22' Çilek Gibi Kokuyorsun'

217 21 149
                                    

İyi okumalar hatalarım varsa özür dilerim ❤️













Jaebeom'dan


Balayından dönerken Jackson düşünceli görünüyordu. Ben yukarı çıktığımda bir şey olmuştu sanki ama bana söylemek istemiyordu. Kafası karışıktı, bunu hissedebiliyordum. Ama bana anlatana kadar onu beklemek istiyordum. Bana tamamen güvendiği anda anlatması daha iyiydi.

Arabayla eve geldiğimizde aklımda Bilge'nin neden bizi bu kadar acil çağırdı sorusu dönüyordu. Ciddi bir şey olmuştu ya da önemli şeyler söyleyecekti. Bu ikisi de beni geriyordu. Jackson ile daha sadece birkaç gün sorunsuz vakit geçirmiştik. Bunun bozulmasını istemiyordum. Arabadan inince onu kendime çekip saçlarını öptüm.

"Jackson iyi misin? Düşünceli görünüyorsun." Saçlarından öpünce gözlerini kapatıp "Bilmiyorum. Belki de bugün planımız bozulduğu için böyleyim."yorgun çıkan sesiyle konuştu.

"Umarım Bilge'nin geçerli bir nedeni vardır. Yoksa atacağım onu sürüden. "dediğimde güldü. Tam o sırada kapı çaldı. Söylene söylene kapıya giderken o de yanındaydı. Bilge kapıyı açar açmaz içeri geçmiş ve peşinden biz de geçmiştik. Oldukça sinirli ve gergin görünüyordu.

"Oturun ve anlatacaklarımı güzelce dinleyin." derken sesi de sinirli çıkmıştı. Kaşlarımı çattım. Tavrı hoşuma gitmemişti. Oturmuştuk karşılıklı. Bilge ortamızda bir yerde oturuyordu. Bana döndü ve konuşmaya başladı.

"Yıllar önce, Jaebeom sen daha çok küçüktün, baban ve Kim sürüsünün lideri arasında anlaşmazlık olmuştu ve uzun süren bir savaş çıkmıştı. O savaşta karşı sürünün liderinin yardımcısı baban tarafından öldürüldü. Eşi bir bilgeydi ve bir de erkek omega olan bir bebeği vardı. Eşi babana çok kinlendiği için seni lanetledi. Yani sana başta gerçeği doğru anlatmadım. Lanetlenen kurt senin kurdun. " ikimiz de bilgenin anlattıklarıyla şaşırmıştık. Jackson daha çok anlayamıyordu. Ben ise yarım yamalak hatırladığım savaş döneminden beridir lanetli olduğum için o Bilge'yi parçalamak istiyordum.

"Ne? Neden beni lanetlenmiş ki?" Sinirle sorduğumda Bilge iç çekti. Bakışları yere düşmüştü.

"Baban eşini öldürdüğü için onu lanetlemek istemiş o öfke ve acıyla ama babanın kurdu güçlü bir kurt olduğundan senin kurdunu lanetleyerek kendince intikam almış. Ama lanetinin kendi bebeğine bulaşacağını bilse böyle bir şeyi asla yapmazdı." son cümle gözlerimin kocaman açılmasını sağlamıştı. Kendimi toparladığımda Jackson benden daha kötü durumdaydı haliyle. Bu sefer Bilge ona doğru bakmıştı.

"Doğru anladın Jackson. Sen Kim sürüsündensin. Annen sürünün bilgesiydi ve babanda baş alfanın yardımcısıydı. Annen, baban ölünce seninle beraber şehre kaçmak istedi. Jaebeom'un babası onu arıyordu. Ben Jaebeom'un eşinin senin olduğunu anladığım an hemen yola çıkıp annene ulaştım. Kaçarken annene yardım ettim. Kurdunu uyuttum ve anneni başka bir ülkeye gönderip seni yetimhaneye teslim ettim. Seni sürekli uzaktan takip ettim ama yanına hiç yaklaşmadım. "Jackson ağladığında bir şeyler battı kalbime. Benim kafam çok karışmıştı ona bakmaya çekiniyordum fakat bir o kadar da ona sarılmak istiyordum.

"Size bunları özellikle mühürlendikten sonra anlattım. Çünkü bunu daha önce anlatsaydım aranızdaki sevgi bu kadar güçlü olmadığı için daha çok uzaklaşacaktınız birbirinizden. Çünkü Jaebeom senin annene kızgınken sen de onun babasına kızgınsın. Ben buraya kadar anlattım. Gerisini siz aranızda halledeceksiniz. Geçmişin gölgeleri yüzünden güneşten tamamen mahrum etmeyin kendinizi. "dedikten sonra ayağa kalktı ve gitti.

I Won't Let You Go / Jackbum ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin