İyi Okumalar...
Jimin
Jeju Adası. Sivillerin korku dolu kabuslarının yaşandığı, korsanların barındıkları tek sığınak. Korsan Sarayı'nı görebiliyordum. Bir o kadar görkemli, bir o kadar ürkütücüydü. Jungkook'un orası ile bir geçmişi olduğuna inanmak çok zor gelmişti. Onun ve ailesinin bu sarayın içerisinde hem güzel günler yaşayıp, hem de başlarına gelen felaketlere inanamıyordum. Şimdi çok sevgili Yoongi o hareketsiz duvarların ağlamasına sebep oluyordu.
"Buraya hiç gelmedin değil mi?" diye sordu Lisa. Yanıma ne zaman geldiğini bilmiyordum. Bu yüzden hafiften bile olsa irkilmiştim.
Başımı iki yana salladım. "Şuna baksana Lisa! Resmen yardım için haykırıyor. Başta böyle bir kral varken nasıl gelinir ki?" diye sordum. Ama buna cevap vermemişti. Vermemesi de en doğrusu. Sadece izleyerek bile olsa zaten her şeyi anlayabiliyor ve hissedebiliyorduk.
Ona döndüm ve bu güzel meleği kollarım arasına aldım. "Kurtulacak mıyız Jimin?" diye sordu. O da endişeliydi. Laneti üzerinde olduğu için Yoongi denen zalim ona zarar vermek zorunda kalmıyordu. Ama şimdi Lisa'nın bu hayat garantisi yoktu.
Bir elimi yüzüne çıkardım ve elmacık kemiğini baş parmağımla okşadım. "Umudunu kaybetme Kaptan Lisa. Çünkü hayallerimiz büyük." dedim ve yüzüne gelen saçı kulağının arkasına sıkıştırdım. Dudaklarımı alnına bastırdım ve uzun bir öpücük kondurdum.
"HERKES HAZIR OLSUN! LİMANA YANAŞIYORUZ!" dedi çok bilmiş Kaptan Jackson. Bu sırada herkesin belinden çıkardıkları kılıç seslerini duydum. Bunu anlamadığım için çaprazımda teleskopu ile bakan Kaptan Namjoon'a döndüm.
"Ne olur ne olmaz!" diye başladı. "Geleceğimizi inan bana tahmin ediyordur. Bu yüzden askerlerine karşılık hazırlıklı olmamız lazım!" dedi ve teleskopu gözünden çekerek arkasını döndü.
"Her şeye karşı hazırlıklı olun! Kimseye güvenmeyin! Tek hedefiniz saraya gitmek olsun! Kimseyi duymayın ve dinlemeyin!" dedi tüm korsanlara ve mürettebata seslenerek.
"Durun!" dedi bir den Hoseok. "Ölmeden önce şişemi siz saygı değer kaptanlarıma kaldırıyorum! Bugüne kadar sizin sayenizde çok fazla rom içtim ve çok hatunun başını döndürdüm! Tanrı'nın cennetine layık olmasam da, umarım cehennemindeki zebaniler güzeldir!"
"HOSEOK!"
Herkesin ağzından bu uyarıcı ses tonu ile öylece, şapşal şapşal etrafına bakındı. Ardından şişeyi tekrar kaldırarak konuştu.
"Tanrı bizi korusun!" dedi ve bir dikişte koca şişeyi içmeye başladı. Gözlerimi her içişinde olduğu gibi yine büyüttüm. Bir insan bu kadar acı bir şeyi nasıl bir dikişte bitirebilir?
Bu arada artık limana varmıştık. Tek yapmamız gereken çapayı suya indirmek olacaktı. Mürettebat geminin sabit kalması için çapa ile uğraşırken ben etrafa göz gezdirdim. Bulunduğumuz limanda çalışan iki demirci, bir balıkçı ve samanların orada duran şapkalı üç kişi vardı. Hiçbiri yüzümüze bakmıyordu. Böyle şeylere alışıklar diyeceğim ama kafalarını kaldırmamaları da tuhafıma gitmişti. Bu gemi bir Kore'li korsana da ait değildi sonuçta. Kim olduğunu hiç mi merak etmez bir insan?
Saman çuvallarının oradaki şapkası eğik olana bakmaya devam ettim. Bir heykelden farksızdı. Tek yaptığı elinde tuttuğu küçük demir saldırı topunu çevirip duruyordu. Elini bir kez hareket ettirmesi ile korsan armasını görmüştüm. Üstelik bu kore'nin armasıydı.
"TUZAK!" diye bağırdığımda herkes dönüp bana baktı. Ben bakışlarımı tekrar onlara çevirdiğimde ise demircilerin, balıkçının hatta o üç kişinin bize doğru kılıçlarla geldiğini görmüştüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Pirates Of The BANGTAN // BANGTANPİNK
FanfictionAdaleti sağlamak sadece 11 yoldaşın elindeydi. Onlarla birlikte kılıç sallamaya cesaret edebilir misin? ☠️☠️☠️ #LisMin #VRose #JenKook #NamSoo ☠️☠️☠️ ©GUCCIxTATA