Okuldan çıktıktan sonra eve doğru yürüyordum. Bugün okulda olanları düşünüyordum. İçim kıpır kıpırdı. Biraz başım ağrıyordu ama aldırış etmeden yürümeye devam ettim. Birden mesaj geldi telefonuma. İnstagram'dan gelmişti bu mesaj. Yazan kişinin adına baktım. "BARAN AKGÜL! " Bu o gruptaki Barandı. Beni araştırıp bulmuştu! O an küçük bir kahkaha atmıştım. Nereden bu samimiyet? Bu kadarını beklemiyordum...Şok içinde telefona baktım ve mesajı okudum. Mesaj aynen şöyleydi;
-Sakın ama sakın telaş yapma ve arkana bakma. Takip ediliyorsun ama korma. İlk soldan git ve turuncu olan apartmanın içine gir. Merak etme orası Özgür'ün evi ve oda kapının önünde. Bizde tam arkanızdayız.
Baranın böyle yazması beni oldukça germişti. O an kafamda binlerce soru varken Baran'ın dediğini yaptım. Hemen ilk soldan gittim ve gözlerimle turuncu binayı aradım. Evet, tam karşımdaydı. Ve Kabaların efendisi de oradaydı Baran'ın dediği gibi. Ona doğru ilerledim. Korktuğumu belli etmedim. Dimdik ve ciddiyetle bakıyordum yüzüne. Oda aynı şekilde bakıyordu. Ciddi bakışları beni sakinleştirmek ve cesaretlendirmek için özel olarak ayarlanmış gibiydi. Ama telaşlı olduğu belliydi. İstanbul güzeli için mi telaşlanmıştı? Hahaha aynen öyle.
Özgür'ün yanına gittim. Ve arkamı dönüp beni takip eden kişiye baktım. Kızıl ve kıvırcık saçlı, uzun boylu kahverengi gözlü,hafif çilli bir erkekti. Benim tipim değil fakat görseniz sizin bile fazlasıyla etkileneceğinize bahse varacağım bir tipti. Ben onun... Yani Özgür 'ün yanına gidince o çocukta suratımın her yanına dikkatle baka baka yanımızdan gitti. Baran ve Batu hemen yanımıza geldi. Kafamda binlerce soru varken ağızımdan ilk şu soru çıktı.
Masal -Ş-şey.. T-takip edildiğimi nasıl fark ettiniz?
Batu- Fark etmedik. Tahmin ettik. Pek zor olmadı. Önceden yapmadığı şey değil şerefsizin.
Masal- N-ne?
Batu- Önceden senin gibi okula yeni gelen bir kız vardı. Hayır, İzmir'de yeni değildi ama yine okulda diye herkesin gözüne çarpan bir kızdı işte.
Özgür-Bu ruh hastasıda yeni tiplere hasta işte. Bu aralar tek başına gitme evine. Baban veya annen yanında olsun.
Masal- Kimse bana bir şey yapamaz sen merak etme kabaların efendisi. Ayrıca, İnstagram dan beni araştırmak mı? Hahahah!
Baran- Güleceğine Teşekkür edebilirsin hanımefendi.
Masal- Ya şaka bir yana gerçekten teşekkür ederim. Ama kimse bana bir şey yapamaz gerçekten.
Özgür- Duru ve Pelin'e derim. Bundan sonra seni evlerine onlar bırakıcak. Bugünlükte Baran ve Batu bırakıcak İstanbul güzeli. Anlaşılmayan bir durum?
Masal- Karşıdan karşıya geçerken ellerini de tutayım mı? Cadde de ayağım takılır veya kaybolurum.
Özgür-O kadar salaksan onu da yap.
O an bizim diyoloğumuz Baran ve Batu'nun dalga konusu olmuştu. Hem kahkaha atıyorlar hem de taklit ediyorlardı. Bizde o sıra kabaların efendisi ile birbirimize nefret dolu gözlerle bakıyorduk. Baran ve Batu sanki yokmuş gibi susup öylece bakıyorduk. Ve yine ilk gözümü kaçıran ben oldum. Birden hızlıca o ortamı bozup arkama bakmadan yürümeye başladım. Tek isteğim kabaların efendisinden uzaklaşmaktı.
