Aynada son kez kendime bakarak saçımı düzelttim. Duraksadım ve tekrar ellerimle saçımı karıştırdım. Stresle elime bi tarak aldıktan sonra derin bi nefes verdim ve tekrar aynaya döndüm.
"Sakin ol."
Telefonumu elime alıp saate baktım. 10 dakika içinde yetişebilirdim.
"Anne ben çıktım!"
"Tamam kızım çok geç kalma."
Merdivenlerden hızla inerken kafamdaki düşünceler başımı ağrıtmaya başlamıştı. "Ya gelmezse?"
Apartmandan çıktığımda evime yakın yere yürümeye başladım. Göz temasından çekindiğim için başımı eğdim. "Ya seni begenmezse?"
Adımlarımı hızlandırdım.
"Belki de sadece seninle dalga geçmek için seninle konuşan biri?"Başımı iki yana salladım.
"Arkadaşlarına seni anlatıp gülüyordur..."Başımı ellerimin arasına aldım.
"Dalga konususun. Seni ciddiye almıyor."Nefes alış verişlerim zorlanmaya başlamıştı. Kafamdaki sesi bastırmak için kendi kendime fısıldadım.
"Sus artık... yalvarır-"
"Hey-"
Çarptığım kişiye döndüm.
"Çok özür dilerim!"
"Sorun değil. Ve hey...iyi misin?"
Çarpan rüzgar hafifçe yanaklarımı üşüttüğünde ellerimle yanaklarıma dokundum. Gelen ıslaklık hissiyle kolumla gözlerimi sildim.
"Ben iyiyim teşekkür ederim. Her neyse... geç kaldım."
Uzun saçlı çocuğa daha fazla bakmadan dönüp hızlandım. Armin'i bekletmek istemiyordum.
Duraksadım. Önümdeki binayı döndükten sonra onu görecektim...
Onu görecektim.
O.
Armin Arlert.
Hızlanan kalbime karşı göz devirdim. Sadece normal bi buluşma.
Kendimi toplayıp döndüm. İşlek sokakta gözlerimle Armin'i aramaya başladım. Gözüme çarpan sarı saçlar ile gülümsedim ve elimi kaldırdım.
"Armi-"
Yanında biri vardı. Bi kız. Sarı saçlı. Beraber gülüşüyorlardı.
Sessizlik.
Etraftaki sesler kuyu içinden geliyor gibi gelmeye başlayınca yavaşça arkamı döndüm. İçimdeki ağırlık hissi midemi bulandırmaya, başını döndürmeye başlamıştı. Elimle kenardan destek alacakken elim kaydı ve biri kolumdan tutana kadar düştüğümü düşünmüştüm.
"Yakaladım."