9

29 20 11
                                    

İyi okumalar 🙏

Başladığınız tarihi alalım?...

Nereye çıkacağını bilmediğim bir yolda ilerliyorum, umarım sonunda güzel bir sonsuzluk bekliyordur beni, çok yoruldum...

"Ne demek bu ya? Ne demek? Sende kabul ettin öyle mi? Sen de umarsamadın benim duygularımı!" bütün gece uykusuz kalan Doğa bu evlilik mevzusunu annesiyle konuşmak için sabahın ilk ışıklarıyla mutfağa inmişti.

Mutfakta kahvaltı hazırlayan Melek hanım kızını görünce işlerini bir kenara bırakıp onunla ilgilenmişti.
Lakin kızının evlilik mevzusunu açmasıyla, kızına böylesini daha iyi olacağını söylemekten başka bir şey yapamamıştı.

Melek hanım boğazını temizleyerek "kızım, yavrum, canımdan canım, emin ol böylesi senin için çok iyi olacak" kesinlikle iyi olacağını falan düşünmüyordu. Lakin eşiyle yaptıkları konuşmadan sonra ne yapılabilirdi ki?

Doğa titreyen eliyle masada duran bardağı kaptığı gibi duvara fırlatarak param parça olmasını sağladı.
Çıkan gürültüyle Melek hanım korkuyla kulaklarını kapatarak ağzından bir çığlık firar ederken Doğa saçlarını tutarak "bak, bak iyi bak, o bardak artık yok, asla düzelmez, siz beni de aynı o bardak gibi yaptınız.
Beni bir gece de size karşı cephe aldırdınız. Bu nasıl birşey ya? Bu nasıl bir zihniyet, akıl kaarımı bu Allah aşkına?" söyleyecek bir şey bulamıyordu. Deli gibi bağırıp çağırıp herşeyi kırıp dökmek istiyordu genç kız.

Melek hanımın, kızının sert ve yüksek tondan kurduğu cümleden sonra eli kolu birbirine dolandı. Ne diyecekti. Nasıl cevap verecekti kızının sorularına? Haklıydı... Kendince.
Herkes kendince haklıydı.

Melek hanım dolu gözlerle kızına bakmaktan başka bir şey yapamadı. Açsa ağzını, çıkarmıydı sözcükler?
Konuşabilirmiydi? Biz senin iyiliğini istiyoruz, bize cephe alma demeye varırmıydı dili? Buna hakkı varmıydı?

Aşağıdan duyduğu gürültüler uyanan Arda koşar adım aşağıya indi.
Kızının deliliğini, eşinin duygusallığını ve ikisinin de zehir gibi olan aklını  çok iyi biliyordu yaşlı adam.

Mutfağa doğru ilerlerken "Allahım ne olursun, kafa kafaya verip beni alt etmek için plan yapıyor olmasınlar" diye düşündü. Herşeyi onların iyiliği için istiyordu. Ama ikisinin kafa kafaya vermiş olma fikri bile Arda'nın içinin ürpermesine neden oluyordu...

Mustağa girir girmez ilk baş yerde ki cam parçaları dikkatini çekti yaşlı adamın. Kaşları çatık vaziyette bakarken Kızının sinirli kıkırtısıyla bakışları ilk baş eşine ardından da kızına döndü.

Doğa her ne kadar sinirli olsa da alayvari yüz ifadesiyle babasına bakmayı sürdürdü.

Dilinin ucuna gelen bir çok küfür vardı. Belki de küfür etkisi yaratıcak kelimeler. Ama söyleyemiyordu. Karşısında ki insan tanımadığı biri değildi, özmü öz babasıydı. Kahramanıydı...

"Size de günaydın Arda Bey, biz de tam evlilik hakkında  konuşuyorduk" diyerek babasına alaycı bir sesle iğneleyerek konuştu genç kız.

Arda, kızının iğneleyici ses tonundan dolayı biraz sinirlenmiş olsa da, merhameti ağır basıyordu.
O bir babaydı, evladının iyiliğini, güvenliğini her daim düşünmek zorundaydı.

Arda derin bir nefes eşliğinde "kızım, bu akşam gelicekler, neden hala zorluyorsun?" diye sakin bir tonda sordu.

Lakin Doğa babasının aksine hiç sakin değildi.
Sakin kalmak adına verdiği savaşı da babasının söylediklerinden sonra kaybetmişti.

KOR SEVDA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin