♣İLK ADIM

253 13 10
                                    

Playlistle okumanızı öneririm

İyi okumalar.

***

Sert ve keskin rüzgarı iliklerine kadar hissediyor, yoğun kar fırtınasına rağmen evde yalnız, iki çocuğu için bütün iradesiyle direniyordu bu kış soğuğuna. Onların yanına ulaşıp, gencecik iki oğlunu sımsıcak sevgisiyle kucaklamak için sabırsızlanıyordu. İçinde tuhaf bir his vardı ancak nasıl bir şey olduğunu anlamıyordu. Kafa yormakla uğraşmayıp sessiz sokakta hızlı adımlarla yürümeye devam etti.

Kirpiklerine yapışan kar taneleri görüş alanını kısıtlarken, kalın kabanının yakalarına iyice gömülerek nefesini içine üfledi. Ellerini ceplerine sıkıştırıp uzun parmaklarıyla kabanının astarını kavrayarak içindeki ürpertiyi biraz olsun dindirmeye çalıştı. Gecenin karanlığına çöken ağırlığa ne kadar karşı koymaya çalışsada bu mümkün değildi.

Her gün işe gidip gelirken geçtiği bu sokak onu şimdi fazla huzursuz ve rahatsız etmişti. Kulağında rüzgarın tanıdık uğultusu yankılanıyordu. Yumuşak karda bıraktığı her izde bilmeden geleceğini damgalıyordu, hem de arkasında o izleri silen birinin olduğunu bilmeden...

Korku bedenini sarmalamışken bir şeylerin ters gittiğine emindi. İşte tam o anda soluğu kesildi. Ensesinde hissettiği sıcak bir nefes bedenininde karşı konulmaz bir titremeye yol açmıştı. Karanlığa bürünen sokak tehlikeyi davet ediyordu adeta ve şimdi o tehlike tam arkasındaydı. Sırtında hissettiği iri bedenden yayılan sıcaklık, bütün hücrelerini bir buz kalıbına koymuşcasına donduruyordu.

Girdiği şoktan kurtulduğunda, kaçabilmek için çaresizce çırpınmaya başlamıştı ama arkasındaki cüsse buna izin vermeyecek kadar güçlüydü. Adam, kadının ağzına kapattığı elini, en ufak bir iniltiyi bile engellemek istercesine sıkıca bastırmıştı. Yüzünü göstermemek için gerisinde duruyor ve zavallı kadını daha tenha bir köşeye çekmek için çabalıyordu.

Göz yaşları soğuğa inat tenini yakarken, adamın diğer eliyle tuttuğu kolları son umudunu da yerle bir etmişti. Şimdi, hiçbir şekilde mücadele edemiyordu. Adam, kadının ağzını kapattığı kolunun dirseğini, göğsüne acımasızca bir baskıyla bastırdığında, kadıncağızın ağzının içinde feryat edercesine bir initi birikmişti.

" Say goodbye to the Future..."
( Geleceğine elveda de...)

Kadının kulağına dolan ve gecenin ayazında boğuk çıkan o ürkütücü ve alay dolu sesin sahibi, anlamakta zorlandığı bir kaç şey mırıldanmıştı. Bu adamın söylediği şeyleri yarım yamalak liseden kalma ingilizcesiyle bir araya getirdiğinde gözleri fal taşı gibi açılmış, kalbi adrenalinle göğüs kafesini delip geçmişti. Kurtuluşu olmadığını bilsede sonuna kadar direnecekti. Onu sıcacık yuvasında bekleyen iki oğluna bir de anne yokluğu yaşatmayacaktı, onları kimsesiz bırakamazdı. Asla!

İçinden bildiği bütün duaları okumaya başladı. İnandığı Allah'a onu kurtarması için yalvarıyordu adeta. Her nefes alışında, Yaratıcısına bütün inancıyla bağlılığını dile getiriyordu.

Bir anda hoyratça esen rüzgarın ardından şehirdeki bütün elektrikler kesilmişcesine her yer siyaha bürünmüştü. Umutsuzca gözlerini yumdu ve en azından hayatının acısız bir ölümle sonlanmasını diledi.

Adam, kurbanını ıssız bir köşeye- boş bir harabeye- çekerek ellerini tutan elini uzaklaştırdı ve kollarını arkasında kendi bedeniyle kadının sırtı arasına sıkıştırdı. Hareket alanını kısıtladığına inandığında boşta kalan eli yavaşca kadının kabanının düğmelerine gitmişti. Zavallı kadının içine kaçan hıçkırıkları onun için hiçbir şey ifade etmiyor, aksine sadistçe bir keyif veriyordu. Kabanın önünü açtığında içinden giydiği yün kazağı kaldırarak, soğuk metali derisine kazımak istercesine tenine sürttü. Kadının kontrolsüz kasılması, adamda boş bir an yarattığında kadının ağzındaki eli hafifçe gevşerken, karnının üzerindeki bıçak reflekse zavallı kadıncağızın midesine saptanmıştı.

Soğuk havanın derisini yalayıp geçmesi işkence gibiydi. Sıcak bedeni aniden buz kesmişti ve o sırada karnının üzerindeki metalin sivri ucunu hissedince birden vücudu kasıldı. Arkasındaki adam bu ani hareketle bozguna uğradı ve kadın, adamın boşluğundan yararlanıp gevşeyen elinin altından çığlığını serbest bıraktı.

Issız harabenin yanında, kurtulma umuduyla var gücüyle çığlık atmayı denemişti ama ne yazık ki buna acı dolu bir inleme engel oldu. Dakikalardır kapalı gözlerini o tarifsiz acıyla açtığında, karnına saplanmış bıçağın kan denizinin ortasında bir kara delik bıraktığını gördü.

Acıyla öne düşen bedeni, arkasındaki cüsse tarafından tutulmuş, bıçak çıkartıldıktan sonra sertçe kar birinkitisinin önüne itilmişti.
Çaresiz kadın nefes almakta güçlük çekiyorken buz tutmuş kar belki de yüzünün yarısını çoktan felç bırakmıştı. İniltileri, rüzgara karışıp boğuklaşarak duyulması zor bir vızıltı gibi çıkıyordu. Yarası soğukla buluştuğunda kan akışının kısa bir süre durduğunu düşündü. Elini yaranın üzerine kapatınca acıyla feryat edecekken adam, kurbanını sırt üstü yatırarak tekrar eldivenli elini kadının ağzına kapattı ve iri cüssesiyle bu cılız kadını ezecegini bile bile üzerine yerleşti.

Kadının çığlığı ağzının içinde kaybolmuştu bir kez daha. Ağlamaktan kızarmış gözleri, karşısında gözleri ay ışığında şehvetle parlayan, hemen hemen kendi yaşlarında, yüzü atkıyla gizlenmiş adamı bulduğunda kalbi titredi. Otuz sekiz senedir namusunu lekeleyecek hiçbir şey olmamışken şimdi böyle bir şeyi kaldıramazdı. Bir an önce sonsuzluğa uğurlanmayı, ruhunun bedeninden ayrılmasını istiyordu. Yaratıcısına, artık onun canını alması için dua ediyordu. Kurtulmak daha kötüydü bu saatten sonra. Bu utançla ancak bedenen var olabilirdi bu varlık aleminde. Yaşayan bir beden ölü bir ruh...

Adam, kurbanının yarasının üzerine oturdu ve bir eli hala kadının ağzını kapatmakla meşgulken başını yavaşca yerde acı ve korkuyla kıvranan bedene yaklaştırdı. Diğer elindeki kanlı bıçağı bu kez kadının boynuna sürterken kulağına nefesini üfledi ve kadın gözlerini sonsuzluğa, boğuk bir tonda duyduğu bir kaç kelimeyle yumdu.

"God will not help you. Life in my hands."
(Tanrı yardım etmeyecek. Yaşamın ellerimde.)

***

Merhaba, sevgili okurlarım. Yeni hikayemin ilk bölümünü yayınlamış bulunmaktayım. Farklı bir tarz denemek istedim. Okumaktan keyif aldığım romanların başında cinayet ve polisiye romanları gelir bu nedenle büyük bir hevesle başladığım bir hikaye. Umarım beğenirsiniz.

Oy ve yorumlarızı eksik etmeyin lütfen:)

Sevgiyle kalın :)

SON ADIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin