9

58 4 0
                                    

Selamm. İyi okumalar hepinizeee.

Akın'dan

Babam ile eskisi gibi olmamamızda benim hatam fazlaydı. Ona kendimi kapatan ilk ben olmuştum. O da bana ayak uydurmuştu resmen. Beni kendi halime bırakmıştı. Hatta sırf annemi görmek kavga ettiğimi sanıyormuş. Yani vücudumda yara açarsam annemin yanına gideriz ve o pansuman yapar diye düşündüğümü sanmış. Yaralarımın nedenini buna yorumlamış kendince.

Bu süreçte kendini daha çok işine vermişti. Mahkemede benim velayetimi almak istediğinde annem ağzını açıp tek kelime etmemiş. Sorduklarında da 'benim hayatım yoğun, oğlumla ilgilenemem, babası ile daha sağlıklı bir yaşamı olur' demiş resmen. Halbuki babamın iş saatleri annemin ki ile aynı.

Doktor diye de dizilerde gördüğümüz gibi hastaneden kimse gecenin bir yarısı arayıp ameliyata çağırmıyordu annemi. İşi bitince evine gidiyordu. Babamın ise acil toplantıları olabiliyor. Haftasonu başka bir şehire iş için toplantıya gidebiliyor aniden. Eğer işinde bir aksaklık olursa ajansa gitmeliydi. O da ortaklardan biri ve imzası gereken her toplantııyada girmek zorunda.

Yani annemin hayatımın yoğunluğu dediği 'işten sonra sevgilimle, arkadaşlarımla eğlenmek için danslı, içkili ortamlara giricem oğlumu peşimde gezdiremem ördek sürüsü gibi' demek oluyordu ve bunu sonradan babamın suratına karşı bile demiş.

Babamın siniride en çok bunaymış ve ona rağmen her hafta başka bir kavga olayı ile annemin yanına gitmemiz. Benim bencillik ettiğimi düşünüyormuş bunca zamandır. Annem sırf eğlencesi için beni istemezken benim babama hiç birşey anlatmayıp, annemi görmek için kendi isteğimle kavga ettiğimi düşünüyormuş.

Haklı da. Her hafta yönelimim yüzünden dayak yediğimi söylemeyip ona kavga ettiğimi söylüyordum. Annem ise ilgili anne ayaklarına yatıp sürekli okulumla ilgilendiği için babamın bunlardan fazla haberi olmuyordu. Tabi müdürde çocuklar anlaşamamış kavga çıkmış derse sürekli, olacağı buydu.

Babamla birlikte kendi kafamızda kurduklarımızla birbirimize kırılıp, birbirimizden uzaklaşmışız. En sonunda anneme birisi söylediğinde olan olaylarda bunlardı. Annem beni yine istemedi. Babam ise tam tersine ben senin arkandayım, sakın yıkılma, dedi. Babam ile uzun uzun konuşmuştuk. Babam ise sorunları çözdük kutlayalım demişti.

Babam bu seferde diğer ortaklar ile İzmir'de bir iş anlaşmasına gidiceklerdi. Dediğine göre gittikleri yerde iş anlaşmasından sonra orada en önerilen hoş yerlere iki, üç saatliğine gidip kendi aralarında kutluyorlarmış. Bir ortaktan yanı sıra sıkı dostlarda.

Onlara göre bu yaptıkları kutlamalar hem o kadar çalışmadan sonra keyifli bir zaman geçirme hemde işi kazandıklarında işin devamında da sorun çıkmamasını, daha iyi geçmesini sağlıyacağını düşünüyorlarmış. Bir çeşit totem gibiymiş.

Babamda bana seninle bir gün önceden gidip gezelim. Daha çok konuşuruz. Birlikte zaman geçiririz ve seni o kötü okul hayatından biraz olsun uzaklaştırmış oluruz. Üç veya dört gün orda olucakmışız. Okul olsada şu ana kadar fazla devamsızlığım olmadığı için sorun olmayacağını, müdürede haber vereceğini söyledi ki müdür oğlunuz okula gelmedi okulu ekiyor diye düşünmesin.

Bugünde okula gitmemiştim. Dün annemin söyledikleri için gece yarısı uykumdan uyandığımda sabaha kadar ağlayıp 7de uyuyunca babamda okula gitme küçük bi valiz hazırla hava durumuna göre diyip işe gitmişti.

Biz önden gidecektik sadece kalacakları otele kadar hazırmış. Ortaklarıda ertesi gün gelicekti. Beni arkadaşları ile tanıştıracaktı sonunda. Dün anlatmıştı onları.

Banu ile Alper var mesela. İkisi 4 yıl sevgililermiş. Geçen yıl nişanlanmışlar. Babam dedi ki görüp görebileceğin en harika ilişki onların. Aşırı tatlılarmış. Üniversiteden beri hiç araları bozulmamış. Arladaşlıktan buraya kadar gelmişler.

