Bölüm 33

39.9K 2.4K 450
                                    


İyi okumalara dilerim Davetsizlerim:)

Lütfen o güzel oy ve yorumlarınızı benden eksik etmeyin:

Umarım müziği açabilirsiniz:)

Kapının ağzında durup olayı çözmeye çalışırken Merve'nin gözleri bana kaydı.

"Aaa bakın sınıfımızın ineği de geldi. Pardon sana şu an hakaret ettim sen sınıfın değil okulumuzun ineğisin."dedi Merve beni gösterip tekrardan Ece'ye dönüp devam etti "Bu ayaklı gazetenin arkadaşı. Ne muhteşem ikili ama."deyip histerik bir kahkaha attı.

"Sen ve iğrençliğin kadar muhteşem değiliz ama idare eder."dedi Ece. Aralarında büyük bir şey yaşandığını tahmin etmek zor değildi.

Merve onu boş verip yanıma yaklaştı. Kolunu boynuma attı."Anlatsana Ahenk inek olmak nasıl bir duygu. Sadece kitaplarla kaplı bir hayat yaşamak." Yeni bir şey keşfetmiş gibi işaret parmağını kaldırdı "Eminim hiç erkek arkadaşın da olmamıştır. Iıyy rahibe gibi hayat yaşıyorsundur sen şimdi."

Kolunu boynumdan çekip yüzüme bakmaya devam ediyordu. Bu saçma sorusuna bir de cevap mı bekliyordu? Tamam biz de verelim o zaman. Ona küçümseyici bir bakış atıp konuşmaya başladım "Tabii anlatırım Merve ama ilk önce sen gurursuz olmanın nasıl bir duygu olduğunu anlatmalısın." Yüzüne baktığımda böyle bir cevap beklemediği için afallamış olduğunu gördüm. Sınıftan 'Ooo' nidaları yükseldi. Tabii onlara da eğlence çıkmıştı.

Ece ne demek istediğimi anlayıp söze girdi "Hah. N'oldu Merve?" deyip yapay bir kahkaha attı " Gerçekten bu okula ne amaçla geldiğini hiç kimsenin bilmediğini mi sanıyorsun?" deyip sınıfa döndü herkes merakla onu izlemeye başlamıştı, ellerini kaldırıp Merve'yi gösterdi "Evet arkadaşlar gördüğünüz Merve arkadaşımız okulumuza sadece Kaan için..."

Ece cümlesini bitiremeden Merve ani bir hareketle sıranın üzerinden atlayıp Ece'nin saçlarına yapıştı. "Sus seni böcek!"

"N'oldu Merve!"deyip Ece de onun saçına yapıştı. Tüm sınıf hiçbir hareket etmeden onları izliyordu. Çantamı yere koyup onlara doğru koştum ve ayırmaya çalıştım. Ama bir türlü yapamıyordum ve tüm sınıf sanki sinema izliyordu.

O sırada içeri giren Can'a bağırdım "CAN YARDIM ET!" Can olanları idrak etmeye çalışıyordu ama sesimi duyup bakışları bana döndüğünde hızlıca yanımıza gelip Merve'yi tuttu.

"Seni sürtük nereden duydun bunu?"dedi Merve Ece'nin saçlarına daha da asılarak.

"SÜRTÜK SENSİN! HEM UNUTTUN MU AYAKLI GAZETELER HER ŞEYİ BİLİR!"deyip Ece Merve'nin saçlarını eline dolayıp kafasını arkaya yatırdı.

"Hadi Ece göster ona gününü!"diye arkadan tezahürat sesleri yükseliyordu. Off bir bu eksikti! Kavga uzayıp gidiyordu ama ne Can ne de ben onları ayıramıyorduk. Ara sıra Can ve benim yüzüme de kol darbeleri geliyordu.

Onları ayırmak için birilerini ararken içeri giren Kaan'ı gördüm. O da aynı Can gibi olayı idrak etmeye çalışıyordu. Ve ben yine bağırmaya başladım. Çünkü Merve'yi sakinleştirebilecek tek kişi oydu. "GEL ŞU SEVGİLİNİ AL BAŞIMIZDAN!"

Kaan'nın bakışları bana kaydı ve tek kaşını kaldırarak "O benim sevgilim değil!"dedi.

"Allah aşkına şimdi bunu mu tartışacağız! Gel yardım et!" Merve ve Ece öyle dalmışlardı ki değil bizi hiç kimseyi görmüyorlardı.

Kaan derin bir nefes alarak yanımıza geldi. Merve Kaan'ın geldiğini gördüğünde elini yavaş yavaş Ece'nin saçlarından çekti ve yalandan 'Ah' demeye başladı yüksek sesle. Kaan onun kolunu tutup dışarıya çekiştirmeye başladı. Merve de sanki bu anı bekliyormuş gibi kuzuya dönerek peşinden gitmeye başladı.

"İyi misin Ece?" Ece dağınık saçlarını toplamaya çalışsa da bir türlü başaramıyordu. "En iyisi kantine inelim" Can'ın teklifiyle üçümüzde sınıftan çıkıp merdivenlere doğru yürümeye başladık. Sınıftan çıkarken içerdekilere "Ne bakıyorsunuz? Sinema bitti önünüze dönün artık." demeyi de ihmal etmemiştim. Yanlarında ölsek kıllarını kıpırdatmazlar!

"Çocuklar siz inin ben bir lavaboya gideyim. Elimi yüzümü yıkayayım. O pis kızın eli değdi bana!"

"Ben de seninle geleyim."

"Ben de o zaman gidip masa bulayım bize."

Can kantine inerken biz de Ece'yle lavaboya geldik.

"Gerçekten iyi misin Ece?"diye sordum tekrardan. Aniden Ece bana sarılıp ağlamaya başladığında ne yapacağımı şaşırdım. "Ahenk ben hiçbir zaman kavga etmedim hem de herkesin ortasında. Bütün sınıfa rezil oldum. Yaptığım hareketlerden dolayı kendimi kötü hissediyorum. Ağzıma aldığım laflar iğrençti! Siz gelmeden önce daha beter laflar ettim."

Ece ne kadar dikbaşlı olsa da bu zamana kadar kimseyle kavga ettiğini görmemiştim. Dışardan umursamaz, vurdumduymaz gibi görünse de her şeyi aklına takardı. Muhtemelen bugün yaşananlar onu çok yıpratmış.

Ona sıkıca sarılıp sırtını sıvazlamaya başladım "Eminim ki senin bir suçun yoktur. Hem o lafları ilk söyleyen, o hareketleri ilk yapan Merve'ydi. Sen sadece ona karşılık vererek kendini savunuyordun. Sınıftakileri de boş ver iki güne kalmaz unuturlar gider."

Biraz daha sarıldıktan sonra Ece benden ayrılıp gözlerini ellerine dikti "Öyle mi diyorsun?"

"Öyle tabii." Gülümsedim "Hadi elini yüzünü yıka da aşağı inelim Can bizi bekliyordur." O da benim gibi gülümseyip musluğu açtı.

Kantine geldiğimizde Can üçümüz içinde kahve almıştı. Geçip oturduk.

"İyi misin Ece?"

"İyiyim." Gerçekten daha iyiydi.

"Neden kavga ettiniz? Ne istiyormuş senden?"

"Ben de bilmiyorum ki. Sabah sınıfa geldiğinden beri bana laf atmaya başladı. En sonunda ben de dayanamayıp cevap verince bunu bekliyormuş gibi üzerime saldırdı, ortalık karıştı." Aklıma Ece'nin Merve'nin üzerine yanlışlıkla çay dökmesi geldi. Onda da çok büyük tepki vermişti.

"Merve'nin seninle alıp veremediği ne acaba? Yıldızlarınız hiç kavuşmuyor."dedim kahvemden içerek.

Ece omuzlarını silkti "Bilmiyorum ki." O sırada zil çalmıştı. "Siz gidin çocuklar ben bu derse girmeyeceğim. Birazdan birileri müdüre ispiyonlar zaten."

"Seni burada yalnız bırakıp gitmem. Ben de seninle duracağım."dediğimde Ece gülümsedi. İkimiz de bakışlarımızı Can'a çevirdik. Omuzlarını silkip kahvesinden bir yudum aldı "Ne bakıyorsunuz? O can sıkıcı sınıfa girmemek için zaten bahane arıyordum."dedi.

"O zaman bahçeye çıkalım, hava güzel."diye bir teklif attım ortaya. Kahvelerimizi alıp dışarı çıktık ve çardakta oturduk. Can ve Ece sakince kahvelerini içerken gözüm basketbol sahasının yanında hararetle konuşan Kaan ve Merve'ye kaydı. Benim izlediğimi farkettiklerinde sustular ardınca ise Kaan okula girdi. Merve biraz daha bizim tarafa baktıktan sonra o da içeri girdi.

"İlk ders hangi dersti?"

Ece'nin sorusuna Can olumsuz anlamda kafasını sallarken sesimi kalınlaştırıp söze girdim "Çocuklar yine mi şu integrali yapmadınız? Allah belanızı verecek sınavda. Sabırla bekliyorum o günü. Çok pişman olacaksınız. Gebereceksiniz! Sonra hocom ontogrol çok zordo diye ağlayacaksınız!"

Üçümüzde gülmeye başladığımızda Ece az kalsın boğuluyordu. Can eliyle sırtına vurmaya başladı. Bu bizi daha da güldürmüştü. Ece kendine geldikten sonra Gülsüm hocayı taklit etmeye başladı, Can ise müdür yardımcısını taklit etti.

Seviliyorsunuz benim güzel Davetsizlerim♡☆♡

Dönence/ texting Tamamlandı.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin