İyi okumalar...
3 ay sonra...
"Komutanım." dedi Furkan yanıma yaklaşarak. "Efendim.", " Acıktık biz komutanım. Ama önde giden boğaya söylemeye korkuyoruz. Siz sevgilinize söyleseniz." dedi. Mardin'deydik. Arazide gece yarısı, ilerliyorduk bizi helikopterin alacağı yere. "Oğlum şuan o da benim komutanım. Olmaz. Ben söyleyemem." dedim. "Ya abla. Allah için, bu bizi döver." oflayıp kafamı salladım. Ve biraz daha öne ilerledim. Haydar abiye başımla selam verdim ve Burak'ın yanına geçtim. "Komutanım." kafasını bana çevirdi. "Efendim Gamze." aradaki resmiyet kaldırmıştı. " Çok acıktık. Kumanya molası versek?" dedim çekinerek. "durup arkasını döndü." Acıktınız mı lan? Kızı niye kullanıyorsunuz söylesenize kendiniz. " dedi." Ya iki saattir beni dövmediğin kaldı Burak. Haklı çocuklar. "," Haklı babalar. Çoh haklı. Bende acıktım. "dedi Haydar abi." İlerdeki kayalıkların orada kumanya molası. " dedi ve tekrar ilerlemeye başladı.
.
Kayalıkların orada durduk. Herkes oturmuştu. Bense rahat edebilmek için hücum yeleğimi falan çıkarmıştım. Miğferi kolumun altına alıp bende boş bulduğum yere çöktüm. Tonbalığı vardı. Yavaş hareketlerle konserveyi açtım. "Komutanım, tonbalığı mı o?" dedi Barlas. "Hmhm. Tonbalığı." dedim. Tam çatalı ağzıma götürüyordum ki "Komutanım değişsek olur mu?" dedi. Nefesimi sakince verip çatalı konserveye koydum. "Yesenize kendi yemeğinizi. Gamze sende ye kendi yemeğini." dedi Burak. Konserveyi uzattım "Bir kalıp çikolatanı alırım ama." dedim. "Peki komutanım." dedi konserveyi alıp çantasından çikolatayı uzattı. Gülümseyip aldım. Ve açtım paketini. Tam ısıracaktım ki bu seferde Burak durdurdu. " Al bunu ye." dedi sarmasını uzatarak. Yine derin bir nefes verdim. Çikolatayı ağzıma götürdüm yine durdurdular." Ee yeter be. Açım! Bişey yedirtmiyorsunuz! İstemiyorum. Çay çikolata yeter. Oldu mu?" dedim Burak'a dönerek. Korkakça kafasını salladı. "İyi. " dedim ve kalkıp aşağı doğru çay demleyen Furkan'ı yanına ilerledim. Onun yanına gidip oturdum. "Çay ister misiniz komutanım? " dedi çay uzatıp kafamı sallayıp aldım. Yudumladım ve telefonumu aldım elime. Mert aradı. "Efem.", "Napıyorsunuz ?", " Kumanya molası verdik öyle. Sen napıyosun? Dosyalarla aşk mı yaşıyorsun?", "Hee. Aşklarım benim. Birini yapınca diğerini aldatıyorum diye düşünüyorum. Günah mıdır hocam?", "Ey mümin kardeş bilemedim. hahahaha." dedim gülerek. Yanıma Burak oturdu. "Neyse ben kapatıyorum. Öptüm selam söyle herkese.", "Oldu canım. Bay bay." dedim ve kapattım. "Mert'in selamı var.", "Hm. Aleyküm selam . Doydun mu?" dedi gülerek. "Hığğ çok komik. Doydum. Ben sen miyim ayı?" dedim saçını dağıtarak. "Teğmenim. Lütfen." dedi ellerimi tutarak. "Olur yüzbaşım." dedim ve çayı yan tarafa doğru döktüm. "Doyduysanız hadi." dedi Burak. "Doyduk, doyduk." dediler. Toparlanıp ilerlemeye başladık. " Gamze baba.", "Emredin komutanım." dedim yanına doğru ilerleyip. "Diyorum ki.", "Ne diyorsunuz komutanım?", " İstanbul'a gittiğimizde ciğer yiyelim.", "Komutanım.", "He?", "Ben ciğer sevemem. Dürümde. Yemiyorum." dedim yüzümü asarak. " E iyi o zaman. Sen ısmarlarsın, biz yeriz.", " Yuh Haydar Yuh." dedi Burak. "Ismarlarım komutanım." dedim Gülerek.
________________"Gamze." koltuktan doğruldum. " Efendim Burak." gözlerimi ovaladım
" Annem çağırdı.", "Uykum var." dedim tekrar koltuğa kafamı atarak. " Hadi bebeğim. Orada uyursun." dedi ellerini belime sarıp kaldırdı. Kafamı kaldırdım. Çantamı aldım. Karargahın otoparkına ilerledik. "Burak.", "Efendim güzelim."," Neyse tamam yok bişey." dedim ve telefonumu çıkarıp Mine anneyi aradım. "Alo. Anne.", "Efendim yavrum.", " Yemek yaptın mı?", "Hayır kızım sizi bekliyoruz.", " Şey, batırık mı yapsak? Canım çok çekti." dedim. "Tamam yavrum. Biz yaparız. Siz neredesiniz?" dedi gülerek. "Işıkların oradayız. Eksik bir şey var mı?", "Yok yavrum yok. Gelin siz hadi." dedi ve kapattı. Burak elimi tutup öptü. "Canın batırık mı çekti senin?", " Hmhm.", "Gamze.", "Hmm.", "Bazen hamilesin diye korkuyorum." dedi gülerek. Ne demekti bu şimdi? Yani hamile olsam bile istemeyecek miydi? " Ne demek şimdi bu?"," Şimdi güzelim şaka yapıyorum. Ama çok yiyorsun ya bu sıralar. Ondan diyorum ", "Burak birincisi biz evli bile değiliz. İkincisi hiç birliktelik kurmadık. Üçüncüsü de, istediğim kadar yerim." dedim ve elini elimden çektim. " Bebeğim şaka yapıyorum. Niye ciddiye alıyorsun?" araba durunca indim ve eve doğru yürümeye başladım. "Korkuyormuş. Neyinden korkuyorsun acaba?" dedim ve zile bastım. Mine anne kapıyı açınca sarılıp içeriye geçtim. "Pelin nerede anne?" dedi Burak. "Odasında.", "Dur ben bakayım şu cadıya." dedi ama Mine anne durdurdu. "Hayır. Gamze sen git.", "Neden ben değil anne?", "Kızsal meseleler." dedi merdivenleri çıkarken Mine anneye döndüm. "O çok anlar aslında anne." dedim. "Gamze!" koşarak odaya çıktım. "Seelaaam- Pelin ne oldu?" yatağına oturmuş ağlıyordu. "Yenge." dedi sarılarak. Sarıldım ve sırtını sıvazladım. "Canım ne oldu?", " Mert ile, kavga ettik." dedi. "Salak bu çocuk ya." dedim ve kendimden ayırdım. "Noldu?", " Profösörle konuşurken, kolunu omzuma attı. O sırada da o gelmiş. Adamı dövdü. Bana da kızdı.", "Tamam sen boşver hallederim benn. Şimdi kalkıyorsun. Yüzünü yıkıyorsun. Sonra üzerimize bir şeyler giyiyoruz. Yemek yiyoruz ve dışarıya çıkıyoruz. Tamam mı? Hadi bakalım." dedim saçlarını geriye doğru okşarken. Gülümseyip lavaboya girdi. Bende dolabın karşısına geçip kendi kıyafetlerimden ayarladım. O da gelip ayarladı ve üzerimizi değiştirdik. (Medya) saçlarımı da tepeden topladım. Aşağı indik." Siz hayırdır? " dedi Burak. "Pardon?" dedim masaya otururken. "Nereye yani?","Dışarı çıkıp dolaşacağız.", "Bend-", "Sadece ikimiz" dedi Pelin. Kafamı salladım. Gözlerini devirip önüne döndü. Mine anne tabaklar koydu batırıkları. Yemeye başladım. "Mmm çok güzel olmuş anne." dedik aynı anda Burak ile. Birbirimize bakıp güldük. "Afiyet olsun çocuklarım." dedi ve kendide yemeye başladı.
.
"Ben silahımı unutmuşum. Sen kendininkini bana verir misin?" dedim Burak'a dönüp. Kafasını sallayıp verdi. Ayakkabılarımızı giyinip çıktık. "Şimdi seni çok rahatlatacağım. Çantamdan kendi silahımı da çıkarttım." Abla. Abimden neden aldın? "," Görürsün. " dedim ve büfeye girdim. "Kolay gelsin boş şişeleriniz var mı?", "Tabi var. Bira şişesi var ama." dedi. "Tamam olur.", "Kaç tane?"," Bir sandık alalım.", "Tabi." dedi ve dışarıya çıkıp verdi. Parasını ödeyip çıktım. "Bunlarla ne yapacaşız yenge?", "Ay Pelin. Abin gibisin aynı. Bir sus kızım ya." dedim. Sahil onların evine çok olmasada yakındı zaten. Ve etrafta başka evler yoktu. Kalabalıkta değildi. Kumsala geçtik. Sandıktan şişeleri çıkardım. Çantamı ve üzerimdeki ceketi çıkardım. "Şimdi bunları diziyoruz. Benim gibi diz sende. " dedim şişeleri alıp sırayla dizmeye başladım. 6 tanesini dizdim. O da 6 tanesini dizdi. Geriye doğru ilerledim. Oda beni takip etti. Eline kendi silahımı verdim. "Aaa anladım.", "Çok şükür." dedim göz devirerek. "Silahı bu şekilde tutuyorsun. Parmağını ne çok içeri, ne de çok dışarıya alıyorsun. Tam ucunda, tetikte olacak." dedim gösterirken. Dediklerimi uyguladı. " Kapağını dolduruyoruz bu şekilde. Sonra dümdüz uzatıyorsun." dedim gösterirken. "Aaa çok tehlikeli değil mi?" arkadan ve yakınımdan gelen sesle arkamı döndüm. Pelin silahı tam Burak'a doğrultmuştu. "Kızım dur. İndir şunu, şimdi birşey olacak.", " Napıyorsunuz siz?", "Hiç." dedim ve tekrar arkamı döndüm. "Dümdüz uzatınca hedefi belirleyip sıkıcaksın. Tamam mı?", "Tamam." dedi kafasını sallayıp. "1.2.3." dedim ve sıktı. Benimki patlamıştı. Onunki patlamamıştı. Suratını astı. "Hadi bir daha." dedim ve saymaya başladım. Tekrar sıkınca ben yaptım yine o yapamadı. Silahı Burak'a uzatıp arkasına geçtim. Silahı ayarladım. "Bak şurada çok küçük bir çıkıklık var. Ordan ayarla hedefi." dedim. Kafasını salladı. Silahı geri aldım. "1.2.3." bu sefer vurmuştu. Zıplamaya başladı. "Yaptım işte." dedi ve aşağıdan silahı bana doğru tuttu. Elimle ittim. "Ucu yerde Pelin." dedim. Tekrar ateş etti hedefe. Yine vurdu. " Helal kız sana." dedi Burak sarılarak. Gülümsedim. " Yenge çok rahatladım. Sağol aşkııımm." dedi sarılırken. Bende sarıldım. "Ne demek canım." dedim ve Burak'a silahını uzattım. "Bizimkilerle şurada buluşacağız . Sende geliyorsun Pelin." Pelin'in surat ifadesi değişti birden. "Hadi Pelin." dedim kolundan tutarak. Hepsi gelmişti. Alperen abinin de yeni kızı doğmuştu. Bağdaş kurup oturdum. Yanıma da Burak oturdu. " Nasılsın canım?" dedi Ayça abla. "İyiyim abla sen?", "Bende iyiyim canım. Sağol. Sen nasılsın
Burak'cım? " dedi sırtını sıvazlayıp. "İyiyim Ayça abla sağol." Gülümseyip Alperen abinin eşine döndüm. " Abla, Bala nerde?" kızlarının adını Bala koymuşlardı. "Burada ablası." dedi pusetten çıkardı. 1,5 aylık falandı. Ağlamaya başladı. Sallasada susmuyordu. "Abla bana versene.", " Al ablacım al." dedi ve bana uzattı. "Ama sen çok küçüksün. Burak baksana. Çok küçük. " dedim yanağını parmağımla severken. "Daha bebek sevgilim. O yüzden olmasın?", "Ayy çok sağol. Ben bilmiyordum." dedim. Kucağıma aldığımda susumuştu. Alperen abi ve Zeynep abla şaşkınlıkla izliyordu. "Nasıl sustu o?", "Başkasında susmazdı." dediki ikiside. Güldüm. Biraz daha sevmeye başladım. Burak koluyla sardı bedenimi ve bebeği sevmeye başladı o da. "Elinize de çok yakışıyor maşallah." dedi Zeynep abla. " Değil mi? Bizde diyoruz. Çok güzel anne olur Gamze." Gülümsedim. "Teşekkür ederim. Ama çocuk düşünmüyorum. Olursa Allahın takdiri. " dedim. "Aaa niye?" dedi Zeynep abla kızarak. " Abla askeri biz. Yani ne zaman ne olacağımız belli değil. Olursa yavrum annesiz, babasız kalmasın diye." dedim. Bebeği geri uzattım uyuduğu için. "Sende haklısın canım. Bişey diyemiyorum." dedi. Çaylarımızı içmeye başladık.
.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BORDO KALPLER 2
Teen Fiction"Ben bir Türk Özel Kuvvetler mensubu olarak.... Vatanıma, milletime, bayrağıma, Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı kalacağıma..." Gamze DEVİN : Daha yeni mezun olmuş sonrasında özel kuvvetlere girmiş genç bir teğmendir. Ve ilk görev yeri İstanbul'd...