İlerledim,Batu ve Baran'ın ayak sesleri geldi ilk... Sonra yanımda belirdiler. Onlar yokmuş gibi davranıp yürümeye devam ettim. Ne onlar konuştu ne ben... Hızlı adımlar, ciddi bakışlar ve dik duruşumuzla evime doğru yürüdük. Ortada ben iki yanımda da ikizler vardı. Hani böyle filmlerde kimsenin sataşamadığı havalı insanlar olur ya. Öyle havalı geçiyorduk sokaklardan. Çok havalı bir müzik çalmasını isterdim o an biz evime doğru giderken...Evime vardığımda arkama bile bakmadan binadan içeriye girdim. Onlarda arkalarını dönüp gidiyorlardı ki binadan çıkıp onlara baktım. Teşekkür etmezsem ayıp olurdu.
Binadan çıkıp onlara seslendim:
-Her şey için çok teşekkür ederim!
Baran- Rica ederiz Masal ne zaman istersen!
O an Batu yanıma gelip telefonumu istedi. Şaşkınca verdiğimde Duru'nun, Pelin'in, Baran'ın ve kendisinin numarasını yazdı. Ve en son telefon numaramı aldı.
Batu- Yarın okulda görüşürüz!
Evden içeriye girdiğimde mis gibi kokular geliyordu mutfaktan. Hmm çikolata kokusu. Çok severim.
Hemen mutfağa gittim. Ve işte gerçek mutluluk karşımdaydı! Çikolatalı pasta! Yanında da bir not:
-Güzel bebeğim. Bugün pazar varmış. Ben pazara gidiyorum. Eve yiyecek bir şeyler alacağım akşama doğru dönerim. Bu güzel pasta da senin. Ama hepsini yeme komaya girersin Masal :)
Gülümsedim. Hemen pastadan dilim falan almadan öyle bütün halini çatallamak için çatal bıçak rafını açtım ki oradada bir not:
-Eveet yine klasik Masal! Önce dilimle bebeğim. Öyle bütün halini bozmak yok akıllı :)
Bu sefer büyük bir kahkaha attım. Hemen kendime bir dilim alıp tabağımı masaya koydum. Ve telefonumu açtım. Baranın bugün sokakta yazdığı mesajı bir kez daha okudum. Ve hiç tereddüt etmeden ona istek attım. Ve anında geri istek geldi!
Hahahah! Bunu mu bekliyordu?O anda yağmur yağmaya başladı. O kadar çok sevinmiştim ki. Yağmuru izlemeye bayılırım. Küçükken babamda çok severmiş.
Yağmuru izlerken bugün olanları düşündüm. Farklıydı. Hayatımda böyle olaylar hiç yaşamadım. Hayatıma yeni bir adım atmıştım.Ve babamda yanımdaydı. Artık daha da yakınımdaydı.
Yağmur'un sesi insana huzur veriyor. Yağmurun her bir damlası her şeyin iyi olacağına dair bir kanıt sanki. İnsanların çoğu hayat isteyen ağaçların yanına gidip onlara su... Yani hayat vermezken, kilometrelerce uzağındaki bulutlar bedenleri suya muhtaç olan ağaçlara hayat veriyor.
Sevgide böyledir. Kilometreler önemsizdir. Bazen sizin en yakınınızda olan kişiler size hayat veremezken, kilometrelerce uzağınızda olan insanlar size hayat verebilir. Tıpkı babam gibi.
/Gençler selam! Eğer beğendiyseniz ne mutlu bana:) şuana kadar okuyupta beni yalnız bırakmayan herkese sonsuz teşekkür ederim. Eğer beğendiyseniz bana oy verip düşüncelerinizi belirtirseniz çok sevinirim. Umut dolu günler dilerim <3 /
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UMUTLARA İNAN
ChickLitUmutlara inanır mısınız? Ben inanırım. Başıma ne gelirse gelsin yıkılmamaya çalışırım. Çünkü gecenin karanlığına inat hep gökyüzünde olur ay. Hep hissettirir o ışığını. Çok şeyler yaşadım. Üzüldüm... Ama hiç neden ben diye sormadım.Sormayacağım. Bel...