Bölüm 3

9 0 0
                                    

Ponçik Elf'in okul konusunda uyarmasıyla hepimiz tekrar okulun yolunu tuttuk. Dersin başlamasına 5 dakika kala sınıfa yetiştik. Diluc bizim sınıf başkanımız Diluc yaşına göre cidden fazla güçlüdür, kibar ve koruyucu bir yapısı vardır. Ama öfkelendiği zaman, işte o zaman korkun ondan. Herkes sınıfa geçtikten sonra hocamızda geldi, ve dersimizi işlemeye başladık. Ders sırasında sürekli Yakuza'ya bakan ve dersi kaynatmaya çalışan Alara yüzünden dersime bir türlü odaklanamıyordum. Ders bitiminde Alara hemen Yakuza'nın yanına gitti, ve ona bir şeyler söylemeye ve gülüp durmaya başladı. Bir süre sonra, bana onu kurtarmam için yalvarırcasına bakan Yakuza'yı gördüm. Alara'nın boş konuşmalarından cidden bıkmış gibiydi, Sessizce Alara'nın arkasına geçtim elimi onun omzuna koydum ve bedenimde dolaşan ateşin elime aktarılmasına izin verdim. Omzunun birden yandığını hisseden Alara ani bir hareket ile yüzüme doğru asitli kabarcıklar yolladı, hızla eğildiğim için kabarcıklar yere düşüp zemini eritmişti. Ama Alara'nın çok kızdığı Belliydi.

Alara; Seni ahmak ne yaptığını sanıyorsun sen?!

Akira; Arkadaşımı senin gazabından kurtarıyorum Alara?

Alara; Hah, sen ciddi misin? Aki tatlım kimse benden kurtulmak istemez. Çünkü ben eşsiz bir cevherim anladın mı?

Akira; Birincisi, adım Akira. İkincisi, sen bir cevher falan değilsin, kimsenin seni istediği falan yok.

Alara; SEN NE CÜRRETLE!!!
Alara tam bana vuracakken, Amber onun elini havada yakaladı. Hepimiz şaşırmıştık, (Amber nerden çıktın sen böyle?)

Alara; Bırak elimi Amber!

Amber; Sakin ol.

Alara; Bırak dedim duymadın mı?!
Amber; Evet duydum, ve tamam bırakıyorum. Ve sana katılıyorum Alara sen bir cevhersin, ama onlar senin değerini anlayamazlar. Ama ben anladım, benimde seninle takılmama izin ver.

Biz iyice şoka girerken, Alara'nın öfkesi neşeye dönüşmeye başlamıştı. Amber şuan cidden bize ihanet ediyordu, hem de gözümüzün önünde! Tam ona doğru atılacaktım ki, Amber arkasını dönmeden "Dur" işareti yaptı. Öylece donakaldım, neyin peşindeydi bu kız?

Amber; Ne diyorsun Alara, sana katılabilir miyim?

Alara; Ah, senin gibi sadık birilerini bulmak zor. Elbette bana katılabilirsin.

Akira; Sen ne saçmalıyorsun Amber?!

Amber; O zaman elini tutup, sana bağlılık yemini etmemde bir sorun olmaz değil mi?

Akira; Beni dinle Amber!

Alara; Tabi ki sorun olmaz.

İkisi de beni duymazlıktan geliyorlardı, ve Alara elini Amber'e uzattı. Amber onun elini tutup farklı bir dilde bir şeyler söylemeye başladı. İlk başta hiçbirimiz ne olduğunu anlamadık ta ki; Amber, Alara'nın elini bırakana kadar. Amber, Alara'nın alini bıraktığı anda, Alara'nın gözleri beyaz renge döndü. Biz şaşkınlık üstüne şaşkınlık yaşarken, Amber sanki hiçbir şey olmamış gibi sırasına yöneldi...

Amber'den
Alara denen cadının yine bizimkileri rahatsız ettiğini gördüm, ilk başta umursamadım. Ama Akira'ya vurmak için elini kaldırdığında sınırıma ulaştığımı anladım ve aralarına girdim. Alara ile küçük bir oyun oynamak istiyordum. Bu yüzden onun çok harika olduğunu ve diğerlerini artık umursamadığımı hissettirecek sözler söyledim. Tabi Akira bana cidden kızmış olsa da, Alara cadısı yemi yutmuş gibi görünüyordu. Onun elini tutmama izin verdi son dakikaya kadar kimse bir şey anlamamıştı. Farklı bir dilde sabah konuştuğum ruhani varlığın Alara'yı ele geçirmesine sebep olacak bazı sözler söyledim. Alara insanlara iyi davranmayı öğrenene kadar bu varlık Alara'nın zihninde yaşayacak ve Alara'yı sürekli rahatsız edecekti, aslında bir açıdan Alara'yı lanetledim. Ve memnun bir şekilde sırama yöneldim, ama bizimkiler olayın şokunu hala atlatabilmiş değillerdi. Aslında onlara iyilik yaptığım için bir teşekkürü hak ediyordum, sonuçta onları Alara cadısından kurtarmıştım. Sırama odaklanıp gülümserken, bazı ölülerin ruhları yanıma gelip bana bir şeyler anlattılar, sanırım bu zorbalar durmak nedir bilmiyordu. Sıramdan kalkıp ölülerin ruhlarını takip etmeye başladım, okulumuzda bir sürü zorba vardı ve ben onları tek tek temizlemek istiyordum. Gücüm sayesinde bu isteğimi gerçekleştirmek zor olmuyordu ama aynı zamanda kurnazda olmam gerekiyordu, yoksa istediğim sonuçlara ulaşamazdım. Küçükken gücüm yüzünden sürekli zorbalığa uğradım, ruhani varlıklarla temasa geçebildiğim için hep bir "ucube" olarak görüldüm. Ama sonra şunu fark ettim, benimle alay eden bazı kişiler anı zamanda benden korkuyorlardı da onlara bela bulaştırırım diye, çünkü gücüm birini lanetlemek için fazlasıyla uygun. (intikam vakti gelip çattı ha?) Ama öyle her önüme geleni lanetlemiyorum, sadece en kötüleri lanetliyorum o da fazla tehlikeli lanetler kullanmıyorum.

Genelde onları rahatsız edecek birilerini görevlendiriyorum. Bu yüzden artık insanlar benden korkuyor benim olduğum yerde insanlar benim isteğim dışına çıkmıyor, tabii~~ bela çetesi dışında... Onlar belaları üstlerine çeken mıknatıslar gibiler, bir arada olduklarında işler daha da tehlikeli oluyor gerçi...

Bela MıknatıslarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin