Namjoon arabayı sürdü. Hoseok'a ait olan eski depoya doğru yola koyuldular. Kırmızı ışıkta beklerken Namjoon'un telefonu çaldı. Arayan kişi Namjoon'un hayat arkadaşı ve aynı zamanda şirketinin ortağı Kim Seok Jin'di.
"Alo,hayatım nasılsın ?"
"İyiyim,bitanem teslim etmem gereken evraklar vardı onları götürüyordum. Sen niçin aramıştın ?"
"Bugün önemli bir toplantımız vardı . Namjoon sakın unuttuğunu söyleme eğer toplantıya geç kalırsan bu gece dışarıda yatmak zorunda kalırsın. Biliyorsun değil mi canım ?"
"Unutur muyum hiç hayatım, işim bittikten sonra hemen geleceğim şuan kapatmam gerek öpüyorum, görüşürüz."
"Arabayı dikkatli kullan görüşürüz."
Namjoon telefonu kapatıp cebine koydu. Dikiz aynasından cama başını yaslamış derin düşüncelerin içinde olan Taehyung'a baktı.
"Taehyung bir sorun mu var ?"
Taehyung o kadar dalmıştı ki Namjoon'un seslendiğini bile fark etmedi. Ardından Hoseok arkasını döndü.
"Taehyung bizim seslendiğimizi duymayacak kadar nerelere daldın böyle?"
Taehyung, Hoseok'un sesiyle aniden irkildi.
"Sorun yok hyung sadece endişeliyim."
"Ne için endişelisin ?"
"Umarım kafeden çıkarken biri bizi görmemiştir. Sadece bunu düşünüyordum."
"Taehyung, sen zaten kendine güveniyorsan böyle bir sorun yoktur. O yüzden rahat ol."
Hoseok önüne döndü ve Taehyung aklına gelen fikirle beraber bilgisayarını açıp kafenin kamerasına sızmak için gerekli işlemleri yaptı. Kameraya başarıyla bağlandığında 13.00 ve 13.30 saatleri arasında ki görüntüleri sildi.
Taehyung'un kafasını kurcalayan şey aslında bu değildi. Bunu her türlü hallederdi zaten o yalan söylemişti. Asıl düşünceleri bu işi gerçekten yapıp yapmamak istemesiydi.
Bilgisayarını kapatıp çantasına koydu ve arkasına yaslandı. Depoya gelmek üzereydiler. O sırada Jungkook uyanmıştı ve bağırmaya başladı.
"Neredeyim ben ! Siz kimsiniz ! Benden ne istiyorsunuz !"
dedi ve ağlamaya başladı. Taehyung ânın etkisiyle ne yapacağını şaşırdı. Jungkook'un ağladığını ve çaresizce bağırışlarını gördükçe içi parçalandı. Aslında o masumdu. Onun ölmeye hakkı yoktu.
Tek yaptığı şey staj gördüğü şirketin bir diğer şirket ortağı ile gizli gizli uyuşturucu ticareti yapan konuşmalarına kulak misafiri olup her şeyi ses kaydına almasıydı. Olaylarda burda başladı zaten. Namjoon ve Hoseok, Jungkook'un onlar konuşurken seslerini kaydettiğini görünce peşine düştüler . Onu sürekli tehdit ettiler ama Jungkook pes etmedi. Delilleri silmemek ve onların nasıl kişiler olduğunu herkese ispatlamak için direndi.
Jin'in olaylardan haberi yoktu. Hepsi Namjoon ve Hoseok'un işleriydi. En sonunda Jungkook'u ortadan kaldırmaya karar verdiler. Bu sayede delillere de rahatça ulaşıp, yok edeceklerdi.
Şirketlerinin adına leke sürmemek için kiralık katil tutmaya karar verdiler. Taehyung'u da bu sayede tanıdılar işinde gayet iyiydi aynı zamanda hackerdı da. Büyük bir miktar karşılığında onu tuttular ve olan biteni anlatıp onu yönlendirdiler.
Taehyung, bir sürü kişi öldürmüş, bir çok yeri hacklemişti ama bu sefer çok farklıydı. Sanki içinde ki duygular bunu yapmasına izin vermiyordu. Bu çok tuhaftı sanırım yapamayacaktı. Küçük olanı öldürmeyi bırak ona dokunmaya bile kıyamıyordu.
Sonunda ormanın içinde olan kimsenin kolayca bulamayacağı depoya gelmişlerdi. Jungkook hala çırpınıyordu ve birilerinin onu duyacağı umuduyla avazı çıktığı kadar bağırıyordu.
Taehyung, ayağa kalktı ve küçük olanın kolundan tutup onu dışarı çıkardı ve ardından depoya sürüklemeye başladı...
BÖLÜM SONU
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Criminal Lover | Taekook
FanfictionKim Taehyung, Jeon Jungkook'u öldürmekle görevliydi. Aynı zamanda hacker olan Kim Taehyung, Jeon Jungkook'un kamerasına sızıp her gece saatlerce onu izliyor ve mesajlar atıyordu. Sanırım olmaması gereken şeyler oluyordu. Yoksa Kim Taehyung aşık mı o...