Bölüm 67

21.2K 1.3K 988
                                    

Geciktiğimi biliyorum ve çok özür dilerim.

Bu bölümde her şey belirleniyor. Baştan söyleyeyim her olası durumda yazar sövmek yasaktır dldlcçcmc

Neyse iyi okumalar. Şarkıyı açmanızı şiddetle tavsiye ediyorum.

Doktorlar geldi "Hemen çıkın. Dışarı çıksın herkes ." Bizi uzaklaştırdılar kapının önünden, onlar içeri girdiğine pencere koştuk üçümüz.

İçerde bir sürü şey yapıyorlardı Emre'ye. Neler yapıyorlardı bilmiyordum.

Ne kadar orada öyle bekledik bilmiyorum. Ben ortada Anıl sağ tarafımda Kaan ise sol tarafımda pencereden bakıyorduk.

Hepimizin içinden dualar ettiğimizi biliyordum.

"Daha önce böyle oldu mu?"

Kaan kafasını salladı "Hayır hiç böyle olmamıştı."

Hemşireler panik içerisindeydi. Doktor Emre'nin göğsündeki kabloları çıkardı ve sol elini sağ elinin üzerine koydu daha sonra Emre'nin göğsüne basınç uygulamaya başladı.

Hareketleri hızlıydı. Bir başka hemşire yanda bir şeyler yapıyordu. Öyle hızlıydı ki bir şey algılayamıyordum.

Birkaç dakika sadece birkaç dakika hızlı hareketleri devam etmişti. Bana asırlar gibi geliyordu.

Sonra birden içerdeki herkes hareket etmeyi bıraktıklar. Ne olmuştu? İyileşmiş miydi? Durduklarına göre durumu normala dönmüştü. Ama hemşire ve doktorların yüzleri... Yüzlerinde çaresizlik vardı. Daha çok yenilmişlik, kadere karşı yenilmişlik.

Emre'nin yanı başında olan makineye baktım. Makinedeki çizgiler tekrarlanmıyordu. Sadece tek ahenkli, tek melodili, tek notalı çizgi. Dümdüz çizgi uzanıp gidiyordu. Sonsuza. İnişler kalkışlar yoktu.

Hemşirelerden birisi kafasını salladı. Pencereye daha da yaklaştım. Neden bir birlerine bakmak yerine bir şeyler yapmıyorlardı? Neden savaşmıyorlardı? Ne işe yarıyordu bu doktorlar?

Doktorlardan birisi Emre'nin göğsünün yarısına kadar çekili olan beyaz battaniyeye uzandı. Kolunu içeri alıp battaniyeni yukarı çekmeye başladı.

Kanımın çekildiğine hissettim.

Neden üzerini örtüyordu? Hava soğuk değildi ki. Sıcak olurdu ona. Boğacaktı.

Yanımda duran Kaan ve Anıl'a baktım. Ağlıyorlardı. Bu insanlar delirmişti. O yaşıyordu ve içerdeki doktor onu sıcaktan öldürecekti. Pencereden tekrar içeriye baktım. Emre'nin yüzünü görmüyordum artık...

Aptal doktor! Aptal! Aptal! Yüzünü benden saklayamazdı! Ciğerleri zaten hasta. Hava lazım ona. Pencereden ayrılıp kapıya koştum. Kapıyı açtığımda içerdekilerin bakışları beni buldu. Bir adım attım. Emre'nin yanına koşacakken belimde birinin kollarını hissettim.

Kaan tutuyordu beni sıkıca. "Bırak beni!" kolları sıkılaştı. "Bırak!" öyle sıkı tutuyordu ki mengenedeydim sanki. Çırpınıyordum fakat hiçbir faydası yoktu. "Yine döverim seni. Bırak. Üzerini açacağım, hava lazım ona. Zaten ciğerleri kötü, boğulur o. BIRAK!" Bağırdım. Fakat bırakmıyordu.

Bu sefer ses tellerim acıyana kadar bağırdım. Acısındı. İçim parçalanıyordu varsın ses tellerim acısın.

Doktorların bakışlarında acıma duygusu baskındı. "Ahenk."dedi Kaan güçlükle. Sesi yalvarır gibi çıktı. Kolları daha da sıkılaştı. Artık gücüm yetmiyordu debelenmeye.

Pes ederek kolları arasına yığıldım, ikimiz de dizlerimizin üzerine çöktük. "Biliyorum. Allah kahretsin biliyorum. O öld..." yüzümü tavana çevirdim.

Dönence/ texting Tamamlandı.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin