Keyifli okumalar.🌙
***
Diana oturduğu yerde kıpırdanırken atölyeye bu denli erken döneceğini hiç beklemediğini fark etti. Gerçi, böyle bir şeyi beklese bile kendisinin de dahil olduğu sekiz kişilik bir grup toplantısını kesinlikle tahmin edemezdi.Bella kendisiyle ilgili o şaşırtıcı itirafı gerçekleştirdikten sonra Lucas, Alex ve hatta Ophelia bile bir anda karşılarında belirivermişti.
Diana, Magnus ve Ophelia'nın tam ortasına yerleşmişken Bella, Harry ve Lilury de masanın karşı tarafında yer almışlardı. Ophelia'nın sol tarafında ise Alex ve ardından da Lucas ikilisi bulunuyordu. Bu şekilde, Magnus'un atölyenin ortasında duran bu büyük masayı hiç kullanmayacağı düşüncesi an itibariyle kaybolmuştu.
Magnus sessizce iç çekip bir elini alnına yerleştirirken "Hadi her şeyi baştan alalım," dedi. Ardından Diana'ya doğru kısa bir bakış atıp "Sadece on dakika önce Diana'ya sizden bahsediyordum. Atölyeme dinleyici mi yerleştirdiniz?" dedi yeni gelen misafirlerine ithafen.
Bella ufak bir kahkahayla dirseklerini önündeki masaya yaslayıp "Mizah anlayışının değişmemiş olması çok hoş ancak o tarz saçmalıklarla uğraşmayacağımızı bilirsin. Olan şeye sadece kader diyebilirim," diye karşılık verdi.
Magnus arkasına yaslandı ve "Peki, haklısın. Size nasıl yardım edebileceğimi sormadan önce, diğerlerinin burada ne işlerinin olduğunu sorgulamama izin verin," dedi.
Ophelia önünde bağladığı kollarını çözüp "Ben başlayabilirim. İşlerimi halletmek için karargaha gitmeden önce Diana'yı kontrol edip her şeyin yolunda olduğundan emin olmak istedim. Fakat ben gelmeden önce herkes çoktan toplanmıştı," dedi.
Lucas aniden elini havaya kaldırıp "Sıra bizde! Benzer hikaye. Diana'yı almak için gelmiştik ve sizinle karşılaştık," deyiverdi. Sonrasındaysa bir eliyle Bella ve diğerlerini işaret ederek "Peki ama onlar kim?" diye sordu.
Diana parmaklarını çıtlatırken gözleri heyecanla ışıldıyordu. Omzuna tünemiş kirpi ise Diana'nın balon misali büyüyen heyecanına karşı "Bu kadar heveslenmemelisin. O kadın, zannettiğin kadar güçlü değil, erkek olan ona kıyasla bir tık daha yüksek bir enerji dalgasına sahip ama yine de ikisi için de kolay lokma diyebilirim. Pembe saçlı Gölge ise... Hmm, onu henüz çözemedim ama savaşçısına bakarak diğerleri gibi zayıf olduğunu söyleyebilirim sanırım," diye cümlelerini sıraladı.
Diana bir saniye için şaşkınlıkla gözlerini kırpıştırsa da, küçük kirpinin erkek çocuğunu anımsatan sesine alışmaya başlamıştı.
Diana "Sıranı beklesen iyi edersin. Neyin nesi olduğunu hala çözemedim. Ayrıca, nasıl oluyor da onların güçlü olup olmadığını anlayabiliyorsun?" diye geçirdi zihninden. Ancak bu kez aldığı tek karşılık sessizlik olmuştu.
Demek hala tamamen konuşmaya istekli değil, diye düşündü Diana.
Sadece zihinleri aracılığıyla yaptıkları bu sohbetin nasıl gerçekleştiğini yüzde yüz kavrayamamıştı ancak aklından geçen her şeyi küçük kirpinin duymadığını biliyordu ve bu gerçek Diana'nın yüreğine az da olsa su serpiyordu. Aksi taktirde her düşüncesinin okunduğu gerçeğiyle utanç krizine girebilirdi.
Diana, Bella'nın sesiyle ana geri dönmüş, bakışlarını çabucak ona çevirmişti.
Bella oturduğu deri sandalyede arkasına yaslanıp tebessüm etti. "Bu biraz kabaydı ama anlaşılan kısa bir tanışma faslı gerekli. İsmim Bella, yanımdaki kişiyse Harry. İkimiz de Boyutlar Arası Savaşçılarız. Harry'nin yanındaki ise onun Gölge'si Lilury. Uzun zamandır aradığım bir şeyin buralarda olduğunu öğrendik ancak istediğimiz yere nasıl gideceğimizden emin değiliz, bu yüzden Magnus'la karşılaşmamız iyi oldu."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yolculuk
Fantasy#Eszilury serisinin ikinci kitabıdır. En büyük macera, hiç planlanmayan bir yolculuğa veyahut sessiz fırtınanın getirdiği bir felakete ait olabilir. Yine de o maceranın hangi yolu izleyeceğine sadece sen karar verebilirsin. Son seferde karşılaştığın...