Aile (final)

60 3 2
                                    

"Oteliniz bu kadar uzakta mı?" diye sordu Jeongin. Mızmızlanmakta haklıydı. Yarım saattir dünyanın otelini geçmişlerdi ve hiçbiri kaldıkları otel değildi. 

"Siz gece bir buçukta, o uçak yorgunluğuyla, buraya kadar yürüdünüz mü? Ben olsaydım sokakta uyurdum." dedi gülerek. Yine de nefes nefeseydi. 

"Burası biraz fazla uzun yolmuş. Biz daha kestirme bir yoldan gelmiştik. Havaalanından beş dakika yürüdükten sonraydı." dedi Kevin. 

"Hyung emin misin? Buranın yakınlarında havaalanı yok. Bence siz o yorgunlukla ne yaptığınızı bilmiyordunuz?" 

"Bilmiyorum. Olabilir." dedi Wooyoung.

"İtiraz kabul etmiyorum, dönerken bir şeylere binmeliyiz. Gideceğimiz ev buraya biraz uzak. Arabayla on-on beş dakika falan sürer." dedi Jeongin. 

Akşam yemeğinden sonra Jeongin'le kalmaya ikna olmuşlardı. Ona güvenmişlerdi. 

-

Otelden bavullarını alıp, çıktılar. Jeongin nereye sürüklüyorsa oraya gidiyorladı. Otobüs durağına tam zamanında gitmişlerdi. Gider gitmez otobüs gelmişti. Kendilerine oturacak bir yer bulduktan sonra bavullarını kaldırarak iyice kuruldular koltuklara. Tabii çalan telefon Jisung'un bütün rahatını bozmuştu. 

"Bebeğim. Nasılsınız? Rahatsız etmedim değil mi?" 

"Saçmalama. Sizi o kadar çok özledik ki." 

"Araba sesi de ne?" 

"Biz otelde kalıyorduk ama yeni bir arkadaş edindik. Çok tatlı birisi..." Jisung konuşurken Jeongin onun dikkatini çekip adını söylememesini istiyordu. "Adını söyletmek istemiyor ama emin ol, çok tatlı birisi. Onunla birlikte kalacağız. Hemen endişelenme." 

"Siz güvendiyseniz ben de güvenirim. Seni çok özledim bebeğim." 

"Ben de. Seni ve arkadaşlarımı çok özledim. Bir an önce gelin." 

"Merak etme bebeğim. Bir an önce yanına geleceğim. Geleceğiz. Hyunjin, Ni-ki'yle konuşmak istiyor. Ona veriyorum. Sen çok seviyorum ve öpüyorum bebeğim." Jisung telefondan sevgilisine öpücük atıp, telefonu Ni-ki'ye uzattı. "Hyunjin arıyor." 

"Hyung! Seni çok özledim."

"Ben de. Ben de bebeğim. Seni çok özledim. Çok kısa bir sürede geleceğim. Sadece iki gün daha bekle. Sana o kadar çok sarılacağım ki seni hiç bırakmayacağım." 

"Kıskanıyorum ama." dedi Yeji telefona yaklaşıp. Aralarındaki bağ çok kuvvetliydi. 

"Yeji seni de çok seviyorum ve özledim." diye bağırdı telefona doğru. Minho telefonunu almıştı. 

"Yah! Ben de telefonla konuşacağım. Neyse bebeğim, ben kapatmalıyım çünkü burada kavga çıktı. San ve Hyunjin kavga ediyorlar ve sanırım ayırmam gereken bir kavga. Yah! Yah! Vurmayı-" 

Jisung suratına kapatılan telefon ile dona kalmıştı. 

"Niye öyle bakıyorsun?" diye sordu Wooyoung. Sesini alçatma gereği duymamıştı. Çünkü otobüste onlardan başka kimse yoktu. 

"San hyung ve Hyunjin kavga ediyorlardı. Hem de 'ayırma' durumuna gelmiş bir kavga." dedi Jisung.   

"Hyunjin kavga mı ediyor?" diye sordu Yeji. O da şaşırmıştı. Jisung ve Yeji birbirlerine bakarken telefon tekrar çalmıştı. Jisung telefonu açıp hoparlöre aldı. 

"Yah! Yah! Birbirinize vurmayın! Ne yapıyorsunuz siz!" diye bağırıyordu Minho. Yanlışlıkla aradığı belliydi. 

"Buraya gel! Seni küçük serseri!" Bu bağıran San'dı. 

Game // MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin