Buraya başladığınız tarihi bırakır mısınız?
Bölüm Şarkısı : Anıl Durmuş/Başlangıç🤍
Keyifli okumalar. ❣️Herkesin bir hayali bir hedefi vardır. Yapmak istediği ve elde etmek uğruna verdiği bir savaşı vardır. Benim de savaşım terk edilmiş,kimsesiz,bencilce kullanılan, köşede beride bir ekmek yemek için mendil satmaya çırpınan çocuklara yardım etmek. Şiddet gören, tecavüze uğrayan, psikolojik baskı altında olan kadınlara yardım eli uzatmak. Yağmur Akpınar...Anne ve babamın bana hediye ettikleri isim. Bugün onlar olmadan geçirdiğim, kendi ayaklarımın üzerinde durduğum koskoca bir yıl. Çok şey sığdırdım bu bir yıla. Kollarına sığındığım bir ailemin olmayışını her hatırladığımda, kalbimin derin kuytuları sızlayıp durdu. Hiçbir zaman pes etmedim, verdiğim mücadele uğruna savaştım. Aileme verdiğim sözü tutmak uğruna savaştım. Anne ve babamın kimsesi yoktu. Birbirlerini sokakta tanıdılar. Hep kendileri gibi kimsesiz muhtaç çocuklara, şiddet gören kadınlara, evi olmayan dışarda bir kartonun üzerinde yatmak zorunda olanlara el uzatmak, gönüllerine bir umut yerleştirmek için mücadele verdiler. Okullarını dışardan okuyup birbirlerini çalıştırdılar. Sınava girdiklerinde ikiside istediği şeyi kazanmıştı. Sosyal Hizmetler bölümü.Çok fazla mücadele vermişlerdi. Her daim birbirine sıkı sıkı tutunup zorlukların üstesinden gelmelerine hep hayran oldum. Beni de bu şekilde yetiştirdiler ve ben de beni yetiştirdikleri gibi hayatımı sürdürme uğruna savaşıyorum.
"Yağmur abla sen beni dinlemiyor musun? "diyen Kübra ile düşüncelerimden sıyrıldım. Onu dinlemediğimi fark edince üzgün bir şekilde gözlerime baktı. Boncuk boncuk gözlerinde üzüntü görmeye dayanamayınca anında kollarımı minik bedenine sardım. "Özür dilerim meleğim.Dalmışım,"dedim cılız çıkan sesimle.
Kübra kollarımın arasından kafasını kaldırıp bana baktı. "Niye bu kadar üzgünsün papatyam?"demesi ile yüzüme kocaman bir gülümseme yayıldı. Onunla ilk konuştuğumda 'Niye bu kadar üzgünsün papatyam' diyerek yanına gelmeme alıntı yapması beni çok mutlu etmişti o günden beri çok mutlu olduğu ya da çok üzgün olduğu zamanlar bana 'papatyam' diye seslenir.
Kübra, benim çalıştığım yetimhanedeki küçük bir kız. Uzun kumral rengi düz saçları, hafif tombul yanakları ve yüzündeki minik çilleri ile dünyalar güzeli bir kızdı. Yaşı henüz beş olmasına rağmen çok akıllı ve bir o kadar da sevilmeye çok muhtaç bir kız. Bebek yaşında yetimhanenin önünde teni buz kesmiş ve açlıktan ölmek üzere bulunmuş. Kübra ile üç yıldır tanışıyorum ve bu üç yılda onu çok benimsemiştim o da aynı şekilde beni. Elimde büyüdü sayılır. Benim minik bebeğim gibiydi. Düşüncelere dalıp onu dinlemediğim için üzülmüştü.Ama bilerek yaptığım bir şey değildi.
Bugün, benim gemimi tutan halatların koptuğu gündü. Halatlarımın kopup koskoca okyanusa doğru tek başıma savrulduğum herkesin uzaktan gördüğü harika diye tabir edilen okyanusta tepetaklak olmamak için mücadele etmeye başladığım gündü. Ne kadar başaralı oluyorum orası muamma.Ama bildiğim bir şey varsa da o okyanusta tepetaklak olmayacağım bunu biliyorum. Büyük fırtınalar bile yaşayacak olsam o okyanusta boğulan kişi olmadan yolumu bulacaktım.
"Papatyam, bugün benim bir işim var o yüzden erken gitmem gerekiyor. Ayrıca evet papatyan bugün biraz üzgün."
"Ama neden," dedi saf merakıyla. Kübra'yı kollarımın arasından çıkarıp, karşısına geçtim.
Derin bir nefes alma ihtiyacı hissettim çünkü bunu ona nasıl anlatacağımı bilmiyorum. Bildiğim tek bir şey vardı o da çocuklara bu konularda 'çok derin bir uykuya daldı, kanatlanıp uçtu, melek oldu' tarzında cümleler kurulmaması.Çünkü,her çocuğun duygularını ifade edişi ve duygularıyla nasıl başa çıkabileceği oldukça farklıdır. 'Kaçmamak' gerekiyor. Eğer bu tarz şeylerden kaçılırsa; karşınızdaki çocuk sesinizden, duruşunuzdan bunun kötü bir şey olduğunu hemen algılayıp "eğer konuşmuyorsa bu kötü bir şey olmalı,o zaman ben de konuşmayayım" diyerek içine kapanabilir. Bu yüzden kaçmak yerine 'yüzleştirmek' gerekiyor. Kübra'nın zaten doğduğundan beri, annesi babası yanında olmadığı için bunu kolayca anlayacağına eminim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Leyl Misali
Ficción General"Beni o işe koyacaksın. Eğer koymazsan beni unut," dedim boğazım düğümlenirken. Gözlerim dolmuştu ama akmasına izin vermedim. Onu bırakamazdım ama başka türlü de onu ikna edemezdim. Onu tanıyorum, kendimden daha iyi tanıyorum. "Lara'm. Yapma nolur...