12

54 3 0
                                    

Selamm. Nasılsınız?? Umarım bölümü beğenirsiniz. İyi okumalar herkese...

Akın'dan...

Anneme karşı aşırı kırgınım. Babamlar toplantıdan çıksın hemen herşeyi babama anlatıcam. Kafa dinlemeye gelmiştik sözde, ne diye aramaları açıyorsam?

Oflayarak kafamı masadan kaldırdım. Sıkıntıdan gözlerim dolmuştu bile. Ne kadar da sulugöz bir çocuk olmuştum. İçimdeki ağlama isteğini bastıramazken Miraç ile Tuğçe'ye baktım. Tuğçe bana baktı bir süre.

"Orada işler karışık mı mavişim?" Diye sordu. Kafamı evet anlamında salladım.

"İstersen anlatabilirsin. Bende o yollardan geçtim. İnan ki biliyorum. Sana destek olunmasını yaslanabileceğin bir omuz isticeksin. Bende istedim. Herkes ister. Biz sana destek oluruz. Bize sırt verebilirsin."

Gözlerim daha da dolduğunda ağlamamak için kafamı yukarıya doğru kaldırdım. Dedikleri doğruydu. Boşlukta gibiyim çünkü. Ne yaparsam yapayım insanların nefreti bitmicek.

Tuğçe uzanıp masanın üzerindeki elimi tuttu. "Hadi anlat. Çözelim sorunu."

Derin bir nefes alıp Efe'nin telefonda bana dediklerini bir bir anlattım. Anlatırken kendimi toparlamıştım. Göz yaşlarımı geri göndermeyi başarmanın rahatlığı varken bir çok şeyi anlatmıştım onlara.

Hatta Efe kim diye sorduklarında dokuzuncu sınıfa kadar, Emir'e kadar her şeyi anlatmıştım. Ara ara birlikte sinirlensekte, beni yormadan sonuna kadar dinlemeleri, onlar için içimdeki samimiyeyi kat ve kat arttırmıştı.

Anlattıktan sonra uzun uzun konuşup, annemin davranışlarının beni etkilememesini, bundan sonra babam ve benim bir aile olduğumuzu, bizim artık çok yakın arkadaşlar olduğumuzu, yani onlarla çekinmeden her hangi bir şeyi paylaşıp, danışabileceğimi konuşmuştuk.

Konuştukça rahatlamamı hissetmem beni mutlu ediyordu. Tuğçe'nin sevgilisi Burcu mesaj atmıştı. Bir saat geç kalabilirim siz sahile gelin birlikte orda buluşalım dediği için bizde içtiklerimizin hesabını ödeyip çıkmıştık cafeden.

Sahile vardığımızda babamada kısa bir haber vermek amaçlı mesaj atmıştım. Sonunda Burcu'yla da tanıştığımda onunda ne kadar tatlı bir insan olduğunu anlamıştım. Tuğçe ile çok tatlı bir ilişkileri vardı.

Üçü ne kadar da yakın arkadaş olsalarda beni dışlamamışlardı. Özel konuları bile benimle konuşmuşlardı. Ben varım diye sonradan konuşabilirlerdi fakat benide sohbete katıyorlardı sürekli.

Zaman o kadar hızlı geçmişti ki bizim için, ne zaman günbatımı oldu, ne zaman babamların toplantısı bitti fark etmemiştik bile. Birden karşımızda babamları görünce şaşırmıştık hepimiz.

"Ee çocuklar kaynaştınız mı? Nasıl geçti gününüz bizden sonra?" Diye soran Banu ablayla yüzüm asılmıştı. Annemin yaptığı şey aklıma gelirken hemen o kara bulutları dağıtıp gülümsemiştim. Babama anlatıcaktım ama ilk önce işi aldılarmı diye sormalıydım.

"Çok güzel geçti. Ama bizi boşverin aldınız mı işi?"  Diye heyecanla sordum. Babam yanıma gelip omzuma kolunu attı. Koluyla beni kendine çekip yanağıma bir öpücük kondururken ağzı kulaklarında,

"Aldık bebeğim. Hemde hemen yarın imzalar atılacak. Diğer ajansın sunduğu anlaşma çok kötüydü. Sürekli bizimle ilgilendiler. Onlarla el sıkışırken uğurladılar bile. Bizi yarın ikide imza için beklediklerini söylediler."

Diğer üçlüde gülümseyerek mutlulukla onayladılar. Hemen sırıtıp babama sarıldım. "Çok mutlu oldum baba. Umarım bundan sonrasıda harika geçer."  O da bana sarılıp "Umarım." Dedi.

İnopinatum (b×b)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin