Taze çimenlerin kokusu, çimenlerin üstüne yıldızlar gibi saçılmış papatyaların üstünde onları ezen bedenlerimiz... Ellerim bacaklarıma başını yaslamış gri saçlı bedenin saçlarında geziniyor. Gövdesine sırtımı yasladığım ağaç yüzüne güneşin yüzüne gelmesini engelliyor. Yanımdaki papatyaları kopartıp gri saçlarının arasına yerleştiriyorum her birini. Bizim için zamanın durduğu vakitlerden biri.
Titreşen kirpiklerini aralayıp gözlerini bulunduğumuz tepeden gözüken manzaraya dikerken konuşuyor.
"Savaş gittikçe büyüyor, yakında buradan da asker toplamaya başlayacaklar. Sırf aç gözlülüklerinden başlattıkları bir savaş olmasa içim yanmayacak."
İçimdeki sıkıntıyı dindirmesi için derin bir nefes alıyorum. Başına bir şey gelse dünyam yıkılır. Aynı endişeyi taşıdığını sesinden seziyorum fakat bilmezlikten geliyorum. İkimizde gelecek felaketi düşünmek istemiyoruz.
"Nepenthe'm"
Gözleri bana dönüyor ve bir eli yanağıma uzanıyor. Yanağıma yaslanan elinin üstüne elimi koyuyorum, gözlerim kapanıyor. Avcuna dudaklarımı bastırıyorum.
_____________________
Uyanmak istemediğim düşün içinden beni pencereden sızan güneş ışıkları ayırıyor. Gözlerimi açmaya korkuyorum çünkü gözlerimi açtığımda görmek istediğim görüntü boş yatak odamın görüntüsü değil.
Kokusunu aldığım taze çimler, bana huzur veren beden yok olmuş. Bir rüya olamayacak kadar gerçekçi. Haftalardır uyumaktan korkutan kabusların aksine onu bulduğum gece gördüğüm bu rüya sebebiyle uyanmaktan korkar hale geliyorum.
Yenilmişlikle açtığım gözlerim odada geziniyor ve yanıbaşımda ekranı aydınlanan telefonuma ulaşıyor.
'Günaydın. Umarım iyi uyuyabilmişsindir.'
Papatyalar ve taze çimenler geri dönüyor bir mesajıyla. Dün akşam onunla yaptığım spontane konuşma ve yumuşak ses tonu haftalardır süren yorgunluğumu, huzursuzluğumu götürmüş iyi uyumamış olmam imkan dahilinde değil.
Ona mesaj yazabilmek için telefonu kavrıyor ve parmaklarımı ekranın üzerinde gezdiriyorum.
'Günaydın. Evet, çok iyi uyudum ve bu sefer güzel bir rüya gördüğümü söyleyebilirim.'
Bir kere yüz yüze bir kere de telefonda konuşturmak bizi fazlaca samimi kılıyor beklediğimin aksine. Bunun sebebi onun samimi tutumu olsa gerek. Bir de içimdeki hem çok daha önce tanışmışız hissi ve ona yakın olma arzusu bunu destekliyor.
'Nasıl bir rüya?'
'Bir anda cevaplaması kolay olmayan şeyler soruyorsun. Seni korkutmaktan korkuyorum.'
Hızlı gidişimiz içime sinmediği için rüyalarımın aşk kısmından bahsetmek istemiyorum. Bir şekilde onu önceden tanıyordum fakat ben şimdi olduğu kişiyi de en baştan tanımak istiyorum. Gördüğüm rüya eski bir anı gibi, belki eski bir yaşantının izleri.
'Özür dilerim. Aslında sormak istediğim benimle mi ilgiliydi yine?'
'Evet,öyleydi.'
'Hyunjin, sana karşı biraz kendimi geri çekiyorum farkındayım fakat seni gördüğüm rüyalardan bağımsız bir şekilde tanımak istiyorum.'
Çünkü kendimi durdurmazsam yapmak istediğim tek şey onu kollarımın arasına almak oluyor.
Bir süre cevap gelmediğinden dolayı kırıcı olup olmadığımı tartmaya çalışıyorum. Yazdığım mesajı tekrar tekrar okuduğum esnada gelen yanıtı içimi rahatlatıyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nepenthe | Hyunlix
Fanfiction"Adımı dahi unutuyorum, sadece onun adını hatırlıyorum çünkü yeşil lenslerin süslediği gözleri gözlerime değince dünyam alt üst oluyor." 21/03/21