''bu sabah sen uyurken,
yüreğim bir yıldız gibi bağlandı sana."Aslıhan defterden bir sayfa açtı ve yazmaya başladı. İçindeki Aslıhanı, içindeki İsmaili. Ne hissediyordu bilmiyordu. Sadece yazdı, yazdı. Ne yazdığını umursamadan, içinden ne geçiyorsa.
Yazdıklarını bitirince defterini alıp yatağına geçti. Yazarken mantıklı mantıksız demeden içinden geçen her şeyi yazmıştı. Sanki İsmaille konuşuyor gibiydi.
21.05.20/Salı
'' Bunu yaptığım için kendimi biraz saçmalamış hissediyorum aslında. Buraya sanki seninle konuşuyormuş gibi yazmak biraz garip. Seni sana anlatmak gibi. Öte yandan biraz da rahatlatıcı. Çünkü biliyorum ki, ben asla gözlerine bakıp bendeki seni sana anlatamam. Kağıdın ve kalemin buluşuna hiç sevinmediğim kadar sevinip şükrediyorum şuan.
Ne anlatacağımı bilmiyorum. Kendimi anlayıp algılamam için yazmam şuanki ruh halime göre en iyisi. Nereden başlasam onu da bilmiyorum. Sanırım kafamı allak bullak eden sevgini ilk öğrendiğim günden başlayabilirim.
O gün hayatımda bir şeyler çok ters gidiyordu. Neyi tutsam elimde kalıyormuş gibi hissediyordum ve soluğu senin yanında almıştım. O gün de söylemiştim sana limanım olduğunu. Üzüldüğümde ya da mutlu olduğumda nedense hep o limana sığınmak istiyordum. Neyse işte. Sana beni üzen şeyleri anlatmıştım. Sen de dinlemiş ve derman aramaya başlamıştın. Sen beni severken ben sana sevdiğim adamın beni üzüşünü anlatmışım meğer, özür dilerim. Haberim olsa, ah bir haberim olsaydı ağzımı bile açmazdım..
Sen benim yaralarımı sardıktan sonra bana Sukhayı anlatmaya başlamıştın. Daha doğrusu ben sana onun hakkında sorular sormuştum. Sen gözlerin buğulu, boğazında düğüm bana beni anlatmıştın. Sen benim kadar korkak değildin, gözlerime bakarak bana sendeki beni anlatabiliyordun. Bir de bana bak.. Sayfalara sığınıyorum..
Ben, sen bana olanları anlattıkça çok sinirlenmiştim ve kurulmuştum Sukhaya karşı. Böylesine büyük bir aşkı nasıl anlayamadığını ve senin yanında nasıl sevgilisiyle birlikte durabildiğini sorgulamıştım. Ahh, ne kadar utanç verici.
Sense, onun kötü biri olmadığını, sadece kalbinde sana yer olmadığını söylemiştin. Ne kadar üzülmüştüm o gün yaşadıklarına biliyor musun? Sana bunları benim yaşattığımı bilsem, yani daha önceden bilseydim... İş işten geçmeden anlasaydım ve konuşsaydık. Şuan ne durumda olurduk bilmiyorum ama ikimizin de daha az acı çekiyor olması çok yüksek bir ihtimal olurdu.
O gün telefonumu odanda unutmasaydım ve geri dönmeseydim kendi kendine konuştuklarına şahit olmayacaktım. Şahit olup kafamdan 'Acaba Sukha ben miyim?' diye geçirmeyecektim. O kadar korkmuştum ki o an, hani derler ya kaynar sular başına döküldü diye. Tam olarak hislerimin izahı bu deyim olabilirdi. Kaskatı kesilip ne yapacağımı bilememiştim. Çünkü daha demin Sukha hakkında ahkam kesip sana üzülmüştüm. Bir anda seni benim üzdüğümü anlamak çok kötü bir durumdu. Sana bunları nasıl yaşattı diye içten içe kızmıştım Sukhaya. O ansa, Sukhanın ben olduğumu anladım. Kalakaldım. Diyecek ve yapacaklarımı unuttum. Kapına neden geldiğimi ve en önemlisi kapını neden çaldığımı. Şoka girdiğim yetmezmiş gibi bir de şokun etkisiyle kapını çalmıştım. Gerçekten kaçıp gitmemek için çok zor tutmuştum kendimi. Sen kapıyı açtığındaysa, yüzüme en sahte gülüşümü takıp gelme nedenimi sana söylemiştim.
Zar zor odama gidip kendimi yatağıma atınca ne tepki vereceğimi bilemedim. Sevgilim beni aldatmıştı, Sukha olduğumu öğrenmiştim ve birisi beni böylesine severken o durumumda ne yapılır bilememiştim.
Ertesi gün, karşı karşıya geldiğimizde sakin kalabilmeyi başarmış ve sana hiçbir şey çaktırmamıştım. Sen de zannımca içindeki şüpheyi bir kenarı bırakıp rahatlamıştın.
Ama sanırım hayatımızı değiştiren ve dönüm noktası diyebileceğim olaylar bugün yaşandı. Bugün kızların gazıyla hayatımda asla yapmam dediğim bir şey yaptım ve birinin özel hayatına müdahale ettim. Defterini okumak için gizlice karavanına girmiştim üstelik Esraya da yalan söyletmiştim. O kadar utanç verici ki..
Aklıma gelen tarihlere göre tek tek sayfaları okumuştum. Tahminlerim doğru çıkmıştı işte. Sukha bendim. Üstelik bunu o kadar iğrenç bir biçimde öğrenmiştim ki. Aklıma geldikçe hala kendimden tiksiniyorum. Nasıl böyle bir şey yapabildim inan bilmiyorum.
En son bugün sabah yazdığın şiirini okuyunca kendimi daha fazla tutamayıp ağlamaya başladım. Göz yaşlarım sayfaya düştü ve yazdıkların dağıldı. Oradan bir Aslıhan geçtiği ne kadar da belli olmuştu. Kendimi kaptırıp yazdıklarına daldım ve senin geldiğini görünce panikleyip kaçtım. Sen tabii ki beni gördün ve... Vesi malum işte. Ondan sonra da olanlar oldu.
Kavga, hır gür, yaralar, yere düşmeler, sarılmalar.. Bugün hayatımın en garip ve karmaşık günüydü. Ben tabii ki bu karmaşık halimin verdiği etkiyle daha fazla karışıklığı kaldıramadım ve dağıldım. Tüm gün ne düşüneceğimi bilemedim, ne yapacağımı bilemedim. Sana nasıl yaklaşacağımı bilemedim.
Sen bana, yani Sukhana, ilk defa sevgini anlattın bugün. Ben Sukha olduğumu biliyordum ve sen yaşadıklarını anlatıyordun. Şimdi düşündüğümde, her ne kadar ilan-ı aşk etmesen bile, yüreğinin nasıl ferahladığını her bir zerremde hissediyorum. O iki senenin acısını gözlerime bakarak söylemiştin, üstelik ben her şeyin farkındaydım, her şeyi biliyordum. Sana ne hissettiğimin dışında her şeyi..
O an, yani yanlışlıkla dudaklarımızın birleştiği an, hiç ayrılmak istemedim aslında. Zaman donmuştu ve sadece sen ve ben vardık. Ama ne kadar ayrılmak istemediysem bile sana bir adım da atmamıştım. O an adım atacak cesareti kendimde bulamadığımdan senden uzaklaştım. O durumda bile sana bir adım atamazken nasıl durduk yerde bir adım atabilirim ki?
Of ne diyorum ben.. Daha neler hissettiğimi bilmezken adım atmaktan bahsediyorum.
Adını koyamıyorum sana karşı hissettiğim şeylerin. Korkuyorum, çok korkuyorum. Seni zaten defalarca kez haberim bile yokken, ki bu detay daha üzücü, perişan etmişken, defalarca kez gözlerinde birikip içini döktüğün deftere akmışken ben seni bir daha asla kıramam ve üzemem. İki yıllık ilişkimin çok kötü sonlandığı bu günlerde, senin sevgini kullanıp içimdeki sevgi açlığını köreltemem. Bu sana yapmak isteyeceğim son şey. Olur da bir gün, seni her şeye rağmen bir daha kırıp dökersem kendimi asla affetmem, hem de asla.. ''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
• 𝙎 𝙐 𝙆 𝙃 𝘼 •
FanfictionBir insan diğer bir insanın kaderiyse, araya kimler girerse girsin, ne kadar zaman geçerse geçsin muhakkak tekrar karşılaşırlar. Tekrar karşılaştıklarında ise hiçbir şey eskisi gibi olmaz ve eskiden başlangıçlardan ziyade sonlara imzalarını atan bu...