Hadi Gidelim

39 2 0
                                    

HOSHI - Spider

Jisung Minho'ya uzun bir süre sarıldıktan sonra gitmeleri gerekiyordu. İkisi de hazırlandıktan sonra hep birlikte evden çıktılar. 

Jisung okula gitmeye korkuyordu. Çünkü Woojin ile karşılaşmak istediği en son şey bile değildi. Öyle bir şey istemiyordu bile. 

Üçü birlikte okula yürüdükten sonra birbirlerine el sallayarak ayrılmışlardı. Wooyoung ve San el ele tutuşmuş kendi fakültelerine yürüyorlardı. Jisung'da arkalarından bir süre daha bakıp kendi fakültesine gitti. Aslında üçü de mimarlık okuyordu ama sınıf farkından dolayı fakülteleri ayrıydı. 

Jisung, Woojin'i görmemeyi umarak ve derin bir nefes alarak sınıfa girdi. Hyunjin ve Yeji çoktan yerlerini almışlardı bile. Anlaşılan bugün tek oturacaktı Jisung. Belirli bir yerleri yoktu. O yüzden de her gün farklı bir yere oturabiliyorlardı. Tabii çoğunlukla bunu yapmıyorlardı. 

Jisung arkadaşlarına selam verdikten sonra Sunwoo ve Shuhua'nın arkasına oturdu. 

"Günaydın." dedi gülümseyerek Sunwoo. 

"Size de. Ne yapıyorsunuz?" diye sordu Jisung. 

"Hiç. Projemiz hakkında konuşuyorduk. Yani son rötuşlar hakkında." dedi Shuhua. 

"Bitti mi bari? Nasıl oldu? Fotoğrafı var mı?" diye merakla sordu Jisung. 

"Sakin olsana. Tabii ki fotoğrafı var. Hatta her aşamanın fotoğrafı var. Zaten bitti. Dediğim gibi sadece hafif detaylar kaldı. Bugün bitiririz." dedi Shuhua. Bu sırada Sunwoo fotoğrafları arıyordu. 

"Siz birlikte mi kalıyordunuz?" İkiside telefona baktığı için Jisung'u duymamışlardı. "Size diyorum." dedi Jisung ikisini de dürterek. 

"Efendim?" diye konuştular aynı anda.  

"'Birlikte mi kalıyorsunuz' diye sordum."  

"Baştan söylesene." Sunwoo'nun bu dediğini gözlerini devirmekle yetinmişti Jisung. 

"Evet. Birlikte kalıyoruz." dedi Shuhua araya girerek. 

Jisung beklediği cevabı almıştı. Suratı 'sevdiği ship moment vermiş' gibiydi. 

"Peki bir soru daha. Birlikte misiniz?" 

"Ne? Hayır." dedi Sunwoo. 

"O zaman neden bu kadar büyük tepki verdin?" diye sordu Jisung. Bir şeyleri ortaya çıkarmak istiyordu.  

"Jisung saçmalama. Biz sadece arkadaşız. Aramızda bir şey olamaz." Shuhua'nın bu dediği ile Sunwoo'nun suratı düşmüştü. Jisung, Sunwoo'ya baktığı için görmüştü ama Shuhua o suratı görmemişti. 

Biraz daha konuştuktan sonra Seokjin gelmişti. Gelir gelmez de "Jisung nerede?" diye sordu. 

"Buradayım Bay Kim." dedi Jisung elini kaldırarak. Biraz da olsa korkmuştu. 

"İlk defa yerini değiştirmişsin. Şaşırdım. Neyse. Sanırım Woojin okuldan atılacak ama son bir şeye ihtiyacımız var." 

"Ne gibi Bay Kim?" 

"Gerçekten böyle bir şey yaptığını duymamız ya da söylemesi gibi. Yani kanıt." 

"Nereden bulacağız peki Bay Kim?"

"Bilmiyorum Jisung." 

"Bay Kim?" Arka sıradan Yeji seslenmişti. 

"Efendim kızım." dedi Seokjin. Bazen öğrencilerine böyle hitap ederdi. Alışmışlardı artık. 

"Ben sanırım bir kanıt biliyorum." 

"Nedir?" 

"Bir kardişimiz olduğunu biliyorsunuz. O gün kafede ve nişanda Woojin'i görünce videoya çekmişti. İsterseniz onl-" 

"Bu çok iyi olur. Hemen bulun onları. En geç bir saat sonraya kadar elimde olsun."

"Tabii Bay Kim. İzninizle kardeşimi arayabilir miyim?" 

"Tabii." 

-

"Bana videoları attı Bay Kim. İsterseniz size atabilirim." 

