Kupanın içerisindeki kahve soğuyordu. Balkonda ince bir hırka ile oturmuş yaşadığım şehrin güzel manzarasını seyrediyordum. Güneş şehre çoktan veda etmişti gökyüzü olduğundan daha karanlıktı. Şehrin koca binalarından yükselen ışıklar sayesinde manzara daha büyüleyici duruyordu. Geceleri aşırı soğuk olan bu şehrin havası bedenime çarpıyordu ben tepki veremeyecek kadar yorgundum.
Kendimi her an balkondan aşağı atabilecek potansiyele sahiptim.
Derin bir nefes alıp bakışlarımı balkonumdan caddeye çevirdim. Gözüme takılan karartıya dikkatli bir şekilde baktığımda sokak lambasının altında oturmuş siyah hırkalı birinin beni izlediğini fark ettim. Perşembe... Bu o muydu?
Kaşlarımı çatıp daha dikkatli baktığımda karartının hareket ettiğini gördüm. Onu fark ettiğimi anlamış olacak ki bulunduğu yerden ayrılıp caddenin aşağısına doğru yürümeye başladı. Başında ki şapkası onu görmemi engellemişti. Aşağı inip ona yetişmeye çalışmayacaktım çünkü her kimse çoktan buradan ayrılmıştı ona yetişemezdim. Beni sürekli izlemesi sinir bozucuydu. Sinirle elimdeki kupayı balkondaki küçük sehpaya sertçe bırakıp balkondan içeriye girdim. Telefonumu koltuğun üzerinden alıp mesaj kısmına girdim. Çevrimiçiydi.
Siz: Bu yaptığın sapıkça!
Perşembe Yazıyor...
Perşembe: Ne yaptım la ben?
Siz: Evimi gözetliyorsun!
Siz: Bu gerçekten rahatsız edici!
Perşembe: Seni gözetlemeyi bir haftadır kestim. Kimden bahsediyorsun?
Perşembe: Biri mi gözetliyor seni?
Perşembe: Biri bir şey mi yaptı?
Siz: Saf ayağına yatıyorsun şuan.
Perşembe: Ne olduğunu tam olarak anlatacak mısın?
Siz: Biri caddeden evimi gözetliyordu. O sen değil miydin?
Perşembe: Ben değildim.
Siz: Emin misin?
Perşembe: Gitti mi şimdi?
Siz: Sen değil misin?
Perşembe: Ben olsaydım söylerim Pelin. Gidip bak geri gelmiş mi?
Siz: Sana neden güveneyim? Ya sensen.
Perşembe: Pelin ben değildim. Yemin ederim.
Perşembe: Gidip bak geri gelmiş mi?
Telefonu kapatıp balkona doğru yürüdüm. Perşembeye nedensiz bir şekilde güveniyordum. O olmayabilirdi. Balkonun kapısını açıp güneşlik perdenin ardına saklanıp aşağıya baktım oradaydı. Sokak lambasının yanında bir karartı vardı. Yutkunup telefonumu elime aldım.
Siz: Orada.
Perşembe: İçeri geç ve kapılarını kilitle.
Aşağı baktığımda orada ki karartının elinde telefona benzer bir şey yoktu. Perşembe olması bir bakıma imkansızdı. Derin bir nefes alıp balkondan içeri girdim ve balkonun kapısını kapattım. Hayatımda işler asla yolunda gitmeyecekti sanırım. Telefonumu elime alıp siyah koltuğumun üzerine oturdum.
Siz: Neler oluyor?
Perşembe: Bilmiyorum ama iyi bir şeyler olmadığı kesin.
Perşembe: Ben evinin oraya geleceğim. Sakın dışarı çıkma. O kişi her kimse iyi bir niyeti olmadığı kesin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Perşembe, Gapia °texting✓
Teen Fiction053..: Seni sevmek bir intiharsa ben ölmeye razıyım. Tamamlandı|