''Yanımdaki banka oturdu,gözünü uzaklara dikti.
Çekmeye can atılan ceza kadar güzeldi..''Hava bir anda soğumuştu. Mayıs ayı olsa bile Karadenizin havasına güven olmazdı. Bir anda rüzgar esmeye başlamış, deniz hırçınlaşmıştı. İsmail Aslıhana döndüğünde onca rüzgara direnmeye çalışan Aslıhanı gördü. Rahatsız oluyordu belliydi. Saçları rüzgardan birbirine girmiş, üstelik muhtemelen o da üşümüştü.
Her ne kadar bu anı bozmak istemese de olası bir hastalığı kabullenemezdi. Aslıhanın omzunu sıvazlayarak söze başladı.
İsmail: Aslı, hadi gidelim artık karavanda bekleriz. Baksana nasıl bi anda bozdu hava.
Aslıhan istifini bozmadan kafasını kaldırıp İsmaile baktı. O an, orada maviler siyahla kavuştuğunda çok şey söylediler birbirlerine. Maviler korkularını anlattı siyaha, siyah sevdasını. İkisini yine yaşanmışlıklar ve sustukları susturmuştu. Ama gözlerini hiç kimse, ne yaparsa yapsın susturamazdı. Siyah en derin sevdasını taşıyordu gözlerinde, her anıyla. Mavi de en büyük korkusunu. İkisi kavuşmaya yetmiyordu ancak çok şey söylüyorlardı birbirlerine.
Aslıhan gün içinde yaşadıklarından dolayı kendini her zamanki gibi suçlu hissediyordu. İsmaili kırdığını biliyordu. Yanından ayrılmak, onu daha da yaralamak istemiyordu.
Aslıhan: Şey, ben çok severim aslında biliyo musun böyle havaları?
İsmail: E ama hasta olacaksın.
Aslıhan: Olmam. Yani kolay kolay hasta olan bi insan değilim ben, bünyem soğuğa baya bi alışık.
İsmail: Olmaz öyle şey ben de çok üşüdüm zaten. Hadi gidelim, hasta olursak kendimi affetme-
Aslıhan iki elini de İsmaile sımsıkı sarar. Bir eliyle belinden tutarken, diğer elini de karnına koyar. Zaten omzunda yattığı adama daha da tabiri caizse yavru kedi gibi sırnaşır. Kafasını omzundan alıp İsmailin göğsüne koyar.
Aslıhan: Isınırsın birazdan.
Aslıhanı o an beklemediği, Aslıhanın aklına gelmeyen bir misafir karşılar. İsmailin kalp atışları.
Aslıhan gözlerini kapatıp İsmailin kalp atışlarını dinlemeye başlar. Kalbi o kadar hızlı atıyordur ki doğal dengesi bozulmuş, sanki birazdan göğsünden taşıp çıkacak gibidir. Aslıhan bu manzara karşısında kocaman gülümseyip gözlerini kapatır. İsmaili daha da sıkı sarar.
İsmail şoku atlatınca o da gülümser ve kalbine sırnaşan kadına kocaman bir sarılmayla karşılık verir. İsmail Aslıhanı omzundan daha da kendine çekmiş ve diğer eliyle de Aslıhanın karnından tutmuştur. Dışardan bakanlara 'Sevgili değiliz.' deseler, insanlar muhtemelen bir şaka sanıp hayatta gülmedikleri kadar o cümleye gülerlerdi. Ama bilmezlerdi ki ikisi de yan yanayken bile aralarındaki mesafe uçurumdan farksızdı.
İsmail Aslıhanı daha da sarmaladığı sırada istemsizce kafasını Aslıhanın saçlarına gömer.
'Bu koku.. Bu koku için yaşıyorum. Sanki hayattaki tüm savaşımı bu koku için veriyormuşum da, şuan mükâfatını almışım gibi hissediyorum. Allahım lütfen bitmesin bu an, lütfen.'
Diye geçirir içinden sevdiğinin saçlarını koklarken.
Evren onları karşılaştırmak için bir olacağına yemin etmişti evet. Ama kimse karşılaştıklarında ve 'bir' olduklarında ayrılmayacaklarını söylememişti.
Evren bu ya, son sillesini de atmıştı ikiliye. En mutlu ve huzurlu anları bozulmuştu.
Ezo: Aslıhan Hanım?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
• 𝙎 𝙐 𝙆 𝙃 𝘼 •
FanfictionBir insan diğer bir insanın kaderiyse, araya kimler girerse girsin, ne kadar zaman geçerse geçsin muhakkak tekrar karşılaşırlar. Tekrar karşılaştıklarında ise hiçbir şey eskisi gibi olmaz ve eskiden başlangıçlardan ziyade sonlara imzalarını atan bu...