3

1.5K 225 181
                                    

Adımı dahi unutuyorum, sadece onun adını hatırlıyorum çünkü yeşil lenslerin süslediği gözleri gözlerime değince dünyam alt üst oluyor. Eli hala bileğimi tutuyor.

Peşinden koşturuşum ve kanımdaki adrenalin sebebiyle soluk soluğayım. İyi olup olmadığımı tartmaya çalışıyor. Nefesimi kesen asıl sebep kendisi, bilmiyor. İçimde tarifi imkansız bir karışıklık var. Her gece gördüğüm ölümü ve tam şu an iç içe geçmiş gibi.

"Tanışıyor muyuz?"

Tanışmıyoruz fakat her gece senin ölümün kabusum oluyor ve ben bunun acısını hissediyorum, demek istiyorum fakat böyle bir şey dediğimde onu ürkütmekten korkuyorum.

"Hayır, tanışmıyoruz. Afedersiniz. Sizi rahatsız etmek istemem."

Bir elimi saçımdan geçirirken konuştuğumda bakışlarımı kaçırıyor ve ondan ayrılmaya çalışıyorum fakat beni tutan eli ayrılmıyor benden.

"Peşimden gelip adımı bağırdınız..."

Dürüst olduğumdan emin olmak istercesine başını hafifçe bana doğru eğip tam gözlerimin içine bakıyor ve diğer eli de boştaki bileğimi kavrıyor. Hızlanan kalp atışlarım beni rahatsız ediyor. İstersem çok rahat kurtulabilirim yumuşak tutuşundan fakat daha güçlü bir şey beni burada tutuyormuşçasına uzaklaşamıyorum ondan.

Nazik tavırlarına eşlik eden ısrarcı tutumu sebebiyle ona kabul edebileceği bir cevap arıyorum. Onu ölürken gördüğümden bahsedemem veya daha ilk kez gördüğüm birine rüyamda sana çok aşıktım, her şeyimdin de diyemem.

"Ben bir süredir aynı kabusu görüyorum ve içinde siz de varsınız. Sizi gerçekten görünce peşinizden gelmeme engel olamadım."

"Acaba bir yerde otursak bana bu kabusunuzu daha detaylı anlatma imkanınız var mı?"

Şekilli kaşları çatılıyor ve yüzünde düşünceli bir ifade beliriyor. O an aklıma kafede bırakıp çıktığım arkadaşım geliyor ve aynı ifade benim de yüzümde oluşuyor. Kafe gibi bir yere gitmek istemiyorum. Yakınlarda oturma alanları olan parkın varlığı aklıma geliyor.

"Olur. Yakınlarda bir park var orada oturabilir miyiz?"

Başını sallayıp bileklerimi tutan ellerini kendine çekiyor. Tenimde dokunuşunun eksikliği beni üşütüyor. Sessizce yanımda yürümeye başladığında yüzyıllarca onu aramışım ve şimdi bulmuşum gibi hissediyorum. Seungmin, Jeongin'den bahsederken hissettiğim eksikliği şimdi bulamıyorum. Bu hislere anlam vermek istemiyorum veya düşünmek istemiyorum. Kabusumda o benim her şeyimmiş gibi hissettirsede şuan tanıdığım biri değil.

Bahsettiğim parkın içine giriyoruz ve sakin bir kısmındaki bankı gözüme kestirip ona gösteriyorum. Oturduğumuz bank küçük bir gölete bakıyor ve hemen yanıbaşımızda bir söğüt ağacı var. Yanımdaki bedene dönüyorum gri perçemleri esen meltem sebebiyle yüzüne dökülüyor.

Hafifçe boğazımı temizlediğimde tüm ilgisini bana yönlendiriyor.

"Öncelikle nasıl başlamam gerektiğini bilmiyorum. Yaklaşık iki aydır bu kabusu görmediğim bir gece yok.

Bir savaş alanındayım hatta savaşanlardan biriyim. Birini bulmaya çalışıyorum o kargaşada, aradığım sizsiniz."

Duraksayıp dilimle dudağımı ıslatıyorum ve karşıya dönük bakışlarım yanımdaki bedeni buluyor. Direkt gözlerine bakmak alışık olmadığım etkiler bıraktığı için konuşurken çok fazla üstünde tutamıyorum bakışlarımı.

"Gözlerim sizi bulduğunda yaralandığınızı görüyorum ve kollarımda ölüyorsunuz."

Bunu dillendirmek bile tekrar yaşıyormuşcasına acı veriyor. Bu yüzden hızlıca anlatıp bitirmek istiyorum.

"Ben bunu gerçekmiş gibi hissediyorum her gece. Kollarımın arasında bir bedenin ağırlığını da kalbimde bıraktığı acıyı da hissediyorum. Ayrıca ölmeden hemen önce size verdiğim bir söz var."

"Seni bırakmayacağım."

Benimle aynı anda konuşuyor. Anlamlandırmaya çalışan bakışlarıyla yüzünde şaşkın bir ifade var. Dudaklarını ıslatıp sessiz halini terk ediyor.

"Ben anlattığınız rüyadan kesik kesik parçalar görüyorum. Asla tamamını göremedim veya rüyamdaki kişinin kim olduğunu görememiştim bu sebeple daha ayrıntılı dinlemek istedim. Bu durumu bir şekilde anlamlandırmak için irtibatta olmalıyız belki de."

Başımı sallayıp telefonumu uzatıyorum kendini kaydedebilmesi için. İnce ve uzun parmakları ekranın üzerinde hızlıca hareket ediyor.

Hwang Hyunjin. Telefonu elime aldığımda üstünde yazan isim. İsmi de kendi gibi zarif geliyor gözüme. Kendi telefonunu uzattığında kendi numaramı kaydediyorum. Telefonu ellerine uzattığımda gözleri ekrandaki ismimde geziniyor ve hızlıca telefonu cebine koyuyor.

"Siz demek yerine aradaki resmiyeti kaldırabilir miyim? Artık birbirimizi daha iyi tanımamız gerekecek gibi gözüküyor ne de olsa."

"Evet. Resmiyeti kaldırırsak daha rahat hissederim ben de."

O an önceki gece çok doğru düşündüğümü kanıtlıyor bana. Gülümsemesi benim aciz çizimimden binlerce kat daha güzel.









Bir evimiz var o da Lee Felix için yansın

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bir evimiz var o da Lee Felix için yansın.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.










Nepenthe | HyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin