Komiser Murat öğleden sonra o ihbarı almadan önce müdürlükteki odasında, masasının başında, rastgele bir sayfa açtığı şiir kitabına bakıyordu. Okumuyordu. Eli çenesinin altında dalgın dalgın yazıların üstünde gözlerini gezdiriyordu.
Bir ara şiire merak salmış hatta yazmaya bile çalışmıştı. Önce ufak tefek şeyleri kendine ilham almış ardından daha büyük bir varlığa ihtiyacı olduğunun farkına varmıştı. Bu yüzden şiirlerini karısına yazmaya başlamış ve ona gösterip fikrini alabilecek cesareti bile kendinde bulmuştu. Ancak karısı komiserin yazdığı şiirleri üstü kapalı yapmaya çalışsa da beceremediği için açık açık aşağılayıp yermişti.
Karısının komisere karşı bir zararı yoktu ama faydasını da göremiyordu. Komiser ilk karısı ölünce kendinden on yaş küçük ikinci bir kadınla evlenmişti. Bu kendinden on yaş küçük kadının hayatına tazelik katıp, renklendireceği, eve gittiğinde onu güler karşılayacak birinin olması ve bir kadının sıcak ve şefkatli kollarında olma düşüncesi aklına karıştırmış bu yüzden evlenmeye karar vermişti.
İlk başlarda her şey istediği gibi gitmiş karısı onu güler yüzle karşılıyor, sarılıyor, okşuyordu. Ama sonradan kadın değişmeye başlamıştı. Dışarda yemek yemek, kocasını da alıp arkadaşlarıyla buluşmak, gece eğlencelerine çıkmak istiyordu ama komiser bütün gün işte yorulduğu için ve artık ilerlemeye başlamış yaşından dolayı karısına eşlik edemiyor onun isteklerine ayak uyduramıyordu.
Bu yüzden evde olur olmadık şeylerden dolayı kavga çıkar, birbirlerine üstü kapalı da olsa söz söylemekten çekinmez hale gelmişlerdi. Komiser Murat bu zamanlarda üzerine bir ceket alıp daha fazla kavga etmeyi gereksiz ve bayağı bulduğundan dışarı çıkar bir vakit yürür ardından bir şeyler içer ve en son çaresiz artık cehenneme benzeyen evine dönerdi. Karısı ya çoktan yatmış olur ya da komiserin eve döndüğü zaman hemen yatağa girer uyuyormuş gibi davranırdı. Böyle yapmasına komiserde sevinirdi çünkü eğer kadın yatmazsa gereksizde olsa birkaç kelime sarf etmek zorunda kalacaklardı. Ve bunlara cehennem azabı kadar zor geliyordu aslında zararsız olan iki çift sözcük.
İhbarı aldıktan sonra şiir kitabını bile masadan almaya gerek görmeden olay yerine gitmişti. Olay yeri kendi işini yaparken onu ekibinden olan henüz genç yaştaki Volkan ve Açelya karşıladı. Açelya uzun dalgalı siyah saçlı, hafifçe esmer tenli, birine bakınca etkisi altına alan iki çift yeşil göze sahipti. Volkan ise kumral uzunca olan saçlarını arkasından bağlamıştı. Boyu uzun ve zayıftı. Zayıf olmasına rağmen yapılıydı.
Volkan ceset torbasına koyulan cesede bakarken Açelya arkasını dönmüştü. Olay yeri inceleme cesedi tamamen torbaya koyup fermuarını da kapattıktan sonra Açelya da önünü döndü. Komiser ikisinin ortasına geçip "nasıl ölmüş?" diye sordu.
Volkan, yüzünü buruşturup "kendiniz baksanız iyi olur, komiserim." Dedi.
Hâlâ cesedin yanında bekleyen olay yeri inceleme torbanın fermuarını açtı. Komiser, torba açıldıktan sonra "Tamam, tamam. Kapat." Dedi. Gördüğü görüntü hiç hoşuna gitmemişti. "Ona ne olmuş böyle?"
Açelya elleri belinde bekliyordu. "Komiserim, kesin olarak ne olduğunu otopsiden sonra söyleyecekler. Ama adam bildiğiniz delik deşik. Ona buna kim ya da ne yaptıysa hiç kolay ölmediği belli."
Komiser şöyle bir etrafına bakındı işe yarayacak herhangi bir ipucu bulma umuduyla. "Cesedi kim bulmuş?" Volkan:
"Sabah çöpleri almaya gelen işçiler çöp kutusunun içinde bulmuşlar."
"Gören kimse yok muymuş? Sordunuz mu?"
Elleri cebinde bekleyen Volkan komiserin ona bakan sert bakışlarından rahatsız olunca ellerini cebinden çıkarıp "sorduk komiserim ama kimse görmemiş. Zaten etraftaki binaların çoğu boş ve kullanılmıyorlar. Buralarda yaşayan insan az. Ve buraya bakan güvenlik kamerası da yok." Dedi.
Komiser henüz beyazlaşmaya başlamış sık sakallarını sıvazladı. "Kör noktayı seçmiş ya da seçmişler. Ceset bariz belli buraya sonradan getirilmiş."
Açelya hafif esen rüzgarda dalgalanan bir demet saçını kulağının arkasına sıkıştırıp, yüzünün ifadesini son derece acıdığını gösterecek biçimde değiştirdi. "Adam böyle canice ölmeyi hak edecek ne yapmış olabilir?" diye sordu.
Komiser burada bakılacak daha fazla bir şey olmadığına karar verip "neyse." Dedi, "merkezde bunu uzun uzun tartışacağız zaten."
Komiser arabasına doğru yürürken Volkan Komiser Murat'ın "zavallı adam." Dediğini işitti.
Komiser yanlarından uzaklaştıktan sonra Volkan Açelya' ya yaklaştı. "Komiserin nesi var sence?" diye sordu.
Açelya arabasını çalıştırıp uzaklaşan komisere baktı. "O genelde böyledir. Çok konuşmaz bilirsin."
"Çok konuşmadığını biliyorum zaten ama bir garip sanki."
"Belki evinde sorunları vardır. Olmayan şeyler değil sende biliyorsun bunu."
"Ama..."
"Aması yok." Diye sesini yükseltti sabrı taşan Açelya. "Nedir sendeki bugünkü merak. Komiser Murat'ın hayatını araştıracağına neden yerde yatan adama ne olduğu ile ilgilenmiyorsun?" Volkan'ın ne diyeceğini beklemeden oradan uzaklaştı.
"Açelya beklesene beni." Diye bağırarak Açelya'ya yetişmek için hızlı adımlarla yürümeye başladı Volkan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Oyuncak Zaferler (B×B)
Mystery / Thriller(+18 şiddet ögeleri barındırmaktadır.) **** Yakın zamanda birisi çıktı ortaya. Efendi diyordu kendine. İnsanları kaçırıp eski idam yöntemlerine göre öldürüyordu. Bir, iki, üç... cinayetlerin ve yaptıklarının ardı arkası kesilmedi. Bu işi çözmeleri...