B-ben Onu Gördüm

228 13 4
                                    

TAEMIN - IDEA


Eve gelir gelmez Yeji Ni-ki'yi aramıştı nerede olduklarını söylemek için.

"Ni-ki biz Hyunjin ile Minho oppadayız. Sen okul çıkış saatine kadar geliriz."

"Tamam noona."

Konuşmaları yine çok kısa sürmüştü. Telefonu kapattıktan sonra salona geçip diğerlerinin yanına oturdu.

Aradan yaklaşık yarım saat geçmişti ve henüz Wooyoung gelmemişti.

"Ben yemek yapacağım. Jisung sen onları arar mısın?" diye sordu Minho. Jisung sadece kafasını sallamıştı.

"Minho. Wooyoung cevap vermiyor. San da aradı ama yine de cevap vermiyor." Diye bağırdı mutfağa doğru.

"Vermiyor mı? O zaman Wooyoung'u aramaya gider misin? Endişelenmeye başlıyorum."

"Bizde gelelim mi?" diye sordu Hyunjin. Minho bunu duymuştu ve "Hyunjin sen Jisung ile git ama Yeji burada kalsın. San sen de gidebilirsin. Telefonlarınızı unutmayın." Dedi.

Üçü de "Tamam!" diyerek evden çıktılar.

Beş dakika sonra okula varmışlardı. Ayrılıp okulu aramaya başladılar.

Jisung onları ayrılırlarken gördüğü yere gitmişti. Orada olduklarına neredeyse emindi.

Oraya vardığında (üniversitenin arkası gibi düşünün) gördüğü manzara ile şok olmuştu.

Eli titreyerek telefonunu çıkardı ve önce Hyunjin'i sonra San'ı en son da Minho'yu aradı. Yakın olduğu için önce Hyunjin ve San gelmişti yanlarına. Bu sırada Jisung Wooyoung'u ayıltmaya çalışıyordu.

Gördükleri manzara ile Hyunjin, San ve Minho da şok olmuştu. Çünkü Wooyoung çok kötü bir şekilde dayak yemiş ve sonucunda da bayılmıştı. Bu durumun nasıl yaşandığına ya da nasıl olduğuna dördü de inanamıyordu.

Bu manzara karşısında San ne yapacağını şaşırmıştı ve çok kötü hissetmişti. Onu yalnız bırakmamalıydı. O istemese bile peşinden gitmeliydi. Gerekirse takip etmeliydi ama böyle olmamalıydı. Wooyoung'un başına bir şey gelmemeliydi.

"Hayır, hayır. Hepsi benim yüzümden. Onu bıraktım. Onu bırakmamalıydım." Ağlayarak kafasına vurmaya ve bağırmaya başlamıştı. Onu sakinleştirmezlerse kendi kendine zarar verebilirdi.

"San yapma. Bu senin suçun değil. Sakin ol." Diye konuşarak yanına gitmişti Minho ama San hâlâ kafasına vurmaya devam ediyordu.

Minho yanına koşup kollarını tuttu. "San bu yaptığının ne sana ne de Wooyoung'a faydası var. Sakin ol ve ona yanında olduğunu hissettir." Dedi.

San'ın yapacak bir şeyi yoktu ama Minho'nun dediğini yapmalıydı. Ağlayarak kafasını salladı ve koşarak Wooyoung'un yanına gitti.

Ona sarılıp en sakin hale getirmeye çalıştığı sesi ile ona sarılıp ayıltmaya çalışıyordu. Onu böyle görmeye daha fazla dayanamamıştı ve tekrar ağlamaya başlamıştı. "Niye bakıyorsunuz? Ambulansı falan arayın. Niye bakıyorsunuz?" diye bağırmıştı.

Jisung en yakın arkadaşlarını böyle görmeye dayanamadığı için bir köşeye çömelmiş ve Wooyoung'u ayıltmaya çalışırken eline bulaşan kanlara bakıyordu. Şoka girmiş gibiydi. Hiçbir şey söylemiyor ve hiçbir tepki vermiyordu. Sadece ellerine bakarak ve bir şeyler fısıldayarak öne arkaya sallanıyordu. İstiyordu. Ayağa kalkmak, Wooyoung'un yanına gitmek istiyordu ama olmuyordu. Bacaklarında o gücü bulamıyordu. Kendine güvenemiyordu.

Game // MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin