6.'Öpüşme'

225 30 49
                                    

Selam!

Bu bölüm biraz daha uzun oldu diğerlerinden umarım beğenirsiniz.
Umarım fazla hatam yoktur iyi okumalar.

"Şimdi elime düştün işte."

"Ne? Ne saçmalıyorsun sen!" kekeliyor  gibi olduğumda kendime içimden sövdüm ama durumu iyi kurtardığımı düşünüyordum. Jaebum yüzündeki gülümsemesini genişletti.

"Gece vakti, benim evimde..." üzerime doğru yürümeye başladı her adımında bir şeyler söylüyordu. Yerimden kıpırdamıyor ve şaşkın ifademle öylece yerimde bekliyordum. "Herkes uyuyor, kimse bizi göremez, bize engel olamaz kimse..." nefesi dudaklarıma çarpacak kadar bana yaklaştı. Kalbim gümbür gümbür atıyordu ateş bastığını hissediyordum. Neden hareket edemediğimi bilmiyordum. Gözlerim ilk defa bu kadar   yakından gördüğüm yüzünü inceliyordu. Kaşlarının bile altına uzanan kahkülleri alnının sadece bir kısmını görmeme izin veriyordu. Burnu kemerliydi biraz ama burnu  güzeldi. Yanakları insanda sıkma isteği uyandırırken aynı zamanda belirgin hatlara sahipti. Çene hattı çok erkeksi ve çekici duruyordu. Gözlerim en son dudaklarında takılı kaldı. Islak, koyu renkli, güzel dudakları vardı. Dudaklarını tam ben bakarken yaşamıştı ve boğazım kurumuştu. Güçlükle yutkunduğumda ellerini belimde hissettim. Kalbim daha hızlı atarken nefeslerim de kalbime eşlik ederek hızlanmıştı. Göğsümde tuhaf bir acı hissettim. Sanki hamileydim ve bebeğim geliyormuş gibi hissettim.

Ciddi bir şekilde acı çekmeye başlamıştım ve ağzımdan kaçan acı dolu bir inleme koptuğu zaman Jaebum beni belimden tuttu. Gözleri az önceki ifadesinden ayrılmış ve endişeye kapılmıştı. Fakat o bana dokununca ben daha çok acı çekmeye başlamıştım. Ondan uzak durmak istiyordum. Onu ittirdim.

"Jackson ama..."

"Sen yaklaşınca oluyor bu! Uzak dur benden!" zor çıkan sesimle söylediğimde sıcak bir şeye değmiş gibi benden çekti ellerini. Benden birkaç adım uzaklaştığını zar zor seçtim. O uzaklaşınca rahatlamaya başlamıştım. İçime sonunda rahat bir nefes çektim. Az önceki acımdan sadece yorgunluğu kalmıştı.

"Jackson -" sözünü ona uzattığım elimle kestim.

"Daha fazla bana yaklaşma ya da konuşma. Ben bir koltukta uyurum sen  odan neresiyse oraya git!" sert bir şekilde söylediğim şeye kaşlarını çattı. Sonra gider gibi oldu ama bir iki adımdan sonra arkasını dönüp tekrar bana baktı.

"Beni dinlemen gerek!"

"İstemiyorum. Buradan defolup gitmek istiyorum!"

"Gidemezsin! Kurdun kurduma ilk  tepki vermişken asla ama asla bir yere gidemezsin!" o kadar acının içinde kurdumun tepki vermesine herhangi bir yorum yapamadım. Aklım sadece onunla tartışmak ve yaşadığım şoku tartmaya odaklanmıştı.

"Giderim ve  hiçbir şey yapamazsın! Senden ve bu saçmalıklardan ne- gelme!" bir adım geri çekilmeme fırsat bile  olmadı Jaebum ellerini yüzüme koyup beni kendine çekti ve dudaklarım dudakları tarafından hapsedildi. Dudaklarımı sertçe öpüyorken nefesim kesiliyordu yavaş yavaş bu içimde yine bir acı tohumu yeşermişti. Dudakları dudaklarımı hala bırakmamıştı ve ben onu itemiyordum bile. Acı beni uyuşturuyor bir şeyler yapmamı engelliyordu.

Jaebum benden ayrıldığında alnını alnıma dayadı. Hala koridorda ayaktaydık. Ben bana yabancı gelen ömrüm hayatım boyunca hiç tatmadığım bir acı içerisindeydim. Jaebum'un gözlerine kilitlenmiş gözlerim hem sinirli hem şaşkındı. Dudaklarım her zamankinden daha nemli ve sıcaktı. Yanıyorlardı resmen! Kalbimin sesi kulaklarımı dolduruyordu. Boğuk sesler vardı kulaklarımda.

I Won't Let You Go / Jackbum ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin