Yolculuk

875 79 21
                                    

Herkese merhaba arkadaşlar umarım hepiniz iyisinizdir.
Yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın. 💫💫

Ayrıca kütüphaneye eklediğinizi var sayıyorum yoksa yeni bölümlerden nasıl haberiniz olucak ama değil mi.💫💫

Muhtemelen şuan gecenin 4'ü olmalı,
Bu kadar dinlenmek yeterli. Gözlerimi açarak yatağın üzerinde dik bir konuma geldim. Ayağa kalkarak kapının kenarına attığım poşetlerin içinden, otele gelmeden önce aldığım telefonu ve kartı çıkardım. Son model bir telefon değildi ama işimi görürdü. Yatağa doğru ilerledim ve yatağın üstünde bağdaş kurarak oturdum. Bir yandan da telefonu paketinden çıkarıp kartı takmakla meşguldüm. Telefonun açılmasını beklerken yatağın kenarına bıraktığım ayakkabılarımı giymeye başladım. Telefon açıldığında numarayı tuşlayarak aramaya başladım. Bir kaç çalıştan sonra telefon açıldı. "Akşam akşam ne diye arıyorsun dostum,
kimsin sen?" diyerek telefonu açan ve uykudan yeni uyandığını belli edecek şekilde boğuk olan kalın erkek sesine karşılık sadece "Bana sahte bir pasaport aynı şekilde kimlik ve sahte bir özgeçmiş hazırla." diyerek karşılık verdim. Birkaç dakikalık sessizlikten sonra
"Efendim siz olduğunuzu bilmiyordum, isminize karar verdiniz mi?" diyen titrek ses sanırım kendine geldiğini ifade ediyordu. İsmimi düşünürken telefondan gelen telaşlı nefes sesleri sinir bozucuydu. Aklıma gelen isimle dudağım hafifçe yukarı doğru kıvrıldı." Kimliğe Cira Tiayller yaz. Ayrıca özgeçmişi fazla abartma dikkat çekmesini istemiyorum, bugün saat 9 gibi sana atıcağım adrese posta olarak yolla." cevap vermesini önemsemeden kapattığım telefondan adresi mesaj atarak ayağa kalktım. Telefonu da poşetler den birinden çıkarıp giydiğim siyah hırkanın cebine attım. Şapkayı kafama geçirerek kapının kilidini açıp dışarı çıktım.

Kapıyı tekrar kilitleyerek koridorun sonunda ki acil çıkış kapısına doğru yürümeye devam ettim. Yangın merdivenleri olan yerden otelin çatısına doğru çıkmaya başladım. Kapalı alanlarda durmayı sevmiyordum, hayır kapalı alanlardan korkma gibi bir durumum yok sadece sevmiyorum. Derin bir nefes aldım. Atmayan bir kalp için fazla nefes alıyorum açıkçası. Adımlarımı daha da hızlandırarak merdivenleri çıkmayı sürdürdüm. Banyodan sonra hala açık olan saçlarım çoktan kurumuş, rüzgarın etkisiyle sürekli uçuşuyorlardı.
Çatıya vardığımda etrafa boş bir bakış attım. Neden orda olduğunu bilmediğim bir kaç tahta parçası çatının en uç köşesine yaslı bir şekilde duruyorlardı. Ayrıca bir kaç adım uzağımda olan tabure ve küçük bir masa benden önce de buraya gelen birileri olduğu sinyalini veriyordu.

Yavaş adımlarla tabureye doğru ilerledim. Küçük masayı kenara çekerek tabureye oturdum ve ayaklarımı masanın üzerine doğru uzatarak tüm ağırlığımı tabureye verdim. Kafamı geriye atıp gökyüzüne baktım. Londra'da geceleri bile çoğu evin ışığı yanıyordu yada sadece benim gördüğüm kadarı ile böyleydi. Gözlerimi kısarak yıldızlara daha yakından baktım. Cidden canım fazlasıyla sıkılıyor. Gelen adım sesleri ile gözlerimi çatının ortasından biraz daha geri de olan kapıya çevirdim. Fazla dikkat etmediğim için daha yeni farkediyordum. Adım sesleri giriş katından geliyor ve yukarı doğru çıkıyordu. Normal insanlardan daha iyi duymam sağolsun bana yardımcı oluyor. Muhtemelen adım mesafelerine göre bir erkek ortalama bir boyu olmalı ve çatıya doğru geliyor çünkü odalar 4. Katta bitiyor olmasına rağmen şuan 5. Katta kapıya gelen koridorda olduğunu anlamak zor değildi. Peki ben neden bunu düşüneceğime kalkmıyorum, evet buldum içimden gelmiyordu.
Tabureden yavaşça kalktım ve çatıda ki kapıya doğru ilerleyerek arkasında kalan kenara doğru yürüyerek oraya oturdum. Ayaklarımı aşağı sarkıtarak aşağıya baktım bina çok fazla kata sahip olmasa bile aşağı baktığımda fazla yüksekteymişim gibi görünüyordu.

Gelen kapı sesiyle hafifçe sola kaydım görmesi zor bir yerdeydim ama arkasını dönerse muhtemelen beni görebilirdi. Kapı gıcırdayarak yavaş bir şekilde açıldı. Galiba ses çıkarmamaya çalışıyor ama pek başarılı olduğunu söyleyemiycem. Ayaklarımı sallamaya başladım bir yandan da kapıyı kapatıp tabureye doğru hareket eden çocuğa bakıyordum. Siyah tişört,
siyah pantolon, ve lacivert spor ayakkabılarıyla geceye uyum sağlamış gibiydi. Gözlerim yavaşça kendi üstümde olan siyah pijamalarım, aynı şekilde siyah olan şapka ve hırkamın üzerinde hafifçe durdu. Yüzümü buruşturdum ve gözlerimi tabureyle bakışan çocuğa çevirdim. Sanırım şuan acaba kim buraya geldi diye düşünüyordur çünkü tabureyi ve masayı düzeltmeden bırakmıştım. Etrafa göz gezdirdi. Beni farkediceğini biliyordum bu yüzden gökyüzüne bakmaya devam ettim. Arkamdan gelen adım seslerine pek şaşırdığım söylenemez.

EŞSİZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin