine saat 16:00'da Vintage Cafe'de Özgür ile buluşacağım.
Öncelikle görüşmeyeli size hayatımda gelişen değişiklerden söz etmek istiyorum ; İzmir'e geleli tam 4 ay oldu veya sanırım arkadaş konusunda oldukça şanslıyım. Şu ana kadar karşıma çok şükür hiç bana kötülük yapmak isteyen bir arkadaşım olmadı. Anneme gelecek olursak ona da aynı bana iyi geldiği gibi İzmir oldukça iyi geldi. Her gün babamı ziyaret ediyor. Bu durum ona oldukça iyi geliyor. Dayım ise her ay düzenli olarak bizim yanımıza geliyor ve bizimle ilgilenmeye çalışıyor. Hatta her gün hem annemi hem de beni arıyor. Kabaların efendisi... Ya tamam ama belliydi zaten bizim birbirimizi sevdiğimiz. O yüzden bu kısmı geçiyorum.
Neyse konumuza devam edelim. Şahsen ben diğer kızları bilmem ama ben çok kokoşluktan yana değilimdir. Tenimden eser kalmayacak kadar fondöten ve güzel koku yaymak için üzerime binbir çeşit parfüm sıkarak çocuğu kaçırmaya pek niyetim yok doğrusu. Bu nedenle günlük makyajımı yapıp, mavi bluz ve beyaz bir pantolon giyip, son olarak çok sevdiğim sandal ağacı ve portakallı parfümü sıkıp aşağıya indim. Artık buluşmaya hazırım. Evet Özgür ile birbirimizi 4 aydır tanıyoruz fakat sevgililiğimizin 2. haftasından da karnı guruldayan kız imajı çizmek istemiyorum. Bu yüzden önce yemek yesem iyi olacak.
Aşağıya indiğim gibi buzdolabına yapışıverdim. Fakat annem evde yoktu ve dünden kalan yemeklerimiz de bitmişti. Daha da kötüsü kendime yemek pişirmeye de vaktim yoktu. (Ki öyle bir imkanım olsaydı da yapamazdım çünkü bu konuda hiç iyi değilimdir.) Çabucak bir sandviç hazırlayıp yemeye başladım. Yemeğimi bitirdikten hemen sonra yola çıktım bizim orada ki parka gidip Özgür'ü beklemeye başladım...
Özgür - Çok bekletmedim umarım.
Masal - Yok ya çok beklemedim... Yarım saatçik falan en fazla.
Özgür - Ciddi misin? Hayır canım mümkün değil, 16.00'da buluşmayacak mıydık? Ben gerçekten özür dilerim ya ayakkabılarımı bağlamayı hala tam beceremiyorum galiba ya iki saat onunla uğraştım biri kısa biri uzun derke-
Birden kahkaha atmam ile şok oldu. Ardından oda gülmeye başladı.
Masal - Ya dur dur tamam. Lütfen devam etme yoksa gülmekten karnım ağrıyacak. Ya çok geç kalmadın gerçekten ben sana bir şaka yapayım dedim ama pek beceremedim galiba. Ayrıca uzun uğraşların sonucunu da tebrik ederim. Ayakkabılarının bağcıklarını gerçekten kusursuz bağlamışsın.
Deyip tekrar pis pis gülmeye başladım. Tabii altta kalır mı beyefendi? Asla!
Özgür - Çok teşekkür ediyorum İstanbul güzelliğim fakat aynı başarıyı senden de görmek istiyorum. Ne yazık ki ayakkabı bağcığınız hiç güzel bağlanmamış. Neyse bu konuyu balla keserek artık gitmemiz gerektiğini belirtmek istiyorum. Ne dersiniz bu konuya acaba?
Masal - Üff aman be pekala pekala gidelim öyleyse.
Özgür ile bir masaya geçip uzunca sohbet ettik. Birlikte olduğumuzda gerçekten iyi hissediyoruz ve bu hissi birbirimize aktarabiliyoruz. Çünkü hem birbirimizi anlıyor. Hem de birbirimize saygı duyuyoruz. Birbirimizi başka biri olmaya zorlamıyoruz. Bence her kızın isteyebileceği bir ilişkiye sahibim. Yani en azından günümüzde çoğu insanın mahrum olduğu bir şeydir düzgün iletişim...
Masal: İnsan ne ile yaşar?
Özgür: A-anlamadım güzelim?
Masal- Şey... Neyin?
Özgür bıyık altından gülerek... "Ya... Söyle işte be Masal, vallahi anlamadım."
İşte o esnada içten bir kahkaha patlattım. Tepkisi o kadar doğaldı ki...
Masal: Ya şey diyorum... İnsan ne ile yaşar? bu başlığa sahip kısa ama derin bir kitap var... Tolstoy'un, hiç duydun mu? ya da okudun mu?
Özgür: Ah, şimdi anladım. Evet evet tabii ki duydum fakat okuduğum kitaplarım arasına ekleyemedim henüz, nereden geldi aklına birden?
İşte beklediğim soru ve beklediğim cevaplar...
Masal: Kabaların efendisi... Okumamanıza çok çok sevindim, sizi tebrik ediyorum. İşte ödülünüz.,
Çantamdan çıkarttığım kitaba bakıp ardından bana sanki ne alaka dercesine bir bakış attı.
Masal : Imm şey, yaptığımız röportaj ile olan bağlantısını gerçekten beğeniyorum... Okurken çok keyif aldığım bir kitap, sıra sizde...
00.30
- Masaaal
-Masaaal, kızıım...
- Masaaalll kızım koş.
Annemin panikle çıkarttığı ses kalbimi oldukça sıkıştırmıştı. Hayatımın anlık stres ile gözümün önünden geçmiş gibi hissederken annemin ikinci bağırışı ile çalışma masamdan yükses hız ile kalkıp aşağıya indim...
Masal: Anne ne oldu?
Serpil: Ya yok telefonum yok.
Masal: E tamam arayayım seni
*Aradığınız kişiye şu anda ulaşılamıyor lütf-*
Masal: Şarjı bitmiş...
Serpil: Gerçekten hayret ediyorum şu sıralar kendime. Halbuki bu sabah şarja taktım ve sonra nereye koyduğumu asla hatırlamıyorum. Kafam yerinde değil şu sıralar. Ne yaptığımı bilmiyorum.
Masal : Anlatmak ister misin? gel istersen balkona, kahve içer kafa dağıtırız...
Serpil: Gece gece ne kahvesi kızm? Stres yapar stres! En iyisi ben kendime bir kantaron çayı yapayım. Sen de ister misin?
Masal: Hayır teşekkür ederim, uyuyacağım. İyi geceler tatlı kadın.
Serpil: İyi geceler minik cadı.
Annem şu sıralar aklına çok şeyi takıyor ve bu durum onu günlük hayatından oldukça mahrum edebiliyor. Bu konuyu nasıl çözerim bilmiyorum ama kendime inanılmaz bir sorumluluk yüklüyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UMUTLARA İNAN
ChickLitUmutlara inanır mısınız? Ben inanırım. Başıma ne gelirse gelsin yıkılmamaya çalışırım. Çünkü gecenin karanlığına inat hep gökyüzünde olur ay. Hep hissettirir o ışığını. Çok şeyler yaşadım. Üzüldüm... Ama hiç neden ben diye sormadım.Sormayacağım. Bel...