Selaam. Ben geldim yinee. İyi okumalar herkese :))
Aynı gün, Efe'den...
Sabah sabah yine sinirlerim gerilmişti. Babamdan azar yemiştim yine. Kavga ettiğin çocuğun annesi bir toplantı istiyormuş diye. Sonra da uğraşamam senin boş işlerinle Yaren ablan seni okula götürsün sonrada müdür ile konuşsun dedi.
Yaren abla dediği üvey annem. Annemin yerini alan. 28 yaşında kendisi. Ona anne demiyeceğimi söylediğim de babam da bari abla de diye tembihlemişti iyice. Ama şimdi okula gelip mükemmel anne ayaklarına yatmasınada hiç izin veremezdim. Çünkü kendisi bir abladan asla daha ileriye gidemicek benim için.
Tabiki de babamı dinlemeyip çocuklarla birlikte gelmiştim yine okula. Ama o küçük sıçanı gördüğüm an çıktığı deliğe geri sokacaktım onu. Şimdi sınıftan çıkmıyor diye yanına gidemiyorduk. Nöbetiçi olan hoca izin vermiyordu. Çünkü 11'lerin olduğu kolidora sadece biz 5'imizin girmesini yasaklamışlardı.
Müdür resmen okuldan uzaklaştırma vermiyorsam çocuğa yaklaşmayın diyip böyle bir ceza verdi bize. 11. sınıflardan kardeşiniz yok birşeyiniz yok siz değil arkadaşlarınız size gelir dedi. Bizde mecbur uyuyoruz buna.
Son 3 ders kalmıştı ve hala sınıftan çıkmamıştı Akın. Bir kaç dakika sonra görüş açıma mavi gözlerini kısarak surarını buruşturarak hızlı adımlarla tuvalete giren bir adet Akın girince diğerlerini dürtmüştüm.
Bizde tuvalete girip içerdeki elini yıkayan iki kişiyide dışarı çıkarmıştık. Kerem kapıyıda kilitleyip hangi kabinde olduğunu anlamak için diğer kabinlerin kapısını ittirmişti. Hepsi boş çıkarken sondakinde olduğunu anladığımızda o da bizi yanıltmayarak kabinin kapısını açmış hatta bize gözlerini kırpıştırarak şaşkın şaşkın bakmaya başlamıştı bile.
Bir süre sonra bakışlarını bizden çekip lavoboya yöneltti. Oraya doğru gidip ellerini yıkamaya başladı az gerisinde çaprazında duruyordum. Duvar kenarında ki lababoda ellerini yıkaması işime gelmişti. Onu sıkıştırabilirdim rahatça. Yaklaşık 2 dakikadır elini yıkamayı bitirememişti.
Ortama bir oflama bıraktığımda yerinde kıpırdanmıştı. Dayanamayıp suyu kapatınca bu sefer ellerini ovalamayı bırakıp aynadan bize bakmaya başlamıştı. Ben hala suratına dik dik bakarken. Mavi gözleri tek tek hepimizin üzerinde dolanmıştı. En sonunda lafa giren ben olmuştum,
"Bize bir açıklama yapacak mısın yoksa ben zorlamı sana açıklama yaptırayım? Seç birini artık sen."Şaşkınlıkla suratıma tamamen dönüp bakmıştı. Boyu benden kısaydı bu yüzden kafamı biraz daha eğip mavi gözlerine odaklanmıştım.
Her ne kadar kötü davransamda bu gözleri beni bitiriyordu. O kadar hoştu ki rengi. Mavinin açık bir tonuydu cam gibiydi sanki. Öyle güzel parlıyordu ki bakarken gözlerimin içine en derinlerine inesim geliyordu gözlerinin. Bu düşüncelerden onun sesiyle kurtuldum.
"Açıklama mı? Ne açıklaması?" Sesindeki şaşkınlık bariz ortadaydı. Belki de mal ayağına yatıyor şuan.
"Anlamamazlıktan mı geliceksin cidden. Bak bana uyar temiz bir dayak yersin benden. Bak iki türlü de anlatacaksın. O yüzden yorma beni, o küçük beynini çalıştır bakayım belki anlarsın neyden bahsettiğimi."
Gözlerindeki korkulu bakışları görmüştüm. İşte küçük sıçan böyle kork benden.
"Ben gerçekten anlamıyorum demek istediğini. Ne açıklaması yapacağımıda anlamıyorum. Birşey yapmadım çünkü. Gerçekten bilmiyorum neyi açıklayacağımı."
Belkide gerçekten doğru söylüyordur. Belki gerçekten bilmiyordur. Yinede sinirli ifademi bozmadım. Ama insanın nasıl annesinin yaptıklarından haberi olmaz ki?
"Annenden bahsediyorum." Dedim belki anlar diye.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İnopinatum (b×b)
Teen Fiction○ T A M A M L A N D I ○ •İnopinatum: Beklenmedik. Kitapta ters köşe yapabilirim. Shiplerinizi bozmuş olursam sövmeyin. 🌈🌈 Homofobikler kitaptan uzak durun sg başka kitaplara yorumlarımı pisletmeyin o aptal zihniyetinizle!!