"Gerek yok Yeji. Senin telefonun ile de kanıt gösterebiliriz. Hadi hemen gidelim." 

"Bay Kim." Bu sefer de seslenen Sunwoo'ydu. 

"Efendim Sunwoo?"

"Az önce biraz araştırma yaptım ve gittiği barın kamera kayıtlarına ulaşmayı başardım. Bence bu yeterli bir kanıt olacak Bay Kim." Sunwoo sınıfın 'hackerı' gibiydi. Sosyla medyayı kullanış şekli ve bilgilere hızlıca ulaşması çok kolay olurdu. Çoğu yerden de tanıdığı olduğu için çoğunlukla işi kolay oluyordu. 

"Hem de nasıl. Hadi sen de bizimle geliyorsun. Hadi ama Sunwoo. Çok yavaşsın." Sunwoo daha yerinden kalkmadan konuşmuştu Seokjin. 

-

Yaklaşık bir saat kadar bir süre içerisinde sınıfa kimse gelmemişti. 

"Nerede kaldıklarını merak ediyorum." dedi yüksek sesle Shuhua. 

"Ben de." dedi kısaca Hyunjin. 

Kısa bir sessizlikten sonra gelmişlerdi. 

"Sanırım başardık çocuklar." dedi Seokjin gülerek. 

"Sağolun Bay Kim." dedi Jisung gülümseyerek. 

"Ne demek. Onu okuldan atmak herkes için iyi olacak. Neyse. Hadi herkes otursun. Biraz da olsa ders yapalım." Çocuklar Seokjin'in dediğine kafa sallayıp yerlerine oturdular. Bugünkü konuları yuvarlak şekilde inşa edilmiş yapılardı. 

-

"Okuldan atıldığına hâlâ inanamıyorum." dedi Jisung. Çok mutluydu. 

"Ben de. Sonunda ondan kurtulduk." dedi Yeji. 

"Çok fazla sevinmeyin." dedi arkalarından biri. Bu kesinlikle Woojin'di. 

Jisung duyduğu ses ile sinirle arkasına döndü. Tam ağzını açıp, bir şey söylemek üzereyken, Woojin ona yumruk atmıştı. 

Hyunjin ve Yeji sinirle üstüne yürümüşlerdi Woojin'in. Jisung'a da çok sağlam vurmuştu. Dudağı patlamıştı. 

Yeji ona vurmak üzreyken Wooyoung, San, Kevin ve Jacob gelip, onları ittirdikten sonra Woojin'e yumruğu çakmışlardı. Yani Kevin vurmuştu. Zaten ondan nefret ediyordu. Kevin'ın yumruğu sadece onu sersemletmeye yetmişti gerçi ama bunu umursamadan yakasına yapıştı.

"Sana arkadaşlarımdan uzak dur dedim! Şimdi bu okuldan defolup git ki herkes rahat bir nefes alabilsin. Mümkünse şehirden de defol. Hatta ülkeden." Kevin konuşurken birden Woojin'in yakasına başka biri yapışmıştı. Konuşulanları duymuştu. Bu yüzden de sinirleri tepesine çıkmıştı.   

"Bir daha Jisung'a yaklaşırsan seni öldürürüm. Senin kızlara yaptıklarının aynısını sana da yaptırırım. Hatta onunla da kalmam. Seni ülkeden sürene kadar devam ederim. Bana yumruk attın, sana karşılık bile vermedim ama Jisung'a asla dokunamazsın. Seni mahvederim. Defol git!" Tuttuğu yakasını sarsarak bırakmıştı Minho. Woojin de arkasına bile dönüp bakmadan oradan uzaklaştı. 

Minho hızlıca Jiung'un yanına koşup "İyi misin bebeğim? Özür dilerim. Sana daha da saracağını söylemiştin ama ben seni dinlemedim. Çok acıyor mu? Özür dilerim." dedi hızlıca. Bir an sinirli bir dış görünüşten, endişeli bir erkek arkadaşa dönüşmüştü.

"İyiyim. Sakin ol. Acıyor biraz ama önemli değil." 

"Saçmala bebeğim. Kanıyor. Kanayan yaralar iyi değildir." Hâlâ endişeliydi Minho. 

"Tamam. Eve gideriz. Sen bana pasuman yaparsın. Sonra geçer. O kadar." 

"Tamam. Hadi gidelim." Minho sevgilisini kucağına almıştı. 

"Ne yapıyorsun Minho? Bize bakıyorlar." dedi sessizce Jisung. 

"Bir şey olmaz. Hem biz yakında evlenmeyecek miyiz? Alışmış oluruz ikimiz de." dedi ve Jisung'u daha da sıkarak yürümeye başladılar. Arkadaşları da arkalarından geliyordu. 

Game // MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin