" Rönesans "
Aslıhanla İsmail artık bir bütün olmuşlardı. Aslında bir bütün olmaktan ziyade sanki iki bedende tek ruh gibilerdi. Evet fiziksel anlamda ve ten uyumu olarak uyumları tartışılamazdı bile ama, işin içine aşk girdiğinde sanki devrin tüm aşıkları ikili karşısında saygıyla eğiliyordu. İsmailin Aslıhana yıllardır duyduğu o saf ve beklentisiz aşk, Aslıhanın heyecanı ve kalbinin yeni atışlarıyla bir araya geldiğinde öyle bir ahenk yaratıyordu ki, aralarındaki enerjiyi üç kilometre öteden dahi hissetmemek imkansızdı.
Aslıhan defter konusu açıldığında her ne kadar "Yanalım o zaman." demiş olsa bile yorgun düşüp kendini uykunun kollarına bırakmıştı, ve İsmailin. Aslıhan İsmailin kalp atışlarıyla uyumak istediği için sol tarafına yatmış ve geçirdikleri güzel saatlere rağmen İsmailin göğsüne yattığında hala heyecandan hızlanan kalp atışlarıyla gülümseyerek uykuya dalmıştı. İsmaile bakılacak olursa da, o mutluydu. İki buçuk yıldır hayalini kurduğu kadın göğsünde uyuyordu. Kırmızı saçları yüzüne gelmiş olsa da o halinden memnundu. Aslıhanın omzunu okşayan elleri arada bir saçlarına gidiyor ve ateş kırmızısı saçlarında uzun ince parmaklarını usulca gezdiriyordu.
İki saat böyle geçip gitmişti. İsmailin yüzündeki gülümseme hala geçmemiş, aksine Aslıhanın birazdan uyanacağı aklına geldikçe daha da artmıştı.
Aslıhan huzursuzca kıpırdanmaya başlamıştı. Gözlerini açtığında acıyla boynunu tuttu.
Aslıhan: Ahh, boynum tutulmuş.
İsmail: Günaydın. (Gülümser.)
Aslıhan İsmaile dönüp ona bakar. Bir iki saniye nerede olduğunu algıladıktan sonra:
Aslıhan: Günaydın. (Gülümser.)
İsmail: Rahat uyudun mu diyeceğim de, pek öyle gözükmüyor.
Aslıhan: Aslında uyudum. Uykuya dalarken dinleyebileceğim en huzurlu sesi dinleyerek uykuya daldım da. Boynum feci ağrıyor şuan.
İsmail: Birazcık masaj yapmamı ister misin? Belki iyi gelir?
Aslıhan: Olur aslında, iyi olur.
Aslıhan yatakta doğrulur ve sırtını İsmaile döner. İsmail gülümseyerek Aslıhanın saçlarını sol omzuna alır ve sağ tarafından, boynundan öper. İsmailin sakalları Aslıhanı ürpertse de, o bu duruma hemen alışmıştır. O da gülümseyerek İsmaile öpmesi için alan açar ve boynunu sol tarafa eğer.
İsmail belki de yüzlerce kez minik minik öptükten sonra Aslıhanın boynunu ovalamaya başlar. İsteyeceği son şey sevdiğinin canını yakmak olduğu için elinden geldiğince nazik davranıyordur. Ama o her ne kadar nazik davransa da Aslıhanın canı yanıyor ve acıyla inliyordur.
İsmail: Bu böyle olmayacak, hastaneye gidelim.
Aslıhan güler.
Aslıhan: Abartma balım, sıradan bir boyun tutulması işte. Geçer merak etme.
İsmail: Olsun, doktorlar baksın bir de.
Aslıhan: Gerek yook. (Yanağından öper.) Hadi gel bir şeyler yiyelim. Kurt gibi açım.
İsmail: Ama..
Aslıhan: Söz geçmezse gideriz. Olur mu? Şimdi tek istediğim şey yemek yemek yoksa üçüncü, dördüncü, beşinci dünya savaşı çıkaracağım.
İsmail: Tamam. Ama söz verdin bak unutma.
Aslıhan: Tamam, söz.
Aslıhan ve İsmail üzerlerine bir şeyler geçirip kafelerine giderler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
• 𝙎 𝙐 𝙆 𝙃 𝘼 •
FanfictionBir insan diğer bir insanın kaderiyse, araya kimler girerse girsin, ne kadar zaman geçerse geçsin muhakkak tekrar karşılaşırlar. Tekrar karşılaştıklarında ise hiçbir şey eskisi gibi olmaz ve eskiden başlangıçlardan ziyade sonlara imzalarını atan bu...