☠ Bölüm-14 ☠

444 54 49
                                    

Evet Canlarım Sınır Geçti ve Söz Verdiğim Gibi Bölümü Yayınladım! İyi Okumalar!

Yoongi

Vücudumu, daha doğrusu kalbimi sıkıştıran bir şey vardı. Acı içinde boğulacağımı anladığımda uykumu böldüm ve telaşla uyandım. Kalbimde büyük bir ağrı vardı. Wonsuk birden içeri girdiğinde ne kadar korktuğunu görmüş oldum. 

"Majesteleri..." Bir şey söylemesine izin vermeden yatağımdan kalktım ve cama doğru ilerledim. Karanlık olan gökyüzü, daha da siyahlaşmıştı. Ve gemi sallanıyordu. Dalgalar hırçınlaşıyor. Bunun sebebi bir tek şey olabilir.

"Lisa." O da zaten ağzımdan sesli bir şekilde dökülmüştü. 

Başımı yana çevirdim ve Çin lordunun bana hediye ettiği ejderha tablosunda bir hareketlenme gördüm. Sanki ejderha hareket ediyordu. Tepesinde olan güneş resmide dönüyordu. Wonsuk'ta benim gibi tabloya baktı ama o benim gördüğümü göremiyordu. Ejderha resimde ağzından ateş püskürtüyordu. O püskürttüğü ateş bile dalgalanıyordu. Gözlerimi kıstım ve ejderhanın gövdesinde netleşen adı gördüm.

"Jimin." dedim seslice ve kalbimde yine bir acı hissettim. Hatta bu acı inleyerek dizlerimin üzerine çökmeme sebep oldu.

Bu her kimse eğer, öfkeyle bağırmama sebep olmuştu. Çünkü Lisa'mı, benim Lisa'mı öpmüştü. ÖPMÜŞ!

"Efendim yoksa bu--"

"SAKIN CÜMLENİ TAMAMLAMA!" diyerek Wonsuk'a öfkemi püskürttüm. Korkmuştu ama bu umurumda değildi. "Bunu yapmayacaktın Lisa! Hem benim canımı yaktın, hem de seni öpen o kim ise ölümüne sebep oldun!"

"Bunu resimde mi gördünüz efendim?" Başımı salladım. "Ejderhanın gövdesinde ismi yazdı. Cadı Jisoo doğru söylemiş. İsmi bir cisimde ve o cisimde belirmesinde bir sebep olacak demişti." Öfkeden ellerim titriyordu. Onun kellesini uçurmam gerekiyordu.

"Efendim ejderhanın gövdesinde yazması normal bir durum mu peki?"

"Ne demek istiyorsun Wonsuk?"

"Hindistanlı kahinin dediklerini hatırlayın efendim. Sizin gücünüzü alacak olan ejderha..." Gözlerim öfkeden ateş saçacak şekilde açıldı. "Yani bu ejderha gördüğünüz isim olabilir mi?" diye sordu korka korka. Hızla ayağa kalktım ve yatağımın kenarında duran kılıcı elime aldım.

Hızla resmin yanına gittim ve ejderhanın üzerine kılıcımı sapladım. Hatta bir kere değil, defalarca yaptım bunu. Nefes nefese kalana kadar devam ettim. Sonunda ise paramparça olmuş kağıt parçaları kalmıştı elimde. Sakinleşene kadar derin nefesler aldım. Daha sonra Wonsuk'a döndüm. Önce onu duvara yasladım. Ardından kılıcımı boğazını değdirdim. 

"Hızımızı arttır. O kayalıklara bir an önce varmalıyım. Ayrıca nasıl yaparsın bilmiyorum, ama bana bu Jimin hakkında tüm bilgileri topla, bul ve getir. Eğer yapmazsan ondan önce seni sevgili Octopus'uma yem yaparım haberin olsun." dedim ve geri çekildim. Ona arkamı döndüm ama o konuşmasına devam etti.

"Ama efendim Octopus sarayda kaldı."

"O ben ne zaman istersem o zaman gelir. Sen dert etme. VE HEMEN İŞİNİ YAP!" dediğimde hızla odamdan çıktı.

Bana bunu yapmayacaktın Lisa Manoban. Gözünün önünde sevdiğin adamı kaybetmek sana az bile bir ceza olacak.

Jimin

Ay ışığı kaybolmuştu. Deniz ise tekrar durulmuştu. Ama o sakin gökyüzü yoktu artık. Lisa'ya baktığımda etrafı kontrol ederken bir yandan akan yaşlarını siliyordu. Sanırım şimdi her şey yolundaydı. Bu olayın üzerine Kaptan V ve Kaptan Namjoon koşar adımlarla yanımıza gelmişti.

The Pirates Of The BANGTAN // BANGTANPİNKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin