•bölüm 12

813 123 143
                                    


" Gitme demek bazen bir çağın başlangıcı korkuların bitişidir,
bazense korkuların başlangıcı hayallerin bitişi.."

Aslıhan İsmaile cevap verdikten sonra kahvaltıya inmeye karar vermişti. Bugün saatle bir alıp veremediği yoktu. Gönlü neyi hangi saatte yapmak isterse onu yapacaktı. Biraz yalnız kalacak ve kafasını toparlayacaktı. Yani en azından onun isteği bu yöndeydi.

Son anda kararını değiştirip otelin restaurantında değil de, İsmailin onu günler evvel götürdüğü botanik kafede kahvaltı yapmaya karar verdi. Hazırlanıp son kez aynada kendine baktı. Tam çıkacakken defterini almadığı aklına geldi. Aslıhanın aklındaki düşünce, İsmaili hatırlatan her yerde kısa da olsa uzun da olsa deftere bir şeyler karalamaktı.

'İsmail' limanına sığındığı her yerde yazmak istiyordu. Günler geçse dahi hissettiği şey geçmemişti ve bunu kağıtlarla birleştirmek istiyordu. Bunu yapması için bugünden daha güzel hiçbir gün olamazdı. Ekibin hepsinin seti vardı ve üstüne üstlük sabahlayacaklardı. Kendisinin set programı son anda revize edilip dün birkaç sahnesi alındıktan sonra bugün gelmesinin bir anlamı olmadığı için repo olmasına karar verilmişti.

•••

Aslıhan botanik kafeye girer girmez huzurla gözlerini kapatır ve içeride bulunan envai çeşit bitkilerin bıraktığı o muazzam kokuyu içine çeker. Orduda en çok huzur bulduğu yer burasıdır.

Aslıhan kocaman sarmaşıkların olduğu ücra bir köşeyi gözüme kestirip masaya doğru yürümeye başlar. Kafe sahibinin de eli ayağına dolaşır.

Kafe Sahibi: As-Aslıhan Hanım, hoşgeldiniz. Buyrun sizi kaktüslerin yanına alalım?

Aslıhan: Yok teşekkür ederim, ben biraz daha kafamı dinleyebileceğim sessiz sakin bir yerde oturmak istiyorum. Sarmaşıkların önündeki masa tam istediğim yerde.

Kafe Sahibi: Oraya oturmasanız?

Aslıhan duraksar ve şaşkınlıkla kafe sahibine döner.

Aslıhan: Anlamadım? Neden?

Kafe Sahibi: Aslıhan Hanım, sarmaşıklarımız zehirli falan değil ama anlamadığımız bir şekilde herkesi hapşırtıyor. Alerjisi olmayan herkes o masaya oturup alerji sahibi olarak kalkıyorlar. Yani dünden beri on yedi kişiye oldu inanır mısınız? Anlamadık. Ondan dolayı yani, alerjiniz vesaire olsun istemeyiz.

Aslıhan gülümser.

Aslıhan: Yaa, teşekkür ederim beni düşündüğünüz için. Ben sanırım biliyorum neden böyle olduğunu.

Garsona elindeki çantasını ve defterleri uzatıp;

Aslıhan: Balım şunları bi tutar mısın acaba?

Kafe sahibine dönüp;

Aslıhan: Temiz ve ıslak bi toz bezi verir misiniz bana?

Kafe Sahibi: Anlamadım, neden Aslıhan Hanım?

Aslıhan: Dedim ya, sanırım neden böyle olduğunj biliyorum. Siz bana bi bez verin ben sandığım şeyse hemen halledeceğim.

Kafe Sahibi: Olur mu öyle şey Aslıhan Hanım. Siz ne yapmak isterseniz söyleyin bizim çocuklara yapsınlar. Siz oturup keyfinize bakın lütfen.

Aslıhan: Lütfen ben ısrar ediyorum. Burası Orduda en çok sevdiğim kafe ve bir yardımım dokunsun isterim. Hem bitkilerle haşir neşir olmak bana da çok iyi gelecek. Şimdi müsadenizle size sorunu anlatayım.

Kocaman gülümser ve garsonun getirdiği bezi alıp sarmaşıklara doğru ilerler.

•••

Aslıhan: İşte böylee. Sarmaşığınızı dün diktiğinizden dolayı yerine ve yanındaki sarmaşıklara alışamamış. Sizin sarmaşığın türü yabani sarmaşık olarak bilinir. Yabani hayatta olduğu için kendilerini tehlikede hissettiklerinde (Yaklaşıp dallarını gösterir) buradan bir sıvı salgılarlar. O sıvı da nasıl olduğu hala meçhul, havayla temas ettiği an katılaşıyor ve küçük küçük parçalara ayrılıyor. Toz oluyor yani.

• 𝙎 𝙐 𝙆 𝙃 𝘼 •Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin