Bölüm 59

18K 1.3K 250
                                    

İyi okumalar dilerim, medyayı açmayı unutmayın♡

Merdivenleri indiğimde başım dönüyordu. Dengemi kaybedip düşmemek için elimi duvara koydum ve çatıdan inmeye başladım.

Arkamda adım sesleri geliyordu. Ne yani bir de peşimden mi geliyordu? Yüzümü döndüm. Ah, evet geliyordu!

"Nereye geliyorsun?"diye sordum sesimin yüksekliğine önem vermeden.

"Seni eve bırakacağım."

"Tek başıma gidebilirim." Ellerimi cebime koyup yürümeye başladım. Fakat adım sesleri hâlâ devam ediyordu. Sinirle yüzümü döndüm "Sana gelme dedim!"

"Yolda başına bir şey gelebilir. Sadece eve kadar eşlik edeceğim."dedi.

"Gerek yok."

"Ahenk, seni sevmiyor oluşum sana değer vermediğim anlamına gelmez. Benim için hâlâ çok özelsin."

Kafamı arkaya atıp sakinleşmek adın bir süre gök yüzüne baktım ardından eski halime gelip Emre'ye yaklaştım. İşaret parmağımı kaldırıp önünde durdum. "Sen şaka mı yapıyorsun? Ne dediğinin farkında mısın?"

"Gerçekten özelsin... Ama yapamadım ben... Böyle devam edemezdi."

"Emre, eski günlerin hatrına sana az bir saygım kaldı, onu da daha fazla konuşarak kaybetme." Gözleri gözlerime kenetlenmişti adeta, ayrılmıyordu. " Şimdi burada mı kalıyorsun nereye gidiyorsan git ama sakın peşimden gelme."

Emre'nin kırgınlığı yüzünden belli oluyordu. Gözleri dolmuş, önünde birleştirdiği ellerinin eklemleri morarmıştı sıkmaktan. "Ahenk, senden özür dilemeyeceğim çünkü doğru olan buydu, bizden olmazdı. Olamazdı... Ama lütfen böyle konuşma."

Sözün bittiği yer dedikleri  burası, tamda on bir katlı tamamalanmamış binanın çatı katı, Emre'yle ikimizin durduğu yer olmalıydı.

Tek kelime etmeden arkamı döndüm. Binadan çıktım, adım sesleri gelmiyordu artık. Fakat göz yaşlarım çoktan yanaklarımı bulmuştu.

Emre'nin bu akşam bana dediklerini, yaşananları düşünemeyecek kadar kalbim, ruhum, beynim acıyordu. Yaşlardan önümü göremiyordum. Bu yüzden daha şimdiden iki kere düşme tehlikesi atlatmıştım.

Her adımda taşlara takılıyordum...

Hayatım da aynı gittiğim yol gibiydi. Ne zaman mutlu olsam hep taşlara takılıyordum.

Burnumun üzerine su damlası düştü. Göz yaşlarım yetmezmiş gibi yaz yağmuru benimle birlikte ağlamaya başladı. Tüm yol kafamı kaldırmadan ağlayarak geldim. Pencerenin önüne vardığımda içeri girmek istemediğimin farkına vardım. Etrafta insan var mı yok mu aldırmadan duvarın dibine çöktüm.

Yağmur gittikçe şiddetleniyor gözyaşlarıma karışıyordu. Hangi kelimeyle kötülüğünü ifade edeceğim bilmediğim günün sonunda, gökyüzü derdime ortak çıkmış, sağanak yağmuruyla beni yalnız bırakmamıştı.

Duvarın dibine sinip kollarımı kendi etrafıma doladım. Hıçkırıklarım şiddetlendikçe şimşekler sesimi batırıyordu. Hiçbir şey düşünmeksizin duvarın dibinde oturup ağladım. Kendi halime ağladım...

Yaz yağmurundan sonra hep gökkuşağı çıkardı ama gece yağan yaz yağmurlarında bu olmazdı. Yağmurun bitişini renklerin cümbüşünden oluşan gökkuşağı değil sadece zifiri karanlık karşılardı. Bu yağmurla ortak yönlerimiz çoktu.

Ne kadar yerde oturdum bilmiyordum ama her tarafım sırılsıklam olmuş, üzerim yer yer çamur doluydu. Yerimden kalkıp pencereye tırmandım ve içeri girdim.

Dönence/ texting Tamamlandı.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin