Multimedia Derin
Bazen mutlu olduğunu düşünürken bir şeyin eksik olduğunu hissederdi insan. Her şey tam ama bir şey eksik. İyi bir aile. İyi arkadaşlar. Peki aşk? Her sevginin tadı farklıyken ondan mahrum kalmalı mıydı insan? Olmasa da olurdu benim için aşk. Ama olsa daha güzel olurdu sanki. Yerini her zaman belli etmeyen küçük bir boşluğum vardı kalbimde. Onu öyle kolayca heba etmek istemiyordum. Boşa yorulmak, kendimi harap etmektense susmayı tercih ederdim çoğu zaman.
Bazen de işte böyle cesaretimi toplamaya çalışırdım. Çünkü yeri gelip ruhuma öyle bir esinti çarpıyordu ki içimdeki boşluğu tüm benliğimle doldurmak istiyordum. Yalnız olduğumu düşünmekten kaçıyordum. Şimdi birinden bu kadar hoşlanırken onu elde etmem gerekmez miydi? Bende öyle yapacaktım. Okul çıkışı Ceyhun'u gönderdikten sonra Naz'la beraber Alp'in peşine takılmıştık. Taksiyle takip ettiğimize inanamıyordum ama yapmıştık. Fark edip etmeyeceğini düşünmemek için kendimi zorlamıştım. Aksi halde panik yapacaktım.
Alp bir cafeden içeri girdiğinde bir süre beklemeyi tercih ettik. Yaklaşık beş, on dakika kadar dışarıdaki dondurucu soğuğa katlandıktan sonra cafenin cam kapısını ittirip biz de girdik. Beyaz ve mor üzerindeki hakimiyetini ilan etmiş gayet modern bir yerdi. Büyük sayılmazdı. Ortamın geneli yaşıtlarımızdı. Ferah bir havası vardı ama bendeki heyecana bu bile yaramıyordu. Cafede gözlerimi sanki boş bir yer arıyormuş gibi gezdirdim. Şansıma cafe doluydu. Naz'la beraber birkaç adım attıktan sonra Alp'i gözüme kestirdim. Kumral saçları kendini belli ediyordu. Açık kahverengi gözleri vardı. Kısacası hoş bir çocuktu.
Alp'te beni fark ettiğinde ilk önce şaşırsada gülümseyip selam verircesine elini kaldırdı. Sonrada ayağa kalktı. Bizde onun yanına doğru yönelmiştik. "Selam."dedi. Düşündüğüm gibi sıcak bir şekilde karşılamıştı. Davet de ederdi o zaman. Gülümsedim. "Selam."diye cevap verdim. Gözüm masadaki arkadaşlarına kaydı ama çok dikkatli bakmaya cesaret edemedim. "N'aber?"dedi Naz'a da bakıp selam verdikten sonra. İnsanları görmezden gelmemesi hoşuma gitmişti. Omuz silktim. "İyi. Sen?"dediğimde benim gibi omuz silkti ve "Fena değil. Sanırım pek yer yok."dedi cafe de göz gezdirirken.
Onaylayıp "Aa malesef. Neyse biz..."derken sözümü kesti. Zaten sonunu nasıl tamamlayacağımı bilemeden başlamıştım. "Gelin isterseniz bizim masaya."dediğinde tereddüt ederek grubuna baktım. Eve gittiğimde vicdan mahkemem beni yalnız bırakmayacaktı. Çok iyi rol yapıyordum. Söylediğim bir yalan yoktu ama Alp'i kullanıyordum. Tekrar Alp'e baktım. Hafifçe gülümseyip gözlerimi kısarken "Bilmem..."diye mırıldandım aynı tereddütle. Elini omzuma koydu. "Bizimkiler çok cana yakındır. Çekinmene gerek yok."dedi güvence vererek. Oysa ben onlar cana yakın olmasa bile oturmayı planlıyordum. İşin ucunda Derin vardı. Başka zaman olsa okul çıkışı bir cafeye gitmek yerine eve gider, ders tekrarı yapar ya da müzikle ilgilenirdim. Bu sıralar o kadar çok özel ders görmüyordum. Öğrenmek istediğim müzik aletlerini öğrenmiştim. Keman, piyano, gitar, biraz da bateri...
Derslerimle de kendim ilgileniyordum. Gerek görmüyordum fazladan özel dersi.
Kaldı ki özel ders ve benzer şeyler olmasa bile evden dışarı adımını pek atmayan biri olarak kendimi sosyal bile görebilirdim bu durumda. Naz'la beraber, Alp'in gösterdiği yere oturduk. Söylediği gibi samimilerdi. Alp bizi grubuyla üşenmeyip teker teker tanıştırırken gözlerimi devirme isteğiyle dolmuştum. Benim tek istediğim kişi şu anda karşımda duruyordu ve Alp inatla onu en sona saklamıştı sanki. Hoş o benim düşüncelerimi nereden bilecekti ki?
Bana söylediği isimlere açıkcası dikkat bile etmiyordum. Alp'in konuşması kulağımda bir uğultu gibiydi. Kendi düşüncelerimden onun sesini duyamıyordum. Sonunda eliyle Derin'i işaret edince zaten hızlanmış olan kalp atışlarım hızını arttırıp bana tepkisini göstermeye başladı. "Son olarak Derin. Kendisi grubumuzun vazgeçilmezlerindendir." dedi dalgayla. Gözlerim onda kilitlenmişti. Bakışlarımı içimdeki fırtınaya rağmen normal tutmaya çalışıyordum. Bu ilk defa bu kadar zor gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAPAT GÖZLERİNİ (ASKIDA)
Fiksi RemajaNormalde çekingenseniz sizin için arkadaş edinmek pek kolay değildir. Utangaçsanız her işi kolayca yapamazsınız. Cesaret gerektiren şeyleri ne kadar isterseniz isteyin elinizin tersiyle itersiniz. Hayat beni bu durumdan çekip alan en önemli unsuru...