"Seni ziyarete geldim, Rüya'm." dedi genç adam ve elindeki çiçek buketini, çiçeklerle dolu olan mezarın üstüne bıraktı.
"Telefon numaranı bile almışlar artık. Anılarınla beraber kayıp gidiyorsun elimden. Telefon numaranı almak nasıl, nasıl gelmedi aklıma? Ama ben hiç düşünmedim ki... Sana aitti o mesajlar... Kalbim sana ait olduğu için kimse alamaz onu, anılarını da öyle zannettim. Affet beni, koruyamadım anını."
Toprağı okşadı.
"Her gün videolarımızı izliyorum. Aklım çıkıyor bir detayı unutacağım diye. Gerçi konu sensen, detay demem ben hiçbir şeye. Her şey önemli, her şey önemli."
"Canım acıyor, tahmin ediyorsundur zaten. Saçının teline zarar gelmesine bile dayanamazdım ben. Şimdi..."
"Bazen bir şey oluyor, gülecek oluyorum... O an, o an aklıma geliyorsun. Soluyor gülüşüm. Kızıyorum kendime. Mutlu ol dedin bana, son isteğin buydu benden. Ama..."
Ayağa kalktı daha çok ağlayacağını anlayınca. Rengarenk çiçek buketlerine bir kez daha baktı.
"Rüyalarıma beklerim, Rüya'm." diye fısıldadı ve yavaşça uzaklaştı.
Evet, bitti hikayemiz.
Kızacaksınız bana büyük ihtimal, Rüya öldüğü için. Ama hikayenin başından beri bu son aklımdaydı. Böyle oldu.
Ayrıca mesela Barın bir yerde "Üzerinde mavi bir kazak, bir de eğreti kırmızı bir desen. Hiç yakışmamış." gibi bir mesaj atıyordu. Hayalindan bahsediyordu ve sarılamadığından. Bilinç altının neden onu böyle gördüğünü anlamadığını söylüyordu ama anlıyordu aslında, sadece anlamazlıktan geliyordu. Rüya'nın kazadaki halini gördüğünü biliyordu.
-Son-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rüya | Texting
Short Story(Tamamlandı.) 05***: Bugün çok yoruldum. 05***: İki tablom vardı bitmemiş. 05***: Onları bitirdim. 05***: Yarım kalmasınlar diye. 05***: Aklıma sen geldin resim yaparken, 05***: Saşırdın mı? 05***: Ben şaşırmadım. 05***: Aklımda çalan müzikle...