Prensin öfkesi

174 17 5
                                    

multimedya:Bartu

hikayemize oy vermeyi unutmayın. elimden geldiğince çabuk bölüm yüklemeye çalışıyorum. diğer bölümde görüşmek üzere :) 

‘’Abi nerdesin?’’

‘’Nehir! Kardeşim!’’

Sesin geldiği yere doğru yöneldim, abim karşımdaydı bulmuştum onu. Hemen abime doğru koşup sıkıca sarıldım .çok özlemiştim abimi, daha sıkı sarıldım...Bir an soğuk bir metale dokunduğumda irkildim. Elinde tuttuğu şeyi yeni fark ettiğimde ise mantık beynimi terk etmişti. Sesli bir şekilde yutkundum ve korku dolu titrek bir sesle ‘’Abi n-naptın sen elindeki n-ne’’ dedim. Sesimdeki soğuk tona ben bile şaşırmıştım. Abim ise acı bir tebessüm ve  sessizce gözünden süzülen bir damla yaşla beraber ‘’Bize bunu yapanların yanına bırakamazdım ufaklık’’ demişti. Bir ıslaklık hissi ile ellerime doğru baktığımda kan içinde olduğunu gördüm korkuyla başımı kaldırdığımda ise her yer kandı ve abim yoktu, sadece kan vardı bedenimden etrafa doğru hızlıca yayılan kan. Bilincim bulanıklaşırken son bir kez abi diye bağırdım ve haykırışlarım gittikçe güçsüzleşirken kendimi karanlığa teslim ettim…

uyandığında ter içinde kalmıştı Nehir bunun da her gece gördüğü rüyalardan sadece biri olduğunu anladığında nefeslerini düzene sokmaya çalışıyordu. Kalbi göğüs kafesinden fırlamak istercesine çarpıyordu. Yıllardır görüyordu böyle rüyalar alışmıştı birazdan geçecekti,  sadece bir rüyaydı sonuçta. Abisini bulacak ve mutlu olacaklardı, öyle umuyordu. Nasıl bulacağını bilmiyordu sadece geleceğe dair umutları vardı elinde, başka hiçbirseyi yoktu oysa ki…

*NEHİR*

Kendime gelmek için içtiğim bir bardak kahve ile birlikte kahvaltı yapmadan çıktım evden. Okula gidip kayıt işlemlerinin halletmeliydim. Bu sene üniversiteye başlayacaktım. Sınavdan sonra tek bir tercih yapmıştım evime en yakın üniversitede okuyacaktım. Abimi bulmak için yakınlarda olmalıydım, Hâlâ abim bu sehirde mi onu bile bilmiyordum ki. Mavi ince hırkamı giyip çıktım evden. Havalar serinlemeye başlamıştı kış geliyordu ve ben kıştan nefret ederdim.Saçlarıma düşen birkaç damla yağmura aldırmadan devam ettim yürümeye. Okula geldiğimde kayıt işlemlerinin yapıldığı yere doğru yöneldim. Ne kadar da kalabalıktı burası, uzunca bir kuyruk vardı resmen. Tabi kayıt işlemlerini son güne bırakırsam böyle olurdu. Katlanacaktık mecbur. Sıraya geçip beklemeye başladığım sırada arkadan bir çocuğun sırayı esgeçip öne doğru gittiğini gördüğümde  dayanamadım ve ‘’hey sen! Nereye?’’ diye bağırdım. Çocuk duymazlıktan gelerek bir adım daha ilerlerdi. 

‘’Sana diyorum, sarı!’’ dediğimde durdu ve bana doğru dönerek alaylı bir tavırla ‘’bana mı dedin sen!’’ dedi. Bu ukalalığına hayret ederek ‘’sana dedim tabiî ki, bunca insan sıra bekliyor burada sende sırana geçsene’’ diye çıkıştım. Kısa bir kahkaha attıktan sonra tehditkar  bir ses tonu ile ‘’bana bak ufaklık işime karışmasan iyi edersin’’ dedi. Bir adım daha yaklaştım ve kaşlarımı çatarak ‘’karışırsam ne olur ha?’’ dediğimde ‘’Nehir’’ diyerek birisinin  seslenmesi ile  Sesin geldiği tarafa döndüm. Ateş sinirli bir ifade ile bize doğru geliyordu. Yanımıza geldiğinde bana doğru dönerek ‘’bir sorun mu var’’ dedi. Tam ağzımı açıp cevap verecekken sarışın çocuk konuşmaya başladı 

‘’Waayy Ateş Bey de buradaymışş’’

Ateş bu sefer çocuğa doğru dönerek ‘’Noluyor Bartu’’ dedi.Adının Bartu olduğunu öğrendiğim çocuk ‘’bir şey olduğu yok bu güzel arkadaşa kendimi tanıtıyordum’’ dedi arsız bakışlarıyla beni süzerek. Ateş’in öfkeden boynundaki damarlan belirginleşmişti kararmış bakışlarını Bartu’ya sabitleyerek ‘’ondan uzak dur’’ dedi. Bu sözleri Bartu’nun hoşuna gitmiş olacak ki sırıtarak 

‘’noldu? Sevdiceğini incitirim diye korktun, kıyamam(!)’’ dedi. Allah aşkına birileri şunlara benimde burada olduğumu söylesin. Hem ayrıca bu Bartu kimdi Ateş’i nereden tanıyordu ? ve Ateş neden bu kadar öfkelenmişti ? Tam ağzımı açıp gerginliği azaltmak için bir şeyler söyleyecekken Ateş’in çocuğa yumruk atması ile istemsiz bir çığlık attım. Etrafımız kalabalıklaşmış, birileri Bartu’nun kalkmasına yardımcı oluyor birileri ise ateşi tutuyordu.Kendime gelerek hemen Ateş’in yanına gittim ve ‘’Ateş sakin ol, lütfen’’ dedim yalvarmalı bir sesle, benim yüzümden olayın uzamasını istemiyordum. Bartu ise yerden doğrulmuş kanayan dudağını eliyle silerek ‘’burada bitmedi görüşeçeğiz Ateş Eroğlu’’  dedi ve uzaklaştı. Bartu’nun gitmesiyle etrafımızdaki kalabalık dağılmış herkes sırasına geri dönmüştü. Ben ise aklımda Ateş’e soracağım sorularla beraber beklemeye başlamıştım.Kafamı kaldırıp yüzüne baktığımda sinirli ifadesiyle ,şimdi değil Nehir, der gibi baktığı için soruları sonra sorulmak üzere kafamda bir kenara itip önüme döndüm. Sıra bize geldiğinde kayıt işlemleri hallettim ve Ateşle beraber bahçeye çıktık. Banklardan birine oturduğumuzda ‘’Ateş’’ dedim tedirgin bir sesle. Sinirinin geçip geçmediğini anlamaya çalışıyordum. Ateş’in yüz ifadesi yumuşamıştı, bana doğru dönerek ‘’Bartu’yu nerden tanıdığımı soracaksın değil mi?’’ dedi. Evet dercesine başımı salladım. Ateş derin bir iç çekerek ‘’liseden tanıyorum pek tekin değildir, uzak dursan iyi edersin’’ dedi. Sesindeki sıkıntılı tondan hikayenin hepsinin bu olmadığı kesindi ama şimdilik başka bir şey sormamaya karar verdim. Sonuçta Ateş’i tam tanımıyordum, beni ilgilendirmezdi zaten bende ona tüm hikayemi anlatmamıştım. Aklıma gelen bir düşünce ile Ateş’e doğru döndüm ve ‘’senin orda ne işin vardı’’ diye sordum.Ateş ise gülerek ‘’ben burada okuyorum 3. Sınıfım, artık daha sık görüşeceğiz’’ dediğinde ben de gülümsedim. Artık hem komşu hem de okul arkadaşı olmuştuk Ateş’le…-arkadaş- bu kelime o kadar yabancıydı ki bana çok az arkadaşım olmuştu şimdiye kadar.Uzak durmuştum insanlardan.Acımı görüp dalga geçerler diye çekinmiştim, farklı olduğumu anlarlar diye korkmuştum.Çocuktum bunları hissettiğimde, büyüdükçe ise kimseye güvenememiştim.Şimdi karşımda içtenlikle gülümseyen bu adama  güvenebilecek miydim peki? 

İki hikayede de isimler tesadüfen aynı olmuştu. Karisiyor diyenler oldu onun için bu hikayede kızın ismi nehir olacak. İlk 2 bölümü 23.02.2015 ten önce okuyanlar yeniden okusun değişiklikler oldu.

Choi Eun Soo

Bir Umuttu GelecekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin