4. Bölüm- "Seni Seviyorum"

315 35 587
                                    

Medya: Güldüğüme bakmayın her bokun hesabını Kim Yoohyeon şerefsizine soracağım. - Kim Bora

Kim Minji

Oynanan bir çok oyundan sonra herkes nefes nefese kalmıştı ve bazıları kendilerini çimenlere bırakmış dinleniyor, bazıları ise şişelerini kafalarına dikerek su içiyorlardı.

Bora yerde üzerindeki çamurları görmezden gelerek uzanmaya çalışıyordu. Az önce bir halat çekme yarışını kaybetmeyi hazmetmeye çalışıyordu.

Aslında onun dışında bu kadar bu yarışları ciddiye alan yoktu -sonuçta kampın amacı sadece kaynaşmaktı- ama Bora'nın da bu yarışları "dans yarışması" kadar önemsediği söylenemezdi.

Burada hazmetmeye çalıştığı mesele kaybetmesi değil, Lee Siyeon'a kaybetmesiydi.

Halat çekme yarışında takım olarak yarışmıştık. Bora kendi takımının en önündeydi. Arkasında benle birlikte dört kişi vardı. Karşı taraf ise Yoohyeon ve Siyeon'la birlikte beş kişiydiler.

Uzun çekişmenin sonucunda kaybettiğimizde ben dengemi sağlamayı başarmış olsam da Bora çamura düşmekten kurtulamamıştı.

Tabi ki karşı tarafta kahkahalarla gülen bir Siyeon vardı.

Ve ona eşlik eden Yoohyeon...

Bora kendi kendine "Döndüğümüz zaman Yoohyeon'u gerçekten öldüreceğim." diye dişlerini sıkarak söylediğinde ben hariç kimse onu duymamıştı. Ne Siyeon ne de Yoohyeon...

Bense hala temiz olduğuma şükrederek Bora'nın elinden tutup kalkmasına yardım etmiştim. Aslında rahatsız edecek düzeyde çamur olmamıştı. Beyaz tişörtü ve yüzünün sağ tarafının yarısı çamur olsa da kötü durmuyordu.

Etrafıma bakındım. Bora, ben onu kaldırdıktan sonra Yoohyeon ve Siyeon'un yanına gitmişti ve üçü hararetle tartışıyorlardı. Mingyu ise Hoseok'un arkadaşlarıyla konuşuyordu. Hoseok ise biraz uzağımızda nehrin kenarına oturmuş, yukarıdan ayaklarını sallandırarak tuvalete giden Yoongi'yi bekliyordu.

Yanına gittiğimde otururken iç çektim. Kafam çok karışıktı. Kendi düşüncelerimi uzaklaştırmak için ya da belki de netleştirmek için Hoseok'a "Yoongi'den hoşlandığını nasıl anladın?" diye sordum. Hoseok hafifçe geri yasladığı kafasını bana döndürdü. Güneş yüzünün yan tarafını çok iyi bir açıyla aydınlatıyordu. Gerçekten çok yakışıklıydı.

"Ondan hoşlandığımı ben zaten hep biliyordum. Hareketleri, karakteri, güzelliği ve yakışıklılığıyla beni zaten onu gördüğüm ilk andan beri kendisine çekiyordu. Gülümsediği zaman ortaya çıkan minik dişleri ve diş etleri... Sesi..." güldü. "Tabi bunlara ulaşabilmem biraz vaktimi aldı. Sürekli benden kaçıyordu çünkü. Gerçi hala arada kaçıyor ama en azından alıştı. Bazen kendisi de sırnaşıyor."

Çimenlerin üzerinden bir taş alıp ayaklarımın altındaki suya atıp dalgalanan yansımamı izledim. "Peki... Birinin senden hoşlandığını nasıl anlarsın?"

"Sana olan davranışlarından, bakışlarından, mimiklerinden... Daha bir sürü şey sayabilirim. Mesela ona yaklaştığından nasıl tepkiler veriyor, panik mi yapıyor, karşılık mı veriyor ya da kayıtsız mı kalıyor. Ya da ona imalarda bulunduğunda nasıl dönüt yapıyor... Bunun gibi şeyler. Tabi ben senin bunları yapman gerektiğini düşünmüyorum."

Ciddileşip gözlerimin içine baktı. "Mingyu sana gerçekten aşık. Sırılsıklam hem de... Sana açılmadan önceki davranışlarının hepsine evde ben şahit oldum. Mingyu'nun duygularından şüphe ediyorsan bana söyleyebilirsin ama sana kardeşini çok iyi tanıyan bir abi olarak onun sana deli olduğunun garantisini verebilirim."

Secret Love SongHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin