6

64 4 0
                                    

Selamm. Bu aralar biraz moralim bozuk. Ama yinede bölüm yazıcam. Bir kere başladım sonuçta kitaba. Salmak olmaz değil mi? Neyse iyi okumalar bebekler :' )

Akın'dan...

İki hafta geçmişti o olayın üstünden yaralarımda tamamen iyileşmişti. Müdüre gidip sahiden onlar suçsuz demiştim. Kerem'den hala özür dilememiştim. Ne ben onların karşısına çıkıyordum, ne de onlar bana bulaşıyordu. Kaçıyordum kısacası. Sınıftan çıkmıyordum. Onları görünce yolumu değiştiriyordum. Sadece tuvalet için çıkıyordum sınıftan.

Sıkıştığımı ve eve gidene kadarda dayanamıyacağımı anladığımda yerimden kalktıp tuvalete doğru gitmeye başladım. Yoksa altıma edecektim.

Tuvalete girdiğimde hemen boş olan kabine girip çişimi yaptım. O sırada dışardan birkaç konuşma sesi duymuştum. Hızla pantolonumun düğmesinide ilikleyip kabinden çıktım.

Tabi karşımda yine homofobik beşli duruyordu. Belki bana gelmemişlerdir bu sefer diyip lavoboya ilerledim. Ellerimi yıkamaya başladığımda kendileri arasında hareketlilik olsada umursamıyormuş gibi bakışlarımı  yıkıyor olduğum ellerimden çekmemiştim.

Efe'nin oflamasını duyunca istemezce yerimde kıpırdandım. Bir el musluğa uzanıp suyu kapatınca elimin hareketlerini durdurup bakışlarımı yavaşça aynaya çıkardım.

Yanımda ki elleri cebinde bana dik dik bakan Efe'ye ilk baktım. Sonra ise arkada kabine sırtını yaslamış bir eli cebinde bir eliyle telefon ile ilgilenen Arda'ya baktım. En sonda Arda gibi tuvalet kabinlerine yaslanmış sırasıyla Serdar, Kerem ve Emir'e bakışlarım döndü.

Hepsi aynaya doğru bakıp benim suratımı izliyorlardı. Efe sessizliği bozan ilk kişi olmuştu,
"Bize bir açıklama yapacak mısın yoksa ben zorlamı sana açıklama yaptırtıyım? Seç birini artık sen." Dedi.

Şaşkınlıkla aynadan baktığım yüzüne tamamen dönüp baktım bu sefer. Ne açıklamasından bahsediyordu?

"Açıklama mı? Neyin açıklaması?" Dedim buram buram şaşkınlık kokan ses tonumla.

"Anlamamazlıktan mı geliceksin cidden. Bak bana uyar temiz bir dayak yersin benden. Ama iki türlüde anlatacaksın. O yüzden yorma beni o küçük beynini çalıştır bakayım belki anlarsın neyden bahsettiğimi?"

Efe kalıplı bir insandı. Kaburgamdaki çatlakta onun tekmesinin bir eseriydi zaten. Diğerleri o gün dövmese bile kendisi tek başına aynı hale sokardı beni eminim. İşte bu yüzden grupta en çok korktuğum oydu. Sinirden gözü dönüyordu çocuğun. Korku bedenimi yavaştan esir alırken ne dediğini anlamadığımı açıklamaya çalışıyordum.

"Ben gerçekten anlamıyorum demek istediğini? Ne açıklaması yapacağımıda anlamıyorum. Birşey yapmadım çünkü. Gerçekten bilmiyorum neyi açıklayacağımı."

Bana inanmış gibiydi yinede sert bakışlarından ödün vermeden, "Annenden bahsediyorum." Dedi. Kaşlatımı çatarak bakarken devam etti konuşmaya.

"Anneni diyorum şu bebek gibi ağlayıp zırladığın kadın varya doktor onun yine rahat durmamasından bahsediyorum. Yine mi ağladın annene ha? Ne yaptın her okul çıkışı eve gidince  annenle dedikodumuzu mu yaptın?  Ne anneymiş ya melek sanki. Gelip aileleri gelsin toplantı yapalım oğullarının böyle olmalarının bi sebebi olmalı demiş yine müdüre. Bir ay oldu lan bir ay ne diye durmuyor bu kadın sen birşey yapmıyorsan?"

Kafamı yere eğmiştim. Daha benle neler olduğu hakkında  konuşmak bile istemedi . Gidip iyi anne imajı çizicem diye neler yapmış. Ortaokulda da böyleydi babam gelmezdi veli toplantılarıma ama o hep ilk gelendi toplantıya. Hocalar halime berbat deseler bile dersine çalış derdi başka hiç birşey demezdi. Kızmazdı bile.

Şimdi sevgilisiyle yaşıyor. Pardon 6. sevgilisiyle. Baba tarafından akrabalarım anneme laf atıyorlar durmadan benim kırıldığımı görmeden sürekli annemi eziyorlar laflarıyla. Ağzımı açıp haksızsınız benim annem öyle değil diyemiyorum bile.

