Mesajın etkisini atlatamamış bedenimle beraber kapının arkasında duruyordum hala. Ne yapacağımı, ne düşüneceğimi seçemiyor öylece dikiliyordum. Ellerim kollarım bağlı durmaktan artık nefret etmiştim.
Taehyung gerçekten benden çok daha fazla güçlüydü. Bense ona bir şey olacak korkusuyla kaçıp gitmiştim. Oysaki yalnız bıraktığım an daha da tehlikeliydi bu onun için ama düşünemedim aptal gibi, bunun daha iyi olacağını düşündüm.
Haksız da sayılmazdım aslında, düğünden sadece birkaç hafta önce bana ulaşıp tehdit ettiği zaman ciddiye almamıştım. Fakat mesajına geri dönüt yapmamamın ardından yalnızca yarım saat sonra Taehyung'tan haber gelmişti. Bir arabanın az daha ona çarpacak olduğundan ve geriye doğru kaçmak isterken ayağını burktuğundan bahseden bir mesajdı.
Taehyung'un mesajını okurken aynı numaradan bir mesaj daha gelmişti. Eğer ikazlarını hala daha ciddiye almazsam Taehyung'un başına çok daha kötü şeyler geleceğinden bahseden bir mesajdı. O an korktum. Hatta öylesine korktum ve dondum kaldım ki kendime gelmem arkadaşım Jimin sayesinde olmuştu.
Jimin bana çok da yakın olmayan bir arkadaşımdı ancak karşılaşırsak selamlaşır hal hatır sorardık. O zaman yanımda olmasının sebebi de düğün davetiyesi vermek için kursuna gitmemden kaynaklanıyordu.
Yüzümün halinden bir şeyler olduğunu anlayan Jimin ne olduğunu sordu. Ben hala donmuş bir şekilde telefonuma baktığımdan, telefonumu elimden aldığını bile fark etmedim. Bütün mesajları okuduğunda ise yüzünde yalnızca şaşkınlık görüyordum. Benim için korkacak kadar yakın değildik, farkındaydım ama o an sıcak bir dost eline ihtiyacım vardı.
Taehyung'un mesajına bile geri dönmeyi unutmuştum ki o da müsait olmadığımı anlayıp tekrar mesaj atmamıştı. Taehyung'un en sevdiğim özelliklerinden biriydi bu müsait değilsem ben yazana kadar yazmaz, yüzlerce mesaj atıp sıkboğaz etmezdi.
Bakışlarım Jimin'e döndüğünde alt dudağım titremeye başlamıştı bile. Taehyung benim hayatımdı; ne ondan öncesi vardı, ne de sonrası. Ben hayatımın merkezine onu koymuşken nasıl ondan uzak dururdum. Bu uzayda oksijen tüpü olmadan durmak gibi bir şeydi. Bir yere kadar nefessiz dayanabilirdim ancak o dayanabildiğim kısım acılarla dolu olurdu. Sonrası ise elbette ölüm.
Kendimi geçiyorum, Taehyung ne yapacaktı? Biz artık tamamen tek beden gibiydik. Herhangi küçük bir şey yaptığımızda bile birbirimize danışır öyle yapardık; çünkü ikimiz de birbirimizin fikirlerine çok önem verir ve saygı duyardık.
Gözümden akan ilk damlayı hissetmemle Jimin'in omzu görüş açıma girdi. Bana sarılmasıyla beraber kendimi tutmayı bıraktım ve sarsılarak ağlamaya başladım. Bu kimdi, bizden ne istiyordu bilmiyordum ama tek bildiğim mutlu olmamızı istemiyordu.
Nefesim kesilene kadar ağladığım için Jimin beni teras kata çıkardı ve temiz hava almamı sağladı. Mantıklı düşünemiyor, bir yandan da deli gibi merak ediyordum Taehyung'u. Şu an iyi mi, o mesaj atan kişi onun çevresinde mi? Bilinmezlik nefesimi kestikçe kesiyordu ve maalesef temiz hava buna yardımcı olmuyordu. Elime telefonu aldım ve yazmaya başladım.
MESSAGES
@j.jeongguk:
+Ne istiyorsun bizden?+Anlaşma yapalım.
+Ne kadar para istiyorsun?
+Veya başka ne istiyorsun bilmiyorum.
(görüldü)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Not Today(TEXTING) ' taekook
FanfictionBeni terk edebilirdin Jungkook. Ama evlendiğimiz gecenin sabahında yanımda seni beklerken o soğuk mektubunla karşılaşmak istemezdim. Beni terk edebilirdin. Ama o gün değil. Ve şimdi hiçbir şey olmamış gibi geri dönmek istiyorsun. Üzgünüm Jungkook...