herkese hayırlı kandiller.
yeni bölümümüz geldimultimedya:Çakır
Kısa bir sessizliğin ardından ilk konuşan abim oldu.
"ben Deniz, Nehir'in abisiyim" dedi ve elini uzattı.
Ateş abimin uzattığı ele karşılık vermedi.
"babamın ofisinde ne işin vardı, ikiniz özel olarak ne konuştunuz hemde Nehir seni bulmadan bir saat önce?"
"Şahin Bey senin baban mı, bugün orda görmüştüm seni""Ateş sen abimi ne ile suçluyorsun? Babanla görüşmüş yada görüşmemiş ne fark eder" diyerek araya girdim.
"sadece iş görüşmesi için oradaydım,okuldan sonra yarı zamanlı çalışabilmek için işte bilirsin, ama yani bunda sorun ne anlamadım" dedi abim.Ateş bu cevapla tatmin olmasada
"öyle olsun bakalım" deyip geçiştirdi.ama gözleri bu işin pesini bırakmayacağım diyor gibiydi
10-15 dakika oturduktan sonra Ateş evine gitti.
Benimle konuşması gereken bir konu varmış bunun için yarın buluşmak için sözlestik ."abi" dedim kafamı abimin yattığı odadan içeriye uzatırken. Şimdilik misafir için olan boş bir odayı hazırlamıştık.
abim siyah bir eşofman altı ve mavi bir tisort ile uzanıyordu. havalar soğumaya başlamasına rağmen ince giyindiğini düşündüm.
"efendim?"
"tekrar seni bulduğum için teşekkür ederim.Ne olursa olsun bir daha birbirimizi kaybetmeyelim" dedim gözümden bir damla yaş düşerken ve gidip abime sarıldım.
ilk tereddüt etsede o da bana sarıldı.
derinlerde bir yerde hissediyordum abim ve ben çok mutlu olacaktık
biz bir aileydik
sadece birbirimize güvenebilirdik.(YAĞIZ)
Nehir'in sözleri ile ne diyecegimi bilememiştim.
Onu kandırmak zaten oldukça kötü bir durumdu.
Aniden bana sarılması ile şaşırmıştım.
Ama benden şüphelenmemeliydi
şu an herkesin iyiliği için bu oyun sürmeliydi.
Önümde iki kural vardıilki şüphelenmesine izin verme
ikincisi ise asla gerçek anlamda duygusal bir bağ kurma.
"ikimiz içinde yorucu bir gündü iyi geceler" dedim ve kendimi uykuya bıraktım.
biraz pişmanlık birazda hüzün vardı.
o küçük kıza verdiğim sözü tutamadığım için.(NEHİR)
sabah güzel bir kahvaltı ile abimi uyandırdım.
Bugün okulun ilk günü idi.
Abim ile aynı okulda olduğumuz için şanslıydım, evet abim lisans 3 tü.
Okula gidince ilk işim Esra'yı bulmak olmuştu, abimi buldugumu ona söylememiştim henüz.bugün sadece iki dersim vardı.
Ders sonrası Esra'nın çıkmasını beklemek için en yakın mekana uğradım.Henüz bir saat vardı."Çakır'ın Yeri"
bu isim bir yerden tanıdık gelmişti ama hatırlayamamıştım.
içeri girdiğimde yoğun bir sigara kokusu vardı.
siyah ve mat grinin hakim olduğu kafe-bar tarzı bir mekandı."senin gibi küçük kızlar için pek uygun bir mekan değil burası"
Kafamı kaldırdığımda geçen Bartu ile gelen çocuk karşımdaydı.
Tabi ya mekanın adı şimdi anlaşıldı.
Çakır.
"etrafta esrar tüketen yada sex yapan kimse göremiyorum, gündüzleri sakin bir mekan gibi geldi"
"ne içersin?"
"kola"
Çakır siparisimi getirmek için gittiği sırada mekandan içeriye serseri gibi görünen birkaç adam girmişti.
Onlara baktığımı farkettileri an başımı çevirdim ve elinde kola ile gelen Çakır'a odaklandım.
içeri giren adamlardan biri masama doğru gelmeye başladı.
ve yanımdaki sandalyeyi çekerken
"selam bebek" dedi.
ona doğru bakmadım.
"senin gibi utangaç kızları severim özelliklede-"
"kız benim misafirim. ya edebinle otur yada defol" adamın cümlesi Çakır'in bu sert sözleri ile yarıda kaldı.
adam birkaç birşeyler mırıldanıp kalktı.
"teşekkürler"
"kolanı iç ve bir daha gelme, dediğim gibi sana göre değil burası"
dedikten sonra Çakır elindeki kolayı bırakıp gitti.10 dakika sonra Esra gelmişti.
"wayy güzel mekan" dedi içeriyi incelerken
"erken geldin"
Esra omuz silkti
"Zehra hocanın dersi vardı. O kadını çekmektense senin anlatacaklarını dinlemek istedim"
"yani dersi astın" dedim gülerek.
Abimi buluşumu ve iki gündür yaşadıklarımı anlattıktan sonra
"wayy kızım demek bunlar oldu sen bana şimdi anlatıyorsun" dedi Esra.
"özür dilerim fırsatım olmadı"
"ee anlat abin nasıl birisi"
"çok iyi birisi insanın içini ısıtıyor.İşte diyorum ailem o, güvenebileceğim tek insan"
"bu meşhur abiyi merak ettim"
"akşam bize gelmeye ne dersin arkadaşlar ile film gecesi ve abimle tanışma"
"kulağa güzel geliyor"eve gitmek için kalkmadan önce lavaboya gitmek için masadan ayrıldım.
"Ben bu işte yokum"
koridorun köşesinde Bartu ve Çakır tartışıyor gibiydi.
bu yaptığımın yalnış olduğunu bildiğim halde olduğum yerde gizlendim ve konuşmalarını dinledim.
"beni yarı yolda mı bırakacaksın"
"bunun için bir kızı kullanmak doğru gelmiyor"
"Nehir Ateş'in zayıf noktası"
adımı duyduğum an kalbim hızla atmaya başladı.
konu bendim.Ateş için ne planlıyorlarsa benide bu işe karıştıracaklardı.
daha net duyabilmek için bir adım daha yaklaştım.
attığım adım ile yerdeki bir çöpe bastığım anda sesi boş koridorda fazlasıyla yüksek bir tını oluşturmuştu
"kim var orada?"
Bartu bana doğru gelirken içimden bir küfür savurup hızla masamıza geri döndüm.
gerginliğimi belli etmemeye çalışarak sahte bir gülümseme ile
"gidelim" dedim Esra'ya.
önce şüphe ile beni süzse de
"tamam" diyerek kalktı.
Bu iş burada bitmemişti, Bartu'nun amacını öğrenmem gerekiyordu.
Çakır ne kadar itiraz etsede onunda olacakları bildiğinden emindim.
Anlaşılan bu mekana daha sık gelecektim.otobüsten inip eve doğru yürüdüğümüz sırada telefonum çaldı.
"alo"
"merhaba Nehir"
"Nur hanım? siz.."
"çok fazla vaktim yok şu an Istanbul'da hava yanındayım bir saat sonra geri döneceğim eğer herşeyi öğrenmek istiyorsan acele et bekliyor olacağım"
"ama ben.."
dıt dıt...
telefonu kapatmıştı.
Bu neydi şimdi?
acele ile evin anahtarlarını Esra'ya verip
"benim acil biri ile buluşmam lazım sen eve git gelicem"
Esra soru sormak için ağzını açtığı sırada
"gelince anlatırım" diyerek uzaklaştım.İstanbul trafiğine küfrederek 40 dakika sonra hava alanına ulaştım.
Üzerinde siyah bir hırka ve güneş gözlüğü olan bir kadın bana doğru yaklaştı ve
"Merhaba Nehir ben Nur" dedi.
"beni nasıl tanıdınız?"
"fotograflardan, neyse fazla vaktim yok oturalım mı?"
şaşkınlık ile
"şey, olur" dedim.
Nur hanım 15 dakika sonra yanımdan ayrılmıştı.
Anlattığına göre babamın olayı bir kaza değil, annemin olayı da intihar değildi.
şimdilik güvenliğim için çok şey bilmemem gerektiği için fazla birşey anlatmamıştı.
sadece etraftaki kimseye güvenmemi ve onunla görüştüğümü kimsenin bilmemesini söyledi.bana bıraktığı elimdeki fotoğrafı inceledim.
12 yıl önce o olaydan sonra evde yangın çıkmış herşeyimiz yanmıştı, evi tamamen kül olmaktan son anda kurtarmışlar.Evin yeni haline bakılırsa ev sahibine yenileme pahalıya patlamış olmalıydı.fotoğrafta mutluluk ile gülümseyen 4 arkadaş.
Annem, babam, Nur hanım ve Şahin bey.
Şu an ikisi mezarda, biri yıllardır ülkesine dönemiyor.
sadece biri başarıyı yakalamış.
Şahin Eroğlu...
belkide cevaplar aramaya buradan başlamalıydım..akşam olduğunda Esra ile film için mısır patlatıyorduk.
ne kadar gelmek istemesede ısrarlarımız sonucu Ateş'de gelmiş içerde abim ile oturuyordu.
"ee anlat bakalım beni aniden ekmeni gerektirecek kadar acil kim ile buluştun"
Esra sorgulayıcı bakışlarını yüzüme dikmiş cevap bekliyordu.
doğal görünmeye çalışarak
"hiç eski bir arkadaş" dedim.
"yurt dışından acil gelip dönen bir arkadaş mı? hemde arkadaşına hanım mı dersin? Nur hanım?"
ne cevap vereceğimi bilemiyordum.
Nur hanımın sözleri kafamda yankılanıyorduiyiliğin için kimse bilmemeli.
"ben cevap vereyim, bu Nur hanım benim annem, öyle değil mi Nehir?"
Ateş mutfak kapısına yaşlanmış anlayamadığım bakışlar ile bize bakıyordu.
Ne zamandır orada bizi dinliyordu?
ne kadarını biliyordu olayın?peki ben ne demeliydim ?
ChoiEunSoo.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Umuttu Gelecek
RomanceBir insan ne ister? Sevmek, sevilmek ve güvenmek ister.Onun tek isteği ise abisini bulmaktı.Çocukluğunu yaşadığı o eve bunun için dönmüştü Nehir. Abisini ararken 12 yıldır dillenmeyen bu hikayenin sayfalarını da aralayacağını bilmiyordu. Ve gizemli...