Zamanında babamı aldatmasaydı babam böyle duygusuz biri olmıcaktı. Evde tek kelime etmiyor benimle sabah erkenden gidiyor işe akşam 12den sonra geliyor. Yabancıymışım gibi davranıyor. O kadar yanlızım ki hem okulda hem evde sadece kendim varım başka kimse yok yanımda. Annem yüzünden hepsi eskiden hayatım bin kat daha iyiydi. Şimdi öğrenmesinler bilmesinler beni diye dört dönüyorum. Bilseler o zaman herşey daha berbat olucak. Sıkışıp kalmış gibi hissediyorum. Kiöse duymuyor sesimi. Düşüncelerim gözlerimi yaşartmaya yeterken nerde olduğumu hatırladım. Doğruyu söylicektim bu sefer. Yalan söylemek istemiyorum artık. Boşandılar işte bu kadar.

"Özür dilerim. Ben, şey üzgünüm hepsi benim hatam. Anneme sorunun çözüldüğünü anlatamadım daha o doktor ve babamla boşandılar. Onunla kalmıyorum ben. Okula geldiğinden bile haberim yoktu. Fırsatım olmadı söylemeye. Okul çıkışı söylerim ben ona. Müdürlede konuşmasını isterim konuyu kapatsın diye. Ben, ben gideyim en iyisi. Özür dilerim."

Arkamı dönüp gidecekken kolumdan tutmuştu Efe. Bana şaşkınca bakan şimdi oydu. Kolumu çektim kendime ama elinden kurtaramadım. Bıraksa gidip dışarda ağlıcaktım şuan o kadar sıkıyordum ki kendimi nefesi bile kesik kesik alıyordum.

Gözlerimde biriken yaşlar sanki sal bizi akalım dercesine görüş açımı buğulandırıyordu. İçime öyle bir şey oturmuştu ki, boğazımda öyle bir yumru vardı ki kendimi tutamıcak gibiydim.

Kolumu çektim kendime ama başaramadım. Birden ne olduğunu anlamadan boğazımdan bir hıçkırık koptu. Göz yaşlarımı daha fazla tutamayıp salmıştım, sanki bacaklarım tutmuyor gibiydi yere sürtünerek yavaşça çöktüm sırtımı arkada ki fayansa dayayarak. Kolum serbest kalınca kendime çekmiş olduğum dizlerime kollarımı sarıp başımıda kollarıma dayamıştım. Canım çıkarcasına ağlamaya başladım. Durduramıyordum bu aptal hissi olmuyor işte. Sonunda içime attıklarım patlamıştı birden ve şimdide durmuyordu. Onları umursamıyordum. İlk kez.

Okulun çıkış zili çalana kadar ben ağladım onlar sessizce karışmadan durdular. Sonunda Arda boğazını temizleyip konuşmuştu, "Yeter artık ağlama. Yıka elini yüzünü eve git. Bugün bulaşmıyoruz sana sakinleş artık." Son cümlesi sanki diğerlerine emir veren bir tondaydı. Karışmayın bugün dermişçesine.

"O-olmuyor, yapamıyorum. İs-istemiyorum ağlamak a-ama durmuyor a-ağlamam." Aklımdan geçenleri direk söylerken bir iç çekme sesi geldi Serdar'dan kafasını benim olmadığım tarafa doğru çevirmişti. Onunda canını sıkmıştım belli ki. Belkide hala ne işimiz var bununla bırada diye düşünüyordur.

Kaburgama giren ağrı ile suratımı buruşturup acı bi inleme bırakmıştım sessiz ortama. Çok mu zorlamıştım aceba. Çatlak iyileşmedi tamamen ama ağrımıyordu 3 gündür şimdi yine başlamıştı ağrısı. Fark ettirmemek için elimi karnımın üst kısmına acıyan yere koyarak arkamdaki duvarada diğer elimi dayayarak kalkmıştım. Hepsinin bakışları bana dönerken ben yan tarafımdaki lavoboya eğilip suyu açtım.

Elimi yüzümü sakince yıkarken artık göz yaşlarımın durmasını ümit ediyordum. Çok fazla gelmişti bir an herşey. Duygularımın hepsini boşalttım birden bende. Ve hala da durduramıyorum.

Birkaç peçete koparıp yüzümü sildim. Ellerimide silip çöpe atarken onlara kaçamak bakışlarımı çevirdim. Arda onlara kaş göz yaparken Emir sonunda anlayıp, "Gidelim artık okul boşalmıştır. Bizde geç kalmayalım." Dediğinde diğerleri başını sallayıp onaylayan mırıltılar çıkarttılar. Kafamı eğip ayakkabılarıma doğru bakarken çıkmalarını bekliyordum.

Son bir bakış atıp çıktılar teker teker tuvaletten. Aşırı utanıyordum kıpkırmızı olmuştu yanaklarım resmen. Ahh neden tutmadım ki kendimi. Her zaman içime attım şimdi neden olmadı. Utancımla baş başa kalmışken sınıfıma gidip çantamı aldım ve durağa doğru yürümeye başladım. Umarım bu olanlardan hiçbir zaman bahsetmezler.


Oy ve yorum atmayı unutmayın lütfen. Görüşürüzz...

İnopinatum (b×b)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin