Dolabımdan çıkan kıyafetler odamın her tarafını doldurmuştu. Son 3 dakikam kalmıştı ve hâlâ tereddüt ediyordum.
"Tamam tamam siyah elbise son kararım." Elime geçirdiğim elbiseyi hemen giydim ve aynaya baktım. Şansıma saçım bozulmamıştı. Elimdeki saate baktım ve hızla evden çıktım.
Evin önüne geldiğimde Armin siyah arabanın önüne yaslanmış beni bekliyordu. Gülümsedim ve yaklaştım. Beni fark edince duraksadı ve bana döndü.
"Çok güzel olmuşsun...-" yutkundu. "Nefesim kesildi bi dakika."
Güldüm ve yanına yaklaştım.
"Sen de fena değilsin. Takım elbise yakışmış." Ellerimi Armin'in yakasına koydum ve takımı düzelttim. Hafifçe kızardığı beyaz teninden belli oluyordu.
"Gidelim mi?"
Armin'in sorusuyla başımı salladım. Ön tarafın kapısını centilmen bir tavırla açtı ve oturdum. Hızla diğer tarafa geçti ve arabayı sürmeye başladı. Ehliyetini alalı 3 ay olmasına rağmen bu kadar dikkatli kullanması inanılmazdı.
Yol boyunca camdan dışarıya baktım. Nereye gideceğimiz hakkında hiçbir fikrim yoktu. Sadece Armin'in bir hafta öncesinden sana bir sürprizim var demesiyle başlamıştı her şey.
Etrafta sadece ağaçların ve cılız ışık saçan sokak lambalarının olduğu bir yerde durduk. Armin arabadan indi ve kapımı açtı. Merakla etrafa bakındım.
"Burada ne işimiz var?"
"Hâlâ gelmedik."
Elimi tuttu ve ağaçların arasına doğru yürümeye başladı. Merakla kaşlarımı çatsam da ona güvendim ve kendimi ona bıraktım.
Ağaçların arasından ilerlerken bi zaman sonra gelen bir ışık dikkatimi geçti. Git gide ışığa yaklaşmıştık. Ağaçların arasından çıktığımızda gördüğüm manzara gülümsememe sebep olmuştu.
Bir yaz gecesi, gece yarısı geldiğimiz denizin kıyıya vuran dalgalarının sesi eşliğinde kıyıda duran ışıklarla süslenmiş karavan.
"Pekâlâ..." Ellerimi havaya kaldırdım. "Bu cidden romantikti."
"Merak etme bu romantikliği bozacağım."
"Ha-"
Armin'in beni sırtına alıp denize koşmasıyla donup kalmıştım. Denize atılana kadar tepki verememiştim.
Ilık deniz suyunun içinden hızla başımı kaldırınca şaşkınlıkla Armin'e bakıyordum. Karşımda kahkahalara boğulmuştu. Sinirle onu ittim ve kısa bir sürelik suyun içine dalmasına sebep oldum.
Başını sudan çıkardığında ıslak saçlarını hızla sağa sola salladı ve gülmeye devam etti. Bunun karşılığında dayanamadım ve ben de gülmeye başladım.
Denizin içinde sadece ikimiz dünya umrumuzda olmadan yüksek sesle gülüyorduk. Hayatımda daha iyi bir hissi deneyimlememiştim.
Bir süre sonra Armin'in gülmeyi kesip odaklanmış bir şekilde bana baktığını gördüm.
Gülümsedim.
"Ne oldu?"
Suyun içinde belimden tutup beni kendine çektiğinde kalbim hızlanmaya başlamıştı.
"Fazla güzelsin."
"Şuan bunu sudan yeni çıkmış ve kahkaha atmaktan karnı ağrıyan halime mi söylüyorsun-" istemsizce kıkırdadım.
"Her haline."
Sıcacık elini yanağıma koydu ve nazikçe öptü. Donakalmış bir şekilde Armin'e bakıyordum. Ne yapacağımı bi anlık bilemesem de gözlerimi kapattım ve karşılık verdim.
Armin başını salladı. Beraber denizden çıktık ve karavandan aldığımız havluya sarıldık.
Yan yana oturmuş aynı havlu altında gece karanlığındaki siyah denizin ve gökyüzündeki yıldızları izlerken başımı Armin'in omzuna yasladım ve gözlerimi yumdum.
"HEY BAK!"
Armin'in heyecanla söylediği şeyle hızla başımı kaldırdım ve gökyüzüne baktım. Yıldız kayıyordu.
"Dilek tut."
Armin gökyüzüne bakıyordu. Ay ışığı hafifçe yüzüne vurmuştu ve kusursuz görünüyordu. Gülümsedim ve gözlerimi kapatıp o dileği tuttum. Sonsuza kadar Armin'le olmayı.
"Tuttum."
"Ben de tuttum."
Armin gülümseyerek bana döndü.
İkimiz de aynı dileği tuttuğumuz biliyorduk.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
