"Karışmayın."
Jimin çıkışa doğru ilerlerken peşinden beni de sürüklüyordu. Ve bu sefer kimse onu tutmuyordu.
Yanından geçtiğimiz herkes bize bakıyordu. Bazıları şaşkındı, bazıları halime üzülüyordu bazıları ise... Bir film izliyormuşcasına gülüyordu. Kampüsten çıkıp Jimin'in arabasının önüne gelene kadar kolumu bırakmamıştı. Tutuşu çok sıkıydı ve kolum acıyordu. Dudaklarından dökülen küfürler duymak istemeyeceğim kadar ağırdı.
"Bin!"
Jimin kolumu bırakıp bedenimi ittirdiğinde yüzüme bile bakmadan arabasının etrafında dolanıp kapısını açmıştı. Gözlerim o zamana kadar buğulu bir şekilde onu izlemiş bana yeniden "binsene!" Diye bağırdığında irkilip arabaya binmiştim.
İki gündür onunla konuşmuyorduk. Okula gelmiyordu. Bana sanki ben suçluymuşum gibi mesaj bile atmıyordu. Araba hızlıca çalıştırdığında çok hızlı gidiyordu. Elleri direksiyonu hırsla sıkarken nereye gittiğimizi bilmiyordum.
"İki gündür! Koskoca iki gün! Benden özür dilemesini beklerken bir de bakıyorum hanımefendi başka erkekler ile gülüşüyor!"
Jimin'in gözleri yeniden yüzümü bulduğunda düşen yaşları hiçe saymış, elini direksiyona vurmuştu.
"Benim kadınım? Benim?"
Jimin yeniden bağırdığında hızını biraz daha artırmıştı.
"Nasıl benden başkasına gülümser? Nasıl?"
Kendinde değildi. Ellerini direksiyonu yumruklamak için her kaldırdığında bizi ölüme biraz daha yaklaştırıyordu.
"Jimin yavaşla nolur..."
Yanımızdan geçen arabaları hızla solluyordu. Dahası gözleri bazen yolda bile olmuyordu. Kaza yapacaktık. Eğer yavaşlamazsa ölecektik!
"Ama yok! Bunlar sana hep yüz verdiğim için oluyor! Sen benim sevgimi hak etmiyorsun!"
Ellerimle yüzümü kapatıp düşen yaşları silmeye çalışmıştım. Ama nafile... Yenileri hemen yerlerini almıştı.
Araba aniden durduğunda bedenim öne doğru savrulmuş kendimi koruyamayıp başımı vurmuştum. Ve Jimin... Bunu önemsemeyip arabadan inmişti. Belki de fark etmemişti. Belki de fark etmişti ama önemsememişti. Elimi başıma götürürken zonklayan başım ile inlemiştim. Ağlamaktan kızaran gözlerim ile elime baktığımda gördüğüm kırmızılık ile başım dönmüştü. Kan...
Kokusu ciğerlerime dolmaya başlamıştı.
"İn!"
Jimin kolumdan çekip beni arabadan indirdiğinde sanki beni görmüyordu. Sendelerken onun çekiştirmesi ile dnegem daha da çok şaşıyordu. Tanrım! Delirmiş miydi? Sevdiğim adam... Nasıl bu kadar çileden çıkmıştı? Jimin ile beraber evlerine girdiğimizde hâlâ konuşuyordu. Ama ben anlamıyordum. Alnımdan akan kanı şakaklarımda hissediyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Never Forgive Me | lizkook⁵
FanfictionBelki bir hataydı ama bu hatayı her seferinde tekrarlamaktan yorulmamıştım. Şimdi ne yapmam gerektiğini bilmiyorum. Ruhani hisler dört bir tarafımı sarıyor. Kaçmak istiyorum ama bir o kadar da kalmak. Ölüyorum, hissettiğim duygular gözlerimi kör edi...