☠ Bölüm-33 ☠

304 32 10
                                    

Canlarım Lütfen Oylarınız Gibi Yorumlarınız da Katmayı Unutmayın Lütfen. Artık Yorum Hiç Gelmiyor Neredeyse. Sizlerden Rica Ediyorum. İyi Okumalar.




Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Jimin

Lanet olası büyük ağaçlar yüzünden sürekli dallara takılıyor ve yürümemize engel oluyorlardı. Gözleri gitgide daha da görmemeye başladığı için Jungkook'a yürürken destek oluyordum. Kaptan V elindeki kılıcını dallara doğru sallayarak onları kesiyor ve önümüzü görmemizde yardımcı oluyordu.

"Daha ne kadar var?" diye sordum can çekişir gibi. Kaptan V nefes nefese kalmıştı. Kılıcını indirdiğinde bizi bekleyen mağara ile karşılaşmış oldum.

"İşte geldik." dedi hala nefes nefeseyken. 

Girişi bu kadar güzelken bizi içeride nasıl bir tehlike bekliyordu olabilirdi ki? Ama Jungkook'un gücünü kaybetmek üzerinde olduğunu anlamıştım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Girişi bu kadar güzelken bizi içeride nasıl bir tehlike bekliyordu olabilirdi ki? Ama Jungkook'un gücünü kaybetmek üzerinde olduğunu anlamıştım. Artık nefes alıp verirken sanki ciğerlerini bu konuda engelleyen bir şey varmış gibi kendini sıkıyordu. Gözlerini kapatıyor, kaşının ortası ve alnı kırışıyordu.

"Fazla zamanımız yok. Güneş batmak üzere. Bir an önce şu işi halledelim." dedi Kaptan V. Bu sırada Jungkook araya girdi. "Temkinli olmak zorundayız. Sakince işimizi görmezsek eğer, o zaman mağaradan hiç çıkamayız."

"Orası öyle. Ama farkındaysan ölmek üzeresin. Ayrıca içeride bizi neyin beklediğini bile bilmiyoruz."

"Sen daha önce bu mağaraya girdin mi?" diye sordum Kaptan V'ye. "Hayır. Bu yüzden endişeliyim zaten." dedi ve kılıcını hazırlıklı tutarak yavaş adımlarla ilerlemeye başladı.

Paçaları ıslatma zamanıydı. Mağara su ile doluydu. Bu yüzden dizlerimizin biraz daha aşağısı suyun içerisindeydi. Yavaş yavaş ilerledikçe  gün ışığı da kayboluyordu. Bu tamamen karanlık olduğu anlamına gelmiyordu. Sadece boğucu ve uğursuzluğu çağrıştıran bir aydınlık vardı. Mağaranın duvarlarında büyük taşlar vardı. Hatta bazı resimler. Ve gözüm beni yanıltmıyorsa eğer o resimler hareket ediyordu. Gözlerimi birkaç kez kırpıştırdım ve yine duvara baktım.

The Pirates Of The BANGTAN // BANGTANPİNKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin