'' savaşırken biraz duraksadık, biliyordum sen de beni öpmek istiyordun.''
Aslıhan ve İsmailin gözleri dolmuştur. İkili susmuş gözleri konuşuyordur. İsmail cesaretlenir ve konuşmaya karar verir.
İsmail: Bir şey söylemeyecek misin?
Aslıhan: Ne söyleyebilirim ki? Ben kendi yaralarımla uğraşırken senin yaralarına nasıl merhem olayım İsmail? Üstelik yaralarının sebebi benken?
İsmail: Sana merhem ol demiyorum ki. Böyle yaparak daha da yaralama yeter.
Aslıhan: Bir şey yapmıyorum, sadece konuşuyorum. Bak işte, farkında bile değilim görüyor musun? O kadar bitik bir haldeyim, o kadar kafam karışık ki. Yüreğimin sesini duyamıyorum, kulaklarım sağır. Karşımdakini göremiyorum, gözlerim kör.
İsmail: Böyle öğrenmeni istemezdim inan bana.
Aslıhan: Özür dilerim. Böyle bir şey yapmamam gerekirdi hata benim.
İsmail: Hata senin değil. Keşke arkadaşlarımı iyi seçseydim. Hata benim.
Aslıhan: Esranın bir suçu yok. Ne yaptıysa benim yüzümden yaptı. Ben ısrar ettim. Ne tepki vereceğimi, ne yapacağımı bilemezdi ki. Ben bile bilmiyorken üstelik.
İsmail: Ne olursa olsun sana bu fırsatı sunmamalıydı. Her şey daha kötü oldu. Gerçekten böyle olmasını istemezdim. Bu şekilde öğrenmek, üstelik hayatının kötü bir anında bunları yaşayıp daha çok karmaşıklaşmak.. 'Seni bir daha görmek istemiyorum.' dersen anlarım. Giderim hayatından. Dizi ya da kariyerim umrumda değil. Hayatına köstek olmak istemiyorum Aslıhan.
Aslıhan: Köstek olmuyorsun.
Aslıhan İsmaile doğru bir adım atar.
Aslıhan: Ben sadece korkuyorum İsmail. Ne hissettiğimi bilmiyorum, ne yapacağımı bilmiyorum. Sana neler diyeceğimi de. Bu kadar güzel duygulara layık değilim ben. Seni bu kadar kırarken sen nasıl olur da beni seversin?
İsmail derin bir nefes alıp Aslıhana doğru bir adım atar. Aralarındaki mesafe yok denecek kadar azdır. Bir nefes kadar yakınlardır birbirine. Aynı zamanda da mesafeler önemini yitirirken, iki gezegen kadar uzaktadırlar.
İsmail gözlerini kapatıp derin bir nefes alır ve en sevdiği şiirden bir kesit okumaya başlar.
İsmail: Oğlan cesaretlenip kıza duygularını söylemeye başladı.
Sen benim canım gökyüzüm.
Gözlerini yıldızlardan almışsın.
Mazur görürsen bir dileğim var;
Bana biraz yaklaşır mısın?der ve gözlerini açar. İsmailin gözlerinde parıldayan ışık, umuttur. Umut her şeyin aksine gözlerde görülebilir. İnsanın sadece bakmayı bilmesi ve görmeyi istemesi yeterlidir.
Aslıhan ne yapacağını bilmez bir haldeyken yere bakar. Yeniden dolan gözleri İsmaile çevrilince, İsmailin umutla parıldayan gözleri kendini daha kötü hissetmesine sebep olur. 'Daha kendi yaralarımı saramazken başkasının yarasına merhem olamam.' diye geçirir içinden. Ona göre haklıdır da. Bir insanın yarasını sarıp sarmalamak için elbetteki hiç yaralanmamış olmak gerekmezdi. Aksine, hayatında çok kez yara alan insanlar anlardı ancak birbirlerinin halinden. Ama Aslıhanın durumu öyle değildi. İsmailin yaraları nasıl kabuk bağlamaya yüz tutmuşsa, onunkiler tam tersi sürekli kanıyordu. Öyle derindi ki bu yaralar, İsmailin sevgisi bile yetmiyordu merhem olmaya. Hali buyken, isteyeceği son şey de kabukları dağlayıp onun yaralarını tekrar deşmekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
• 𝙎 𝙐 𝙆 𝙃 𝘼 •
FanficBir insan diğer bir insanın kaderiyse, araya kimler girerse girsin, ne kadar zaman geçerse geçsin muhakkak tekrar karşılaşırlar. Tekrar karşılaştıklarında ise hiçbir şey eskisi gibi olmaz ve eskiden başlangıçlardan ziyade sonlara imzalarını atan bu...