Birde Hakan var. O da diğerleri gibi babam ile üniversitede tanışmış. Babamın ilk başta adıyla dalga geçiyormuş. Karanı, karam diye söylüyormuş. Babamı ne kadar sinir ederse etsin kardeşten de öte bir dostlukları varmış şimdide.

Dört ortak birlikte bir ajans kurmuşlar. İlk başta küçük bir yerken buralara kadar gelmişler. Şimdi ise en güvenilir, en iyi ajans olarak biliniyorlar. Sürekli toplantılar yapıp iyi iş anlaşmaları yapıyorlar. İyi kazanıyorlar. Annem gibi değiller. İşlerini aşkla sevgiyle yapıyorlarmış. Onlarla tanışmak için can atıyorum.

Yemeğimi yedikten sonra babamın gelmesine birkaç saat olduğunu fark ettim. Valizimi hazırlama kararı alıp gerekli olan her şeyi valizime koyup dört günlük kıyafetlerimi ve ayakkabıları mı da kombinleyip koymuştum.

Babamla uzun zaman sonra bunu yaptığım için aşırı mutluydum. Kötü haberden sonra bu haberi vermesi mükemmeldi benim için. Ağzım kulaklarımdaydı resmen.  Fotoğraf çekmek için küçük kameramıda alıp sarjı ile birlikte valize koymuştum. Herşeyi tamamladığım da 1 saat sonra babam geleceği için zaman geçirmek ümidiyle salona geçip televizyondan birşeyler izlemeye karar verdim.

Bir saat hiç bitmicekmiş gibi gelirken sonunda kapının anahtar ile açılma sesini duyduğumda hızla sırıtıp kapıya doğru dönüp ayaklandım. Babamda mutlu ifadesi ile içeri giriş yaptığında hızla gidip sarıldım. Ne zamandır bunu bekliyordum. Sonunda yaptım. Eve geldiğinde onu karşıladım.

"Akın hazırladın mı valizini? Akşam yola çıkıcaz biliyorsun."

"Hazırladım baba herşeyi eksiksiz koydum. Kameramı bile aldım fotoğraf çekiniriz diye."

"İyi yapmışsın. O zaman bende hazırlıyayım ama yemek için vakit yok. Sen istediğin birşeyi sipariş et ben valizimi hazırlayana kadar gelmiş olur. Yiyip çıkarız."

"Tamam. O zaman pizza sipariş ediyorum. Evde kola vardı sanırım."

"Olur. Hadi, ara bir an önce kurt gibi açım" diyip banyoya doğru ilerledi. O ellerini yıkarken ben sipariş etmiştim bile.

Bir süre sonra kapı çaldığında gidip kapıyı açtım ve babamın verdiği kartla ödemeyi yapıp mutfağa götürdüm pizzaları. Bardakları çıkarıp kola doldurdum. Babamı çağırmak için odasının önüne gittiğimde yatağın üzerindeki valizin fermuarını çekerken gördüm onu.

Beni fark edip, "Geldi mi pizza?" Diye sordu. Kafamı evet anlamında salladığımda valizide alıp benimle gelirken valizi girişte hole bırakıp yanıma, mutfağa geldi.

Birlikte yemek yedikten sonra hazırlandık ve çıktık. Diğerlerinede haber verip havaalanına araba ile gitmiştik.

*****(Ufak bir geçiş yaptım. İzmirdeler.)*****

Sonunda kalacağımız otele gelmiştik. Oda kartlarını da alıp asansöre bindiğimizde babam, "Çok mu uykun geldi?" diye sorduğunda "hı hı" diye evet anlamında mırıldanmıştım sadece. Hiç uyumamıştım kitap okumuştum tüm uçuş boyunca. Şimdi ise ayakta uyuyacak dereceye gelmiştim.

"Birkaç saat uyuyalım sonra kahvaltı için sahilde bir yer biliyorum oraya gideriz."

"Öyle yaparız" derken kafamı koluna yaslayıp esnemiştim. Ufak bir kıkırtı duyarken asansör durup kapısı açılınca hadi der gibi ufak bir adım atmıştı. Uykudan gözlerimi açamıyordum ki.

Gözlerim kapalıyken koluna girip adım atmaya başlamıştım. Babamda eşlik ederken elini çekip omzuma atıp beni kendine yaslayıp yürütmüştü beni. Sonunda odaya girdiğimizde gözlerimi kısıkça açmıştım. Çoktan odaya çıkartılan valizler kenarda duruyordu.

Takılmıyım diye yana çekerken beni yatağa doğru götürüp oturttu. Üstümdeki ceketi çıkartıp arkasındaki tekli koltuğa bıraktı. Beni omzumdan yatağa itip üstümü örtmüştü. O da üstünü değiştirip kendi yatağına gidip yattı. Yarı açık bilincimde kapanırken kendimi tamamen uykuya bıraktım.

Evet biraz uzaklaşalım istedim kötülüklerden. Azcık mutlu bölümler olsun istedim. Umarım sizde bölümü beğenmişsinizdir. Sonraki bölümde görüşmek üzeree. Kendinize iyi bakınn.❤😉❤



İnopinatum (b×b)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin