11. BÖLÜM

399 43 36
                                    

İyi okumalar... Bu arada Burak'ın rol modeli Anıl TETİK arkadaşlar 😂 merak edenler için.

"Gamze. Mehmet'in ailesi bulunmuş. Şimdi almaya geliyorlarmış." dedi Servet yanıma gelip. " Şimdi mi?" dedim. Kafasını salladı. Yere çöktüm. Mehmet'e döndüm. Servet sırtımı sıvazlayıp gitti. "Ablacım.", "Efendim." dedi. "Annen gili bulmuşlar kuzum. Geliyorlarmış." dedim. " Artık seni göremeyecek miyim?" dedi gözleri dolu dolu. " A.ağlama canım benim. Sen istediğinde gelmez miyim ben?" dedim yüzünü avuçlayıp yanaklarını öptüm. " Paşam." gelen sesle o tarafa döndüm. Burak gelmişti." Abi. " dedi kucağına atlayıp." Ağlama, sen istediğinde gelirsin, geliriz." dedi. "Sizi çok özleyeceğim." dedi ve benim boynumdan tutup çekti. İkimize birden sarıldı. Neye uğradığımı şaşırdım resmen. Ve aylardır hasret kaldığım kokusu burnuma gelince daha fazla duygulandım. Burak elini belime atıp sıvazladı. "Siz ne zaman barışacaksınız?" dedi ikimize bakıp. " Küs değiliz ablacım.", "Tabi paşam. Küs değiliz." dedi Burak kinayeli biçimde.
.

"Şahan gidip biraz yok mu olsak?" dedi Kaya. "Bence yüzelimm ama pardon Alperen abi. Sen Erzurum'da yüzmeyi öğrendin mi?" dedi Barış. "Yaw komutanım şuna bişey deyin elimde kalacak vallahi." dedi bana dönüp. "Barış. Kaşınma. Yoksa bu Erzurumlu seni kıtlama gibi içer. Ya da derede çimdirir. " dedim. "Sende mi komutanım sende mi!" dedi kalkıp Burak'ın yanına gitti. " Haydi Şahan. Helikopter Bin." dedi Kaya önden ilerleyerek. "Kızım senin bacağın iyi mi?" dedi Haydar abi. "Turp gibi." dedim zıplayarak. Gülüp saçımı karıştırdı. Gidip yere çöktüm. "Lan çocukla buluştun mu?" dedi Mert. Hepsi bana döndü. "Ne çocuğu Mert?" dedim dişlerimin arasından. "Ya şu Berk midir Berke midir?" dedi. Burak'a baktım. Gözlerini kısmış bakıyordu. "Mert kapat konuyu." dedim. "Merak ettim ya. Kimmiş bu?" dedi Kaya. " Ya biri değil. Allah allah." dedim. "Komutanım kim bu?" dedi Furkan omzumu dürterek. "Lan... Sabır allahım." dedim. "Komutanım çatlatmayın adamı." dedi Barlas. "Kerem'in polis arkadaşı. Hoş çocuk. Konuşuyoruz, ama bir ilişkiye girmek istemiyorum. Güvenim kalmadı kimseye." dedim hepsine tek tek bakıp gülümsedim. "Kapak sesini duydunuz mu?" dedi Mücahit. " O kapağı alırım Mücahit.." dedi Burak. Araziye indiğimizde hızlı biçimde yürümeye başladık. Kamp alanına geçmemiz gerekiyordu. " Komutanım bir dakika." dedim yere çökerken. Burak elini yumruk yapıp aşağı doğru indirdi. Herkes çöktü. Çökük vaziyette kayaya ilerledim ve üzerine çıkıp dürbünü açtım. "Komutanım. 2 araç var. Ağır silahlı. 10, 15 tane de sahada adam var." dedim. "Barlas Albay ile iletişime geç. Mert kamp alanındaki yüzbaşıyla görüş. Haydi Şahan." dedi Haydar abi mevzi alırken. Adamları teker teker indirdik. "Furkan Barış. En sevdiğiniz şeyi yapın.", "Ama komutanım.. Offf bir gün bu oruspu çocukları yüzünden bit düşecek kafamıza." dedi Furkan. "Oflama lan komutanına." dedi Mert. Gidip omuz attım. Telefon çalmaya başladı. "Teğmen Gamze DEVİN. Emredin komutanım. Anlaşıldı." dedim ve Kaya'ya döndüm. "Komutanım. Kamp alanına ilerlememizi söyledi. 10 dakikamoz varmış." dedim. "Beyler haydi o zaman." dedi ve önden yürümeye başladı. Havanın soğumasıyla boyunluğumun ipini sıkıp bere niyetine taktım. Ceketimin fermuarını sıkıca çektim. "Üşüdün mü?" dedi Burak adımlarını yavaşlatıp. "Hayır komutanım." dem silahı kavrayıp. "Gamze-","Komutanım sırası değil.", "Ne zaman bunun sırası?!" sesini yükseltince herkes bize döndü. Burak'ın bakışlarıyla önlerine döndüler. Boynundaki fuları çıkarıp benim boynuma doladı. Gözlerim doldu, hasret kaldığım kokusuyla. Sinirle fuları çıkardım. Ve öne ilerledim. "Dişi kurt, uzatmayı-","Abi gözünü seveyim kimse bir daha bu konu hakkında birşey demesin." dedim gözümü silip. Eliyle omzumu sıktı.
.

"Komutanım. Bu üsteğmen Burak komutana kayıyor gibi." dedi Alperen abi. "Banane abi. Kayarsa kaysın." dedim yemeğime dönerken. Karşıma Jandarma Özel Harekat'taki teğmen Nogay oturdu. "Selam." dedim gülümseyip. "Sana da." dedi gülümseyip. "Nogay ya bişey sorucam." dedim. Öne doğru yaklaştı. "Sizin bu üsteğmen yavşak mı?" diye fısıldadım. Yüzünü buruşturdu. Güldüm. "Her gelen rütbeliye bunu yapıyor. Gına geldi artık. Sorma." dedi. "Anladım. Neyse size afiyet olsun. Abi geçeyim ben." dedim Alperen abiye dönüp. Kalkınca tabildotu elime aldım. Haydar abi de benle kalktı. "Dur bekle dişi kurt." dedi. Kafamı salladım. Çay aldım iki tane. Kolunu omzuma attı. Herkes şaşırıyordu yakın olmamızdan çünkü o bir yüzbaşıydı ya hani hahah. Her neyse çıktık ve çardağa oturduk. Sigara yaktım. "Babalar şu sigarayı azalt." dedi. Kafamı salladım. " Oo komutanım. Hangi ara geldiniz?"dedi Barış gil gelirken. Arkalarında da Burak Arzu üsteğmen Kaya geliyordu. Bacak bacak üstüne atıp Haydar abiye yanaştım." Geliyor yine sümsük. " diye fısıldadım." Ahahha sus kız. Ayıp. " dedi omzuma kolunu atıp. Başımı omzuna yasladım. Yanıma Burak oturdu. Git başka yere otur be adam. "Komutanım sıkışmayın orada gelsenize." dedi Arzu. "Sağol Arzu iyiyim böyle." dedi. Esnedim. Esnemekten ağzım ayrılmıştı zaten. Uykusuz 36. Saatimizdi. Diğerleri yine 1x2 saat uyumuştu. Ama ben uyuyamamıştım. "Ee komutanım hayatınızda bir-" sözünü kestim Arzu'nun. Sigaramı yaktım ve "
Sokak lambası gibi olma ey yar kime yandığın belli olsun." hepsi bana dönünce boğazımı temizledim ve "Demiş Necip Fazıl Kısakürek. Bilir misiniz komutanım. " dedim sahte gülümsemeyle Arzu'ya dönüp. " Yaa bilmiyordum teğmen." dedi. Yapmacık gülümsemeyle kafamı salladım. Ayağa kalkıp pet bardağı kovaya attım. "Hayırlı geceler herkese." dedim. Karşılık verdiler. Ellerimi arkamda birleşip yerdeki taşları ayağımla itmeye başladım. Uçuruma yaklaşınca durdum ve ellerimi cebime kattım. Derin nefes aldım. O sırada belime kol dolandı. Derin nefes alıp kollarını itmeye çalıştım ama bu sefer kabul etmedi. "Gamze'm. Hayatımın anlamı." dedi titrek sesiyle boynuma kafasını gömüp. Boynumdan aşağı süzülen yaş ile kendimi tutamadım ve arkamı dönüp sarıldım. Hıçkırıp ağlamaya başladım. "Ben özür dilerim. Ben istedim söylememelerini. Hepsi benim suçum." dedi. "Herşey tamam Burak. Ama ben senin hala yanımda oluşunu yediremiyorum. Yıprattın beni. Eski Gamze yok artık. Kendinden nefret eden, yaşamdan nefret eden, ilaç bağımlısı bir Gamze var karşında. Kimseyi suçlamıyorum. Özel görev, belgeler, kurallar. Ama..." sözümü kesen dudaklarıydı. O kadar boşa mı konuştum lan ben!
.
.
.
.
.
Koğuşa girdim." Abi ben nerede yatayım?" Kaya kalktı." Geç böyle. "," Yer yok mu? " dedim." Maalesef. Askerler fazla olduğu için. " dedi Haydar. Kafamı salladım." O zaman komutanım ben şurayada kıvırılırım. Uyuyamıyorum zaten.", "Gamze saçmalama istersen. Gel." dedi Mert. Kayıp. Oflayarak gidip yatağa oturdum. Postalları çıkarmadan ayaklarımı boşluğa uzattım. "Beyler geç oldu ışıkları kapatın yatın. Sabah erken çıkmamız lazım." dedi Burak ranzaya zıplarken. Herkes bir süre sonra uyumuştu. Yavaş adımlarla üst ranzadaki Burak'ın yanına çıktım. Postalları aşağı yavaşça attım. Ve yanına kıvrıldım. Boyun girintisine kafamı yasladım. Uzun zamandır hasret kaldığım şeydi. Gözlerimi kapattım. Bana döndü. Saçlarıma öpücük kondurdu. Ve sıkıcı sarıldı. "Seni seviyorum birtanem." diye mırıldandı. " Bende seni." dedim parmaklarımı saçlarına geçirdim. Şimdi huzurla uyuyabilirdim değil mi?


Arkadaşlar selam!! Okunma sayısı ve oy veren sayısı birbirini tutmuyor. Diğer kitaptaki okuyucular yazarla çok güzel sohbet ediyor ama, siz hiç yorum bile atmıyorsunuz. Emek ediyorum ve karşılığını alamıyorum :'(
İyi okumalar....

BORDO KALPLER 